Siyaset toplumu her fırsatta geren bir hal almaya başladığında söylem edebiyatı daha acımasız bir hale dönüşüyor.
Oysa siyaset insan için yapılması gerekirken, insanlık siyasete kendisini adeta kurban ediyor.
Kişi özgürlüğüne destek vermeyen bir siyasi cümle, kendisine kul edinmekten başka bir arayışa girmez.
Şimdi ortada dolaşıp birilerinden kurtulmak için siyasi kelime kuranda,
Devletin birilerinin emri altına alınacağını söyleyen de korkutucu cümleler kurmaktan başka bir halt etmiyor.
Yirmi yıl önce belki şuan ki teknolojik zenginlik yoktu ama fakir sofrasına konuk olan siyaset meydanında kimse kimseye hakaret etmiyor, kimse kimsenin sözünü kesmiyordu.
Televizyonlarda siyaseti seyretmek çocuklarımız açısından sorun teşkil etmiyordu.
Şimdilerde yüksek sesli söylem edebiyatını yapanlar; su şahıs çıkarsa çocuklarınızı televizyonlardan uzaklaştırın fikrini beraberinde getiriyor.
Veya milletin aklıyla dalga geçen mutfak edebiyatı öncesinde lüks otel odalarında yapılmış olan deneme çekimleri unutturulmaya çalışılıyor.
Gelelim siyasete...
Çok az bir zaman kaldı doğru.
Ak parti HDP ile birlikte hareket eden CHP’ye gol atmaya çalışıyor.
CHP benden önce sen HDP ile aynı sofrada oturuyordun diyor.
Geçmişte Ak Parti’nin düştüğü hataya bugün düşen CHP, millet nazarında kendi kalesine bir gol atmış gözüküyor.
Vatandaşın gözünde CHP, terör örgütleri ile iş tutan, mevcut siyasi yönetimi terör örgütlerinden daha kirli gören bir kin ile siyaset yapıyor. Bu siyaseti yaparken de her yolu kendisine mubah görüyor.
Bugün mevcut hükümet tarafından ortada duran milli şuur söylemi muhalefet partisi tarafından yanlış anlaşılmış olacak ki Bay Kemal’in ‘ben aleviyim’ söylemiyle yeni bir hale dönüşüyor.
Birinin milliyetçilik iddiası bir diğerinin Alevilik söylemiyle yıllar önce unuttuğumuz sen-ben söylemini tekrar hortlatır hale getiriyor.
Durum böyle olunca hazırda duran Kürt-Türk kavgasının ilk adımları anında atılıyor.
Dün Batman’dan gelen otobüsler durdurulup şoförleri, yolcuları darp ediliyorsa bu kurgunun beklenen meyveyi verdiği görülüyor.
Seçimlere kadar daha neler göreceğimizi şimdiden kestirmek çok güç.
İfşa hareketleri mi dersiniz, birbirini satan, döven biçen mi dersiniz… Mayalanan her söz, her söylem seçimi beklemiş olmalı ki seçime kısa bir süre kala herkes elindeki son kurşunları sıkmanın derdine düşecek.
Dikkat edin kursun adres sormaz.
Gez, göz, arpacıktan nasibini almayan her kurşunun size isabet etme ihtimali de yüksek olacak.
SEÇİMİN KAZANANI KİM
Bu seçimin kazananları ile kaybedenleri sıralamasında ise kısa bir özet geçmemiz mümkün.
CHP
Altılı masa desteğini büyük bir milletvekili tavizi vererek elde eden CHP, yıllardır ortada duran hükumet olabilme ihtimaline ilk defa bu kadar net yaklaşmış oldu. Bu ihtimal bile tek başına CHP’nin KAZANAN parti olmasına yetti.
İYİ PARTI
6’lı masa koalisyonunu CHP ile birlikte dizayn ettiği halde, Başkan olma iddiasının olmadığını vurguladığı halde, masadan kalkması ile birlikte milletin gözündeki değerini kaybetmiş, akabinde tekrar masaya dönmesiyle milletin gözünde bu dönüşün sebebi ve bedeli neydi sorusunu sormaya sebep olmuştu.
Yıllarca güven aşılayan Meral Akşener, ilk defa muğlak bir hamle atarak hem kendisine hem partisine KAYBETTİREN kişi oldu.
Saadet Partisi
Saadet, milli görüş ruhunu taşıdığını iddia etse de CHP ve HDP gömleğini giyerek Milli Görüş camiasını hayal kırıklığına uğrattı deniliyor.
Bir bakanlık ve bir kaç milletvekili sevdası yüzünden davanın karargâhına Erbakan hocamızı zindanlara atmaya çalışan kişinin posteri asıldı söylemi de cabası.
Parti lideri Temel dedenin partisini nereye götürdüğü pek kestirilmese de, Milli görüşçülere mücahit Kılıçdaroğlu sloganları attırıldı denilerek büyük bir rahatsızlık oluşturan kesimler seçimin fiziki manada kaybedilmesi halinde Saadet Partisi’nde değişim isteyecekler gibi.
Yeniden Refah Partisi
Yeniden Refah Partisi tıpkı yıllar önce rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun babaları Necmettin Erbakan’a yaptığını yapamadı. Ne demişti Muhsin Yazıcıoğlu; ‘Müslümanların iktidara gelmesini önledi dedirtmem’ demişti.
Bu kararlılığı Fatih Erbakan’dan bekleyenler İyi Parti’de olduğu gibi git-gel hamlesi ile eksi puan aldı. Almış olduğu bu yarayı seçimi kazanmaları halinde tölere edebilecek olan Yeniden Refah Partisi yine seçimi kazanmaları halinde Milli Görüş’ün kalesi olabilecek bir parti kıvamına gelir. Bütün bunlara rağmen Yeniden Refah Partisi şimdilik KAYBEDENLER grubunda yerini aldı.
Bu işin kazananları hiç şüphesiz Deva, Gelecek, Demokrat DSP ve Huda Par oldu.
Oy oranlarının ne olduğu daha bilinmediği halde, yeni kurmak istedikleri hükümette nerede olacaklarını en net şekilde belirten bu partiler muhakkak bu seçimin sonucuna bakmaksızın şimdiden seçimin KAZANAN partileri olarak tarihe geçtiler.
TEK DERDİ ERGOĞAN’IN GİTMESİ
Kilit Konumda olan HDP, terör örgütü PKK’nın sözcüleri ile aynı dili kullanıyor. PKK’lı Karayılan MHP-AKP faşist iktidarı gitmeli dediğinde bu söylemi ‘sırtımızı PYD’ye YPG’ye yaslıyoruz’ cümlesi ile destekliyorlar. Kısaca tek derdi Erdoğan’ın gitmesi olan HDP için şimdilik seçim son şans. Görülen o ki seçimin kaybedilmesi halinde savaşmaya kaldıkları yerden devam edecekler.
Memleket Partisi
Birinin birine kaybettireceği, birinin de diğerine kazandıracağı gerçeği ile ortada duruyorlar.
Bir kesime göre ‘Nasıl ki Davutoğlu ve Babacan’ın tek dertleri Erdoğan’dan öç almak ise Memleket Partisi’nin de derdi Kılıcdaroğlu’ndan öç almaktır’ söylemine katılmıyorum.
Muharrem İnce ilk defa muhalefet partisine ‘başarabiliriz’ hissini yaşatan biridir.
Muharrem İnce ‘Gel Muharrem’ söylemiyle gelmiş, seçim mitinglerinde yalnız bırakılmış, kendi partisi tarafından dışlanmış biridir.
Ne olursa olsun, MEMLEKET PARTİSİ Atatürk söylemiyle yaşayan gerçek CHP sevdalılarının temsil edileceği bir parti haline gelecektir.
Veya CHP’nin eski kotlarına dönmesi halinde Muharrem İnce ve Muharrem İnce gibi Atatürk’ün resmi ile sorunu olmayan, Türkiye bayrağı ile sorunu olmayan parti olmaya devam edecektir.
Şimdilik bütün engellemelere rağmen, bütün kötülüklere rağmen Memleket Partisi KAZANAN parti olmuştur.
Son olarak
AK PARTİ
Ak Parti hükümeti yirmi yıldan bu yana bu ülkenin başarılarını taçlandıran önemli adımlar atmıştır. Sadece Türkiye sınırları içerisinde değil, sınır dışında da önemli mücadeleler vermiştir.
Mavi Vatan’da sergilediği kararlılığın yanında, son savaş dönemi dediğim pandemi belasından geçer bir notla çıkabilmiş ender devlet arasındadır.
Patlak veren Rusya-Ukrayna savaşında da tecrübeli bir siyaset belirleyerek burnumuzun dibinde yaşanan, top seslerini Karadeniz sahillerinden duyduğumuz savaşın hakemi statüsüne gelmiştir.
Bütün bunlara rağmen 2002 yılında her iki kişiden birinin oyunu alan partinin bugün MHP, BBP, YRP,DSP ve Hüda Par’ın oylarına ihtiyaç duyması, eskiye nazaran kaybeden olduğunu göstermiştir.