Gazetecilik toplumun gözü, kulağı, vicdanıdır. Ancak, 26 yılın acı bilançosu, bu onurlu mesleği icra edenlerin ne kadar büyük fedakârlıklarla karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Ben de bir gazeteci olarak, bu zorlu süreçte meslektaşlarımızın yaşadığı tehlikelere ve kayıplara dikkat çekmek istiyorum.
1997 ile 2023 yılları arasındaki verilere göre, dünya genelinde gazeteci ölümleri büyük bir endişe kaynağı haline geldi. Ancak, 2023 yılında yaşanan gelişmeler, özellikle Gazze'deki olaylar ve Rusya-Ukrayna Savaşı bu endişeyi daha da arttırdı.
İstatistiklere göre, Irak'tan Filipinler'e, Meksika'dan Hindistan'a kadar birçok ülkede gazeteciler, mesleklerini icra ederken hayatlarını kaybettiler. Bu acı verici tablo, sadece bir ülkede değil, tüm dünyada basın özgürlüğünün ve gazetecilerin güvenliğinin bir mesele olduğunu gösteriyor.
2023 yılında ise özellikle İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları, meslektaşlarımızın büyük risk altında çalıştığını bir kez daha gözler önüne serdi ve sermeye devam ediyor. Dörtte üçünden fazlası İsrail-Filistin savaşını raporlayan gazetecilerden oluşan 130 meslektaşımızın kaybı, sadece basın özgürlüğünün ihlali değil, aynı zamanda haber alma hakkının tehlikede olduğunu gösteren acı bir gerçektir.
İsrail'in, Gazze'deki saldırılarda gazetecileri hedef alıp almadığı konusundaki çelişkili açıklamalar, uluslararası toplumun dikkatini çekmektedir. Gazetecilerin olayları tarafsız bir şekilde raporlamalarının, demokratik değerlere ve insan haklarına olan bağlılığımızın bir göstergesi olduğunu unutmamalıyız. Bu tür saldırılar, sadece basın mensuplarının değil, aynı zamanda demokrasinin temel taşlarından biri olan ifade özgürlüğünün de tehdit altında olduğunu göstermektedir.
Raporlara göre, Rusya-Ukrayna Savaşı sırasında yaşanan gazeteci kayıpları da endişe verici. Gazeteciler olarak, gerçekleri ortaya çıkarma, toplumu bilgilendirme ve demokrasinin temelini oluşturma sorumluluğumuzun bilincindeyiz. Ancak, bu sorumluluğu yerine getirirken hayatlarımızı riske atmak zorunda kalmamız, dünya genelinde basın özgürlüğünün ciddi bir tehdit altında olduğunu gösteriyor.
Uluslararası toplumun, gazetecilere yönelik şiddeti durdurmak, basın özgürlüğünü savunmak ve gazetecilere güvenli çalışma ortamları sağlamak için birlikte hareket etmesi gerekiyor. Bu, sadece bir meslek değil, aynı zamanda demokratik değerlere ve insan haklarına duyulan saygının bir göstergesidir.
Unutmayalım ki, gerçeklerin ışığında, bilgiyle aydınlanan bir toplum oluşturmak için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Bilgiye ulaşma hakkı ve basın özgürlüğü için mücadele etmek, bir gazeteci olarak en kutsal görevlerimizden biridir.
Yazar: Ateş Çatıkkaş