Ruhsuz, baştan savma, sıkıcı açıklamalar 

Hiçbir karşılığı ve anlamı olmayan internet sitesi 

Kaçak göçek düzenlenen zoom toplantıları 

Ve kendi yazdığı bile şüpheli, içinde süslü cümlelerin yer aldığı baştan sağma bir oksijen makalesi… 

(Bilmeyenler için “Oksijen” ulusal yayın yapan haftalık bir gazete) 

 

Ekrem İmamoğlu’nun siyasi gerçeği yaptığı bu 3-5 atraksiyonda gizli. 

Atraksiyon diyorum. 

Çünkü İmamoğlu’nun son yaptığı da bir atraksiyon 

(“Oksijen”e yazdığı makaleden bahsediyorum) 

 

 

Aylardır genel başkanlığa aday olduğunuzu ima ediyorsunuz. İma diyorum şu an İmamoğlu daha ima safhasında, diğer aşamaya hala geçemedi. 

Zaten “Oksijen”de yayınlanan makalenin içeriği de tamamen imalarla dolu. 

*

Kılıçdaroğlu’na mesaj niteliği taşıyan tek ifade; 

“Demokratik lider, beklentilerin gerisinde kaldığında görevi bırakmayı bilir, ikinci yüzyılımızda yeni yolculuğa çıkmak için sabırsızlanıyorum.” 

*

 

Peki, başka ne var bu makalede 

Bir sürü entelektüel görünümlü boş laf. 

“Jeopolitik fırtına”,  Çin ve ABD rekabeti,  yapay zeka, iklim krizi , pandemi, küresel ısınma, göç dalgaları vb. biraz ondan biraz bundan ortaya karışık süslü püslü ifadeler. 

CHP ve değişim namına yekten söylenmiş, ne bir çıkış ne de bir ifade var. (İmaları saymazsak) 

*

Sahi İmamoğlu manifesto yayınlayacaktı. 

Ne oldu o manifesto? 

Ya da yayınladı da bizim mi haberimiz olmadı. 

Gerçek şu ki; 

İmamoğlu ve ekibinin şu ana kadar yayınladığı manifesto falan değil  “Manifestocuk”  

*

Ama hakkını da yemeyelim şimdi. 

Ekrem İmamoğlu Türk siyasi tarihine  

Dijital siyaset çağını başlatan isim olarak geçti bence. 

Ayrıca siyasete girdiği günden itibaren kendi adına bir hayli yol katetti 

Ekrem İmamoğlu, İstanbul sokaklarında fırıncıyla, kasapla tartışan, kendisine cevap veren esnafa kafa tutan, tuhaf tuhaf zamanlarda tatile giden (İstanbul da sel olduğunda tatile çıkmıştı) bir belediye başkanıyken şimdi “manifestomsu” şeyler yayınlayan bir siyasetçiye dönüştü. 

 

Yerinde sayıyor, kendini geliştirmiyor, kaçak dövüşüyor demek bize yakışmaz. 

İmamoğlu, CHP’de değişim ateşini yakan, ama o ateşin yakıtını hala bulamamış bir genel başkan adayı. 

Son söz; 

Değişmeyen tek şey değişimdir. 

Sırf başkaları istedi diye, değişirsen ya da değiştirirsen 

bu değişim değil, teslimiyettir. 

*** 

 

CHP’DE KAYIP PARALAR 

Biri diyor ben almadım 

Diğeri diyor ben de almadım 

Başka da kimse yok 

Zaten bunlar 2 kişiler… 

*

Biri CHP’nin kara kutusu ve para kasası Tuncay Özcan 

Diğeri kasanın 2. anahtarının sahibi İdari Mali İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu 

İkisi de masum 

İkisi de her şeyden habersiz! 

*

Peki, mevzu ne? 

Mevzu CHP’nin 2023 Mayıs seçimleri için ayırdığı reklam bütçesi ve sırra kadem basan mangırlar. (Yaklaşık 400 milyon TL) 

CHP’ye yakın medya kuruluşları, gazete, dergi ve internet siteleri son seçimlerde biz para almadık diyorlar. 

Alanlar da dişimizin kavunu dolduracak rakamlar değil diyorlar 

Peki, paralar nerede 

Para da orta da yok. 

İki isim de (Tuncay Özkan ve Bülent Kuşoğlu) CHP’nin reklam bütçesinden habersiz. 

İki isim de parayı biz harcamadık diyor. 

Ama ortada miktarı bilinen (367 milyon TL) ancak nerede olduğu bilinmeyen bir para var. 

*

CHP’nin etkili ve yetkili isimlerine göre seçimlerde Kılıçdaroğlu’nun PR (piar) çalışması istenilen düzeyde yapılmadı. 

Sosyal medya paylaşımları, yetersizdi. 

(Twitter’dan yapılan mutfak yayınlarını saymazsak) 

Afiş, broşür, billboard çalışmaları zayıf kaldı. 

İl ve ilçelerde Kılıçdaroğlu ile ilgili yeterli tanıtımlar yapılmadı, reklam panoları boş kaldı. 

CHP’li yöneticilerin sorduğu soru ise şu 

E iyi de nereye gitti bu paralar? 

*

Ekrem İmamoğlu’nun tuhaf çıkışları, 

Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın 

200 km’lik Ankara seyahati, partiden ihracı, 

İmamoğlu’nun gizli zoom toplantıları, 

İl ve ilçelerden gelen delege yolsuzlukları derken, 

(Kılıçdaroğlu’na muhalif olanların kazandığı delege seçimlerinin iptal edildiği konuşuluyor) 

 

Şimdi de pis kokuların geldiği akçeli işler… 

Çok yorucu değil mi? 

Ülkenin ana muhalefet partisinin durumu bu. 

*

Son Söz; 

Bu süreçte Kılıçdaroğlu’na dokunmayan yılanlar bin yaşayacak. 


*** 

 

NEDEN YANIYOR BU ORMANLAR? 

*

Hani sonbahar gelince mantarlar çıkar ya 

Hani balığın da bir mevsimi vardır 

Sebze meyvenin de. 

*

Sanki ormanların yanması da böyle rutin bir şeymiş gibi oldu artık. 

Yaz gelince orman yanar 

Söndürme çalışmaları olur 

Seneye yeni çam ağaçları dikilir 

Sonra diğer sene bir daha yanar 

Ne balık mevsimi, ne mantar, ne de kavun karpuz… 

Olmaz böyle bir şey, olamaz, olmamalı. 

Ormanların yanması mevsimsel bir sıradanlıkmış gibi görülmemeli. 

*

Artık gerçekten ciğerlerimiz yanıyor 

Eskiden orman yangını haberlerini duyunca nadir görülen felaketlerden biri yaşanmış gibi davranırdık. 

Zaten yangınlar da küçük alanlarda çıkar, 3-5 saate söndürülürdü. 

Peki, şimdi öyle mi? 

Tabii ki hayır. 

Her yaz mevsimi geldiğinde yaşanan, 

haftalarca süren ve yüzlerce hektarlık alanın yanmasına neden olan yangınlar var. 

*

Ancak 

Hakkını yemeyelim Tarım ve Orman Bakanlığı yangınlara müdahale konusunda özellikle bu sene çok iyi bir sınav veriyor. 

Tarım ve Orman Bakanlığına yakın kaynaklardan edindiğim bilgilere göre; bakanlığın envanterinde bulunan kara ve hava araçlarının nitelik ve nicelikleri ciddi oranda artırılmış.  

Teknolojik ekipmanlar konusunda iyileştirmeye gidilmiş. Sayıları çoğaltılmış. Kalifiye personel sayısında da artış sağlanmış. 

İlk tespit, ilk müdahale ve yangını kontrole alma sürelerinde Avrupa ülkelerine kıyasla rekor zamanlamalara imza atılmaya başlanmış. 

Bunlar güzel haberler. 

Ama bu konuda da bir son söz söylemek gerek. 

 

Son Söz: 

Hayatımızın sıradanları arasına girmemeli orman yangınları, 

çünkü yüzde 90’a yakını insan kaynaklı, 

Dikkatli olunmalı 

Yaz gelince ormanlar yanmamalı