Gözlerimiz 13 Şubat Salı günü 14:28’te Erzincan'ın İliç ilçesinde meydana gelen altın madeni sahasındaki toprak kayması felaketinde kaybolan 9 işçinin dramatik hikâyesini izliyor. Kalplerimiz, toprak altında bekleyen bu insanların kurtuluşu için çaresizce atıyor.

Her bir işçi, bir ailenin umudu, bir köyün direği, bir sevgilinin yarınıydı. Ancak şimdi, altın arayışıyla geçen günlerin ardından, toprak yığınları arasında sessizce bekliyorlar. Onları kurtarmak için gösterilen çabalar, hem kurtarıcılarda hem de tüm millette bir umut ışığı yaratıyor. Ancak bu umut, aynı zamanda içimizi acı bir endişeyle dolduruyor.

Madencilik sektörü, bir ülkenin ekonomik büyümesine katkı sağlarken, aynı zamanda insan hayatının en kutsal değerlerinden biri olan güvenliği de sağlamak durumundadır. Her bir işçinin ailesi, bu kara toprağın altında bekleyen sevdiklerine duyduğu özlemle sarsılıyor. Bu felaket, yalnızca bir bölgenin değil, tüm bir milletin kalbinin sızlamasına neden oluyor.

Madencilik sektöründe çalışan işçilerin güvenliği, en üst düzeyde tutulmalıdır. Ancak yaşanan bu felaket, bu standartların ne kadar yetersiz olduğunu bir kez daha ortaya koymaktadır.

İş güvenliği standartları, sadece kâğıt üzerinde değil, hayat kurtaracak birer kalkan olarak uygulanmalıdır.

Kurtarma ekiplerinin çabaları, insanlığımızın en güzel yanlarını gösteriyor. Ancak aynı zamanda, bu olayın bir daha yaşanmaması için acilen güvenlik önlemlerinin gözden geçirilmesi ve güçlendirilmesi gerektiğini hatırlatıyor. İş güvenliği standartları, sadece bir kâğıt üzerinde değil, gerçekten hayat kurtaracak birer kalkan olarak uygulanmalıdır.

Şu an her birimizin duaları, toprak altında bekleyen bu 9 insan için. Yaşam mücadelesini sürdüren işçilerin yanında, acılı ailelere ve tüm millete sabır ve güç diliyoruz. Bu acı olay, bir daha asla yaşanmaması için bir fırsat olmalıdır. Geleceğimiz, bugün alınacak tedbirlerle şekillenir. Umarız, bu acı sona erer ve gelecekte sevdiklerimizi kaybetmek zorunda kalmayız.

Yazar: Ateş Çatıkkaş