Seçim sonrası hem iktidar hem de muhalefet cephesinde gözle görülür bir hareketlilik yaşanıyor. Şimdilik bu hareketlilik iktidar cephesinde ‘açılım’, muhalefet cephesinde ise ‘hesaplaşma’ şeklinde seyrediyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK Parti seçimi ‘içerde’ tüm tuşlara aynı anda basarak kazandı. 50+1’i yakalamak için -seçim boyunca- toplumun her kesimine yönelik ekonomik vaatlerde bulundu. Sağda-solda ne varsa el sıkışıp (DSP-Hüdapar-YRP ve Sinan Oğan ile) ittifaklar kurdu. Muhalefeti de HDP/Yeşil Sol Parti’den uzak kılmak için ‘terör’ üzerinden yıprattı. Bir çok cephede aynı anda mücadeleye girişen Erdoğan ve partisi sonunda ipi göğüsledi.
Millet İttifakı adı altında birleşen muhalefet ise seçim boyunca ‘birliktelik’ görüntüsü vermekten öteye geçemedi. Cumhur İttifakı’nın lokomotifi olan AK Parti tüm tuşlara basarken Millet İttifakı’nın lideri olan Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP ise tüm tuşları bir araya getirmeye çalıştı. Muhalefetin seçimde iktidarı yenmek üzere oluşturduğu ‘zorunlu birlikteliği’ seçimin kaybedilmesiyle birlikte ‘sorunlu birlikteliğe’ dönüştü.
Seçimi kazanan Erdoğan, 29 Mayıs’tan bu yana bu kez de ‘dışarda’ tüm tuşlara basmaya başladı. ABD ve AB ile bozulan ilişkiler NATO toplantısında üyelik için ‘İsveç’e vize’ verilmesiyle tekrardan kuruldu. Birleşik Arap Emirlikleri üzerinden başlayan Körfez diplomasisi ile çalmadık kapı, gidilmedik yer kısa sürede bırakılmadı. Suudi Arabitan ile el sıkışıldı. Mısır ile tekrar ilişki kuruldu. Mısır’ın başına darbeyle gelen Devlet Başkanı Sisi ülkeye davet edildi. İsrail’deki karışıklıklar ikili temasları şimdilik geciktiriyor.
Türkiye’nin Batı’dan uzaklaşmanın ana nedeni olan Rusya ile aşırı yakınlaşmada ‘mola’ya gidildi. Arap ülkeleriyle aramıza kara kedi gibi giren ‘İran’ ile mesafeli yaklaşım başladı. Suriye’ye yönelik daha ‘yumuşak’ dil kullanılırken Libya konusunda aktif siyaset durağanlaştı. Yunanistan meselesinde eskisi gibi ‘savaş’ çıklıkları atılmıyor. Rusya-Ukrayna savaşında Ukraynalı komutanlar -Putin’i kızdırma pahasına- Devlet Başkanı Zelensky’in uçağında ülkelerine gönderildi.
Erdoğan, 29 Mayıs’tan itibaren ülke dışında başlattığı bu yeni açılım öncesinde küresel sermayeye tekrar eklemlenmek için Mehmet Şimşek’i ekonominin başına getirdi. Dışarda bozulan ilişkilerin onarıldığı bu dönemde Hakan Fidan Dışişleri Bakanı yapıldı. MİT’teki tecrübesiyle bakanlığın başına gelen Fidan bu çok yönlü ülke diplomasisinin en ön safında yerini aldı.
Peki muhalefet cephesinde durum ne? 29 Mayıs sabahından itibaren bir ‘hesaplaşmaya’ girildi. Kaybetmenin nedenleri ortaya konulmak yerine Kılıçdaroğlu yenilginin sorumlusu ilan edildi. Millet İttifakı kendini bitirmek için adeta ‘yok etme tuşuna’ bastı. İttifakı oluşturan partileri bir araya getiren Kılıçdaroğlu’nun sorumlu ilan edilmesi ittifakı şimdilik dağıttı. Kılıçdaroğlu’nun hedefe konulduğu CHP’de hesaplaşma dönemi başladı.
İYİ Parti masayı devirdi. Gelecek ve Saadet Partileri Meclis’te grup kurmanın telaşına düştü. DEVA-DP ikilisi grup için arayışa girdi. CHP’de kazan kaynamaya başladı. İmamoğlu ‘değişim’ adıyla Kemal Kılıçdaroğlu’nu ‘değiştirme’ amacıyla Zoom’u açtı. Kılıçdaroğlu ise ‘değiştirme’ hamlesine karşı ‘yenilenme’ diyerek dayandığı ‘delege’ yapısıyla direnişe geçti. CHP’de patlayan ‘Zoom’ safları belirginleştirdi. Ümit Özdağ ile yapılan ‘Protokol’ ifşaatı ise muhalefet partileri arasındaki güveni sarstı. Yerel seçim öncesinde Kürt seçmende soru işaretlerine yol açtı. Muhalif medya birbirine girdi, akçeli işler gün yüzüne çıktı. 8 ay sonra gerçekleşecek yerel seçimler öncesinde muhalefette ‘dağılma’ süreci başladı.
Seçim sonrasında iktidar yurt dışında yeni ‘açılımlar’ ile yoluna devam ederken muhalefet ise iktidara ramak kalındığı 28 Mayıs gecesinden bu yana bir kabusün içinde...Yerel seçim yaklaştığında iktidar dışardaki yolculuğunu ara verip yurt içine dönecek, muhalefet ise kabustan uyanıp tekrar Erdoğan’ı yenmenin yollarına düşecek. Kim bilir?