Herkesin “bizim için bugün bayram” dediği bir gün vardır.

*

Kimileri için sevdiğine kavuştuğu, 

Kimileri için hayalindeki evi satın aldığı,

Kimileri için ilk bisikletinin pedalını çevirdiği

Kimileri için de ilk maaşını cebine koyduğu gündür.

Bayram günü.

Saysak liste böyle uzar gider.

*

Peki ya memurlar.

Memurlar için bayram günü yok mudur?

Kamu hizmetlerinin aksamaması için gece gündüz demeden ter döken memurlarımız için de bir bayram günü yok mudur.

Elbette onlar için de bir bayram günü var.

Memurlar için bayram demek “Toplu Sözleşme” demek.

*

Peki, toplu sözleşme ne demek.

4 milyon memur, 2,5 milyon memur emeklisi için 2 yıllık maaş artış oranlarının belirlenmesi demek.

Mali, sosyal ve özlük haklarının iyileştirilmesi demek.

Yeni talepler, yeni beklentiler demek…

Yani, memur istediğini alırsa toplu sözleşme bayram demek.

*

Görüşmeler 1 Ağustos’ta başlıyor.

1 ay sürecek.

Memurları toplu sözleşme masasında 1 milyonun üzerinde üyesiyle yetkili konfederasyon Memur-Sen temsil edecek.

*

Kamu işveren heyetinin karşısına 129 maddelik bir teklifle çıkacak Memur-Sen.

Bu tekliflerden 84’ü yeni, 26’sı korunması gereken, 19’u ise 6.dönem toplu sözleşmede karara bağlanan ancak hala çözüme kavuşmayan teklifler.

11 yetkili sendikanın teklif sayısı ise 807

Memur-Sen Konfederasyon olarak toplamda 936 teklifle kamu işvereninin kapısını çalacak.

*

Memurların 2024-2025 yıllarındaki maaş artış oranları 7. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde belirlenecek.

*

Edindiğim bilgiye göre en önemli tekliflerden biri memurlara kira yardımı yapılması olacak.

Özellikle son dönemde büyükşehirlerdeki fahiş kira artışları memurların taşraya tayin istemesine neden oluyor.

Hal böyle olunca da büyük kentlerde kamu işlerini yürütecek memur bulmak zorlaşıyor.

Memur-Sen heyeti fahiş kira artışları karşısında büyükşehirlerde görev yapan memurlar için kira yardımı talep edecek.

 

*

Pazarlık masasının kızışmasına neden olacak en kritik teklifin bu olması bekleniyor.

Yine aldığım bilgiye göre Memur-Sen bu teklifte ısrarcı olacak.

Yüksek enflasyon nedeniyle maaş artış oranlarında da memurlar önceki yılların çok üzerinde bir rakamla masaya oturacak.

(2022 yılının ilk altı ayında yüzde 5 ikinci altı ayında yüzde 7, 2023 yılında ise 6+8 ve enflasyon farkı oranında zam yapılması kararlaştırılmıştı)

*

Görüşmelerde Memur-Sen’in ısrarcı olacağı bir başka konu ise 3600 ek gösterge meselesi.

Üniversite mezunu olan ve 1. dereceye yükselmiş tüm memurlara 3600 ek gösterge verilmesi talep edilecek. (Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1 Mayıs İşçi Bayramında bunun sözünü vermişti)

*

Ve pazarlıkların çetin geçmesine sebep olacak bir diğer önemli konu ise

İşçi ve memur maaşları arasındaki uçurum meselesi olacak

Yıllardır tartışma konusu olan bu mevzuda memurlar, en düşük memur maaşının, en düşük kamu işçisinin ücretinden az olmamasını isteyecek.

 

*

Görüşmelerde maaş artışları kadar sosyal haklarda da ısrarcı olunacak.

Mühendislerin, müdür ve şeflerin, genel idari hizmetler sınıfı ve teknik personel başta olmak üzere ihmal edilen tüm grupların talepleri masaya gelecek.

*

Ve tabii ki emekli maaşları…

Son dönemde istediklerini alamayan ve artış beklentileri karşılanmayan memur emeklileri için de masada çetin pazarlıklar olacak.

1 ay sürecek görüşmelerden uzlaşı çıkmazsa kararı hakem heyeti verecek.

(Hakem heyetinden çıkan kararlar genelde memurlar aleyhine olur, çok tercih edilesi bir durum değildir hakem heyetine gitmek)

***

EKONOMİ, EKONOMİ, EKONOMİ

*

Bugün günlerden kabine…

*

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Körfez ülkeleri turunun ardından Cumhurbaşkanlığı Kabinesini toplayacak.

Körfez turu,

İmzalanan 18 anlaşma,

Yatırımlar,

Bunların zamanlaması

Ve bundan sonra atılacak adımlar.

Toplantının ana gündemi ekonomi olacak.

*

Toplamı 100 milyar dolara yaklaşan anlaşmaların ekonomiye olan katkısı değerlendirilecek, çalışmaların başlatılması için yol haritası çıkarılacak.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sıkı para politikası, mali disiplin, sıcak para girişi, faizlerin artırılması gibi başlıklarda tam yetki alarak ekonominin dümenine geçmişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’la yaptığı sıkı pazarlıklar sonucunda görevi kabul etmişti.

Göreve geldikten sonra ilk icraatlarından biri de zaten faizleri artırmak oldu.

Uzun bir aradan sonra Merkez Bankası kademeli olarak faizleri artırmaya başladı.

*

Piyasadaki karşılıksız para dolaşımının düşürülmesi ve sıcak para girişinin sağlanması, ihracatın güçlü şekilde desteklenmesi, yurt dışından temin edilen kaynakların ihracat ve yatırıma kanalize edilmesi.

Bakan Şimşek bu başlıkları Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve kabine üyelerine tek tek anlatacak.

*

KULİS: Hükümete yakın ekonomi kurmaylarından aldığım bilgi, yerel seçimlere kadar piyasadaki likitide bolluğu azaltılacak. Zaten kısılan kredi muslukları neredeyse tamamen kapatılacak.

Konut ve araç alımlarında nakit sıkıntısı nedeniyle düşüş yaşanacak.

*

Dolar ise sanayici ve turizmcinin beklentileri doğrultusunda 27 TL’nin altına düşürülmemeye çalışılacak. (Türkiye’de turizmcilerin ve sanayicilerin lobisi güçlüdür) 

 

İşin özeti;

Belki de bir resesyona girilecek.

Uzun zamandır gevşettiğimiz, kemerler sıkılacak

Ama görünen o ki uzun vadede bu durum Türkiye’nin yararına olacak

Yararına diyorum, çünkü bu iş böyle gitmez.

Maaşlara yapılan zammın ardından gelen piyasa zamları

(ete zam, benzine zam, eve zam, ekmeğe suya zam…)

Çalışanların, emeklinin ve esnafın belini iyiden iyiye büktü.

 

Toplumun her kesiminde olduğu gibi memur kesiminde de keşke maaşlarımızda artış olmasaydı ete, süte zam gelmeseydi yorumları yapılmaya başlandı.

 

Hal böyle olunca bu duruma bir dur demek gerek.

Yani biraz kemer sıkmak, alışkanlıklarımızdan vazgeçmek demek.

Ekonomi yönetimine güvenmek, zaman kredisi açmak demek.

Yoksa böyle giderse deney farelerinin bir çemberin içinde döndüğü gibi dönüp durmaya devam ederiz.

 

***

KAÇ YÜZLÜSÜN AVRUPA

*

Bize medeniyet dersi vermeye kalkan Avrupa

Tek dişi kalmış canavarsın işte!

*

Türkiye’ye her fırsatta gösterdiğiniz demokrasi, özgürlükler ve medeniyet sopasını kendi sırtınızda kırdınız.

Her zaman yaptığınız gibi geçtiğimiz hafta

İnsanlığı bir kez daha öldürdünüz.

Bu kez açık denizde…

500 sığınmacıyı denizde yüzen koca bir hapishaneye kapattınız.

Sonra medeniyetinizin fotoğrafını “medeniyetsiz” dediklerinize servis ettiniz.

“Yüzen hapishane” filmini tüm dünyaya izlettiniz.

Yüreklere kara çaldınız.

(İngiltere’den bahsediyorum)

*

Demokrasi dediniz kendinize demokrat oldunuz,

Din ve vicdan özgürlüğü dediniz, Müslümanları ve Müslüman ülkeleri dışladınız,

İnsanlık dediniz, sadece sizden olanlara insan gözüyle baktınız.

Şimdi Türkiye’yi Avrupa Birliğine alsanız ne olur almasanız ne…

(Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Türkiye’nin AB’ye girmesi zor demiş)

 

Zaten almayacaksınız.

Biz sizsiz de hayatımızdan memnunuz,

Hadi siz şimdi kendi çöplüğünüzde boğulun.

***

Bugün CHP’den bir şey yazmayacağım

Chp işte bildiğimiz gibi

Bazen iki ileri bir geri, bazen de bir ileri iki geri.

***

 

Son söz:

Bugün 24 Temmuz bugün de bizim bayramımız.

Hani yazının başında demiştim ya.

Herkes için bir bayram günü vardır diye.

Tüm gazeteci meslektaşlarımın 24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramını kutluyorum.