Uzun mücadelelerin ardından nihayet 28 Mayıs Pazar günü Türkiye vatandaşları, 2023 seçimlerinin 2. turunda ülke cumhurbaşkanını seçmek üzere sandık başına gidecek. 28 Mayıs seçimleri sadece Türk kamuoyu tarafından değil Afrika’dan Ortadoğu'ya ve Avrupa’dan Asya’ya kadar tüm dünya tarafından önemli bir gelişme olarak takip edilmektedir.
Bugünlerde tüm dünyanın gözü Türkiye seçimlerinin sonuçlarında, çünkü önümüzdeki seçimde sadece iki aday yarışmayacak, aslında iki farklı zihniyet ve yaklaşım birbiri ile kozlarını paylaşacak.
Her aday iç ve dış politikası konusunda birbirinden farklı bir görüş sergilemektedir. Bu nedenle uluslararası toplum bu seçime önem veriyor. Zira Cumhurbaşkanının değişmesiyle birlikte Ankara'nın diğer ülkelere karşı dış politikasının değişmesi öngörülüyor. İran'da da Türkiye seçimleri özenle takip edilmektedir.
İranlı siyaset uzmanlarına göre, Kılıçdaroğlu'nun iktidara gelmesiyle Ankara'nın Tahran politikası değişir. Ancak merak edilen en önemli konu bu değişikliğin olumlu olup olmayacağıdır. Aslında şu soruyu sormak gerekir: İran için en uygun aday hangisidir?
Türkiye'nin mevcut cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 20 yıldan beri iktidarda kaldığı için İranlı yetkililer tarafından çok iyi tanınan bir isimdir. Bu 20 yıl içerisinde Tahran-Ankara ilişkileri karşılıklı çıkarlar doğrultusunda iyi seviyede seyretti ve İranlıların “dolu tası eğri tut, ama içindekini dökme (Kecdar o meriz)" şeklindeki deyimine göre ilerlemişti.
Birbirinin kırmızı çizgilerini iyi bilen İran ve Türkiye bu duruma alışmıştır. Her iki ülke komşuluk sorunlarını ve bölgedeki fikir ayrılıklarını diplomasi aklıyla nasıl yöneteceğini anlamıştır. Örneğin her iki ülke 2011’de Suriye krizinin patlak vermesiyle farklı cephede yer almasına rağmen yapılan görüşmeler ve Astana süreci ile anlaşmazlıkların ikili ilişkileri olumsuz etkilemesini önleyebildiler. Erdoğan'ın yeniden cumhurbaşkanı seçilmesi halinde iki ülkenin aynı politikayı devam edeceğini söyleyebiliriz. Ancak önemli konu, Kılıçdaroğlu'nun kazanması sonrası İran-Türkiye ilişkilerinin ne yöne gideceğidir.
Daha önceki yazımda da belirttiğim gibi bazı İranlı uzmanlar İran-Türkiye ilişkilerinin Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı olarak seçilmesinden sonra pek iyiye gideceğine inanmıyor.
Uzun yıllardır Türkiye alanında çalışan bir gazeteci olarak şunu söylemeliyim ki Kılıçdaroğlu'nun zaferinden sonra iki ülke ilişkileri gerginleşmeyecek aksine Tahran-Ankara ilişkileri güçlü bir şekilde devam edecektir; Çünkü Kılıçdaroğlu, bölge ülkeleriyle ilişkilerini stratejik ve ulusal çıkarlar doğrultusunda ilerletme arzusunda. Batılı ülkelere karşı da aynı bakış açısına sahiptir. Görünen o ki Kılıçdaroğlu'nun ideolojisi komşu ülkelerin iç işlerine müdahale ve İhvan görüşüne dayanmıyor.
Örneğin Kılıçdaroğlu, Beşar Esad'ın politikasını eleştirmesine rağmen, her zaman Suriye-Türkiye diplomatik ilişkilerinin yeniden tesis edilmesini vurgulamaktadır. Bana göre, Kemal Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanı seçilmesi halinde Türkiye'nin İran'a yönelik politikasının geçmişte olduğu gibi sorunsuz şekilde devam eder. Kılıçdaroğlu kendisini merhum Atatürk'ün ilkelerini sürdürmeye kararlı bir siyasetçi olarak tanıtmıştır; Atatürk de her zaman bölge ülkeleri ile iyi ilişkileri önemsemiş ve onların iç işlerine müdahaleye karşı çıkmıştır.
Daha önce de Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptığım röportajda kendisi İran-Türkiye ilişkileri ile ilgili “İran-Türkiye ilişkilerinin olumlu bir süreç içinde olduğunu düşünüyorum. Ortak bir coğrafyada sınır komşusuyuz ve yaklaşık 400 yıldır da bu sınırda bir sorunumuz olmadı” demişti.
Kılıçdaroğlu ayrıca, Türkiye ile İran'ın, Irak ve Suriye ile birlikte, bölgesel barış ve iş birliğinin temelini oluşturacak bir girişim başlatması gerektiğine inandığını ve bu kapsamda Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı'nın (OBİT) kurulması gerektiğini vurgulamıştı.
Röportajın en önemli ve ilginç detayı ise Kılıçdaroğlu'nun İran-Türkiye ilişkilerinin derinliği ile ilgili yaptığı açıklamalarıydı. Kılıçdaroğlu bu konu hakkında, "Irak ve Suriye yıllardan beri müdahaleler ve iç çatışmalar nedeniyle sıkıntı içindedirler. Oysa İran ve Türkiye benzer bir sorun yaşamamışlardır. Bunun bir avantaj olarak değerlendirilmesi ve bölgenin barış ve istikrarı için birlikte adımlar atılmalıdır. Bölgenin en temel sorunu istikrarsızlık ve huzursuzluk olduğu için bu konudaki işbirliğinin öncelikli olduğunu düşünüyorum.” ifadesini kullanmıştı.
Sonuç olarak Tahran yönetiminin İran-Türkiye ilişkilerinde yeni bir döneme hazırlandığını ve Kılıçdaroğlu'nun kazanması halinde de mutlaka ikili ilişkileri geliştirmeye çalışacağını söylemek gerekir. İran her zaman komşu ülkesiyle ilişkilerini genişletmek istemiştir. Tahran yönetimi, Türkiye'nin güvenliğinin İran'a ve İran'ın güvenliğinin de Türkiye'ye bağlı olduğunu iyi biliyor. İki ülkenin de birbirine ihtiyacı var. Dolayısıyla Kılıçdaroğlu’nun kazanması durumunda da iki ülke ilişkilerinde herhangi bir gerginlik söz konusu olamaz ve bazı İranlı uzmanların teorilerinin aksine Tahran yetkilileri durumu iyi değerlendirecektir.