Her Kürd'üm veya Türk'üm diyene kavmiyetçi ve menfi milliyetçi diyemeyiz.
Ancak meşru daireyi aşan fikir ve pratikler haramdır.
Millî dayanışmanın ölçüsü birr ve taqwadır, günah ve düşmanlık için dayanışma haramdır.
Özgürlük ve adalet talebi meşrudur.
Kürdçenin resmî dil, Kürdlerin anayasada kurucu unsur olarak yazılmasını istemek meşru bir taleptir.
Bu talepler etrafında dayanışma ve mücadele erdemli bir harekettir.
Kemalist inkarcı rejime itiraz, İslâmî ölçülere göre maruf yani ortak iyi olarak tanımlanır.
Türkçe ile Kürdçe, Türk ile Kürd arasında ayrımcılık haramdır. Kürdlere Türkçeyi mecburi, Kürdçeyi seçmeli veya Türklere Kürdçeyi mecburi, Türkçeyi seçmeli ders yapmak İslam'a, adalete, hukuka da aykırıdır.
Qur'an'a göre, Müslümanların, Kürdlerin özgürlük talebine destek vermesi için; Kürdlerin Müslüman olması şart değildir. Qur'an, mazlumlara yardımı emrediyor ama bunu mazlumun Müslüman olma şartına bağlamıyor.
Allah bunu unutmamış, adil sıfatının tecellisi olarak böyle demiştir. Kürdlük, Türklük, Müslümanlık adına da yanlış düşünce ve pratikler olmuş, devam ediyor.
Türkiye'de Kemalist Türkçü veya Türkçü Kemalistlere, İslamcı Kemalizm de eklenmiştir.
Ulusalcı, İslamcı ve Türkçü cephenin Kürdlerin meşru haklarına karşı konumlanması, Türkiye'nin hayrına olmamıştır. Bu ittifak hem Türkiye toplumuna zarar vermiş, hem de Kürdlerin güvenlik kaygısını daha da pekiştirmiştir.
Bu hengamede başlayan yeni süreçte toplumsal barışı ve mutebakatı inşa etmek, anayasa ve mevzuattan kaynaklı engelleri kaldırmak, adil ve özgürlükçü bir gelecek inşa etmek mümkündür.
ÖLÇÜ evrensel, ilahi hukuk olmalıdır.