Son aylarda İran'ın adı başörtüsü meselesi ile anılmaktadır. Bu nedenle İran'daki gelişmelerle ilgili akla gelen ilk konu bu ülkedeki başörtüsü yasası olmuştur. Mahsa Emini Hareketi adıyla İran’ın birçok kentinde düzenlenen eylemler, İran’daki toplumsal ve siyasal gelişmeler dünya kamuoyunun dikkatini çekmeye neden oldu. Elbette İran'daki bu tür olaylar komşu ülke Türkiye'nin de dikkatini çekmiştir; Türk medyası son zamanlarda İran’daki başörtüsü meselesini toplumsal ve siyasal açıdan değerlendirerek, çeşitli yazılar ve analizlerle ele almıştır.

1979’daki devrimden sonra İran İslam Cumhuriyeti'nde çıkarılan yasalara göre kadınların başlarını örtmesi gerektiğini herkes biliyor. Devrimden önce İran'da böyle bir yasa yoktu. Ancak bu, İran halkının devrimden önce başörtüsüne önem vermediği anlamına gelmiyor. Aslında devrimden önce de başörtüsü yasağı uygulanmasa da zaten İranlı aileler arasında başörtüsü kültürü vardı.

Aslında bu yazımda İran'daki başörtüsü meselesini Türk okurlarına kültürel açıdan anlatmak istiyorum.

Kadınların başını kapaması sadece İslam devriminden sonra çıkarılan kanun ve İran toplumunun dini inançlarından kaynaklarnan bir mesele değil. Tesettür İran kültüründe geçmişten günümüze var olmuştur ve İranlı kadınlar başörtüsü takmaya sadece dini zorunluluk nedeniyle ihtimam göstermemektedir. Çünkü ülkemizde İslam dininin gelmesinden önce de İranlı kadınların günlük kıyafetlerinde başörtüsü vardı. Tarihi belgeler İran’da şimdi yaygın olan başörtüsüne benzemese de kadınların saçlarının örtülmesine önem verdiğini kanıtlıyor. Bu nedenle 1979 devriminden sonra İran halkı başörtüsü kanununun karşısında pek direnmedi. Tabii ki bu sözlerim İranlı kadınların çok rahat bir şekilde başörtüsü yasasını kabul ettiği anlamına gelmiyor. Başta Tahran olmak üzere bazı büyük şehirlerde kadınlar bu yasaya karşı protesto düzenledi, bu protestolar geniş çaplı şekilde değildi, çünkü kadınların çoğu toplum içinde başörtüsü takıyordu.

İran’da geleneksel ailelerin çoğu başörtüsü takmayı dini meselesi olmaktan çok kültürel bir mesele olarak görüyor. Bu ailelerdeki bazı kadınlara neden başörtüsü taktıklarını sorduğunuzda,  “namahrem” olduğu için değil erkeklerin yanında başörtüsü takmamanın "ayıp" olduğunu söylüyorlar. Bu, geçmişten günümüze kadar İranlı kadınların kullandığı giyim tarzının dini inançtan ziyade eski İran kültüründen kaynaklandığını gösteriyor.

Bu düşüncede olan kadınlar tesettürlü ailelerde doğup büyüdükleri için başörtü kültürü onlarda kök salmış ve ideoloji haline gelmiştir. Bu nedenle bunun değişmesi pek kolay değil. Zaten bu kadınların kendileri istese bile aileleri pek olumlu bakmaz.

1930’larda Rıza Şah Pehlevi döneminde uygulanan örtü yasağı İran tarihinde acı bir dönem olarak kabul ediliyor, çünkü Rıza Şah “Keşf-i Hicab” olarak bilinen örtü yasağını İran kültürünün henüz hazır olmadığı bir dönemde uygulamıştır. Bu yüzden kadınların sokaklara her tür örtüyle dışarıya çıkmasını yasaklayan yasanın uygulamasından sonra ülkenin bir çok kenti kanlı protestolara tanık oldu.

Ancak İran'daki başörtüsü kültürüne rağmen neden 2022’deki sokak eylemlerinde ‘hicap’ konusu hedef gösterildi? Bu soruyu yanıtlamadan önce İranlı kadınların giyim tarzı hakkında bilgi vermek istiyorum.

Aslında İranlı kadınların giyim tarzını üç temel gruba ayırabiliriz:

1- Başörtüsünü sadece aile kültüründe olduğu için takan kadınlar(Ülkenin çoğunluğunu kapsıyor)

 2- Dini sorumlulukları ve inançlarına göre örtünmeyi kabul eden kadınlar

3- Başörtüsü takmayı kabul etmeyen kadınlar

Üçüncü kategorinin önemli çoğunluğu Z kuşağı kadınlar kapsamaktadır. Büyüme süreçleri internet ve sosyal medya ile geçen yeni neslin dünya görüşü, X kuşağı veya Y kuşağına göre çok farklıdır. Bu kuşağın büyük çoğunluğu başörtüsü konusuyla ilgilenmiyor ve sokaklarda hicap yasasını çiğneyenler bu gurptur.

Dolayısıyla İran yöneticilerinin yeni kuşağı tatmin etmesi çok zor. Çünkü öyle görünüyor ki başörtüsü yasası var olduğu sürece Z kuşağının çoğunluğu hep karşı çıkacak.