Aslında tutunduğun, çok sıkı sıkıya tutunduğun ama ihanet olur diye bırakamadığın, ya da bu kadar senedir tuttum ne gerek var deyip o çabandan vazgeçemediğin, terk edemediğin, aslında var olan ve içindekilerle uyumsuz olduğun bir andasın. Depremle içindeki karanlığı ışık olarak çıkardın ve şimdi artık onu görme zamanı...
En içimizdeki ışığın dışarı çıkması bizi ve doğayı hasta etti... Çünkü biz ona direnç gösteriyoruz.
Beğendiklerimize, beğenmediklerimize beddua ya da ah ediyoruz… Öfke, var olan duygularımızın altında korku yatıyor. Korktuğumuz zaman karşı tarafın bize zarar vereceği endişesinden ortaya çıkıyor… Önce öfkemizi kabul edip yaşamak gerekiyor. Çünkü yaşamazsak o bizi daha çok altında eziyor ve sorunlar yaşıyoruz. Önce öfkemizi dışarı çıkaracağız, kontrol edeceğiz ama kasmayacağız… Öfkenin yaratıcılığın tohumu olduğu söylenir. Öfke devam ederken ona izin verirsek o zaman içindeki yaratıcılığı görebiliriz... Aslında tam olarak ne istemediğimizi, hangi resim harekete geçti ki ben bu öfkeyi duyuyorum demeyi ve resmi görmelisin mutlaka…
Dünya okulunda eğitimde olduğumuzu düşünürsek, okul bitiş zili çaldığında koştura koştura eve gitmek gibi, eğitimin bittiğini çalan zille depremle birlikte hayatını kaybedenlere eğitimin bittiği haber verildi. Ve koştura koştura eve gittiler. Oradaki bebeklerin başında bir yetkili kaldı, bazılarının kulaklarına fısıldandı (büyük şefkat ve sevgiyle ve hassasiyetle) ve bütün o organizasyon içerisinde sevinçle yuvaya hareket ettiler. En ince ayrıntısına kadar şefkatle donanmış, kimin eğitiminin devam edeceği, kimin eğitiminin bittiği programlanmış ve planlanmış manzarasını da seyrediyor olabiliriz…
Belki de seyrettiğimiz her şey kendi yaşadıklarımızın mecazi bir anlamıdır. Yani 2023 de, artık eski dosyaların kapandığı yeni bir yaşam enerjisinin var olacağı, yeni yaşamın kurulacağı yıl olarak düşünürsek belki seyrettiğimiz bir türlü vedalaşamadığımız ya da sevgiyle kabul etmeyi bir türlü bilemediğimiz, gençliğimizden gelen şeylerin 2023’ün söylemiyle artık bazı şeyler dönüşüyor ve yaşamın içerisinde bazı şeylere devam etmemelisin sorusunu sorduruyor bize….
Meseleye herkes kendi realitesine göre bakar ve görür. Karşımızda seyrettiğimiz, bize gösterilen bize aynada gösterilen her şeyin bizim yansımamız olduğunu unutmayalım…