Göç ve kentleşmenin kontrolsüz şekilde ilerlemesi, Ankara'nın sadece ulaşım değil, birçok farklı alanda da altyapı sorunlarıyla karşılaşmasına yol açtı.

Türkiye'nin başkenti Ankara, kuruluşundan bu yana sürekli büyüyen bir kent olmasının yanı sıra, yoğun göç dalgalarıyla da kimliğini şekillendirdi. Özellikle 1950'li yıllardan itibaren hızlanan iç göç hareketleri, Ankara'nın nüfusunu kısa sürede katladı. Bu hızlı büyüme beraberinde plansız kentleşmeyi ve ulaşım altyapısında ciddi sorunları da getirdi.

Ankara, ilk dönemlerinde daha çok devlet daireleri ve memur kenti olarak tanımlanırken, zamanla farklı bölgelerden gelen göçlerle çok daha çeşitli bir nüfus yapısına kavuştu. Kente yerleşen yeni nüfus, özellikle gecekondu bölgeleri ve çeper mahallelerde yoğunlaştı. Plansız genişleyen yerleşim alanları, ulaşım ağlarının kent geneline dengeli yayılmasını zorlaştırdı. Ankara’nın büyümesi bir yandan hizmetleri çeşitlendirirken, diğer yandan ulaşım yükünü ciddi şekilde artırdı.

Bugün Ankara’da, özellikle sabah ve akşam saatlerinde, Eskişehir Yolu, Konya Yolu, İstanbul Yolu ve İnönü Bulvarı gibi ana arterlerde yoğun trafik sıkışıklığı yaşanıyor. Metro, Ankaray ve yeni açılan raylı sistem hatlarıyla çözüm üretilmeye çalışılsa da araç sayısındaki artış ve nüfusun merkezden çevreye yayılması, trafiğin rahatlamasını güçleştiriyor.

Ankara'nın trafik sorunu sadece araç yoğunluğu ile sınırlı değil. Aynı zamanda toplu taşımanın kapsama alanının yetersizliği, yaya yollarının düzensizliği ve bisiklet yollarının eksikliği gibi temel problemler de günlük yaşamı olumsuz etkiliyor. Ayrıca, büyük alışveriş merkezlerinin ve iş merkezlerinin belirli bölgelerde yoğunlaşması, trafiği belli noktalarda daha da içinden çıkılmaz hale getiriyor.

Göç ve kentleşmenin kontrolsüz şekilde ilerlemesi, Ankara'nın sadece ulaşım değil, birçok farklı alanda da altyapı sorunlarıyla karşılaşmasına yol açtı. Önümüzdeki dönemde Ankara'nın trafik ve ulaşım politikalarının, nüfus artışı ve kent içi hareketlilik dinamikleri dikkate alınarak yeniden tasarlanması kaçınılmaz görünüyor.

Ankara’nın geleceği, göçle gelen nüfusun ihtiyaçlarına uygun, sürdürülebilir bir kentleşme ve ulaşım politikası geliştirilmesine bağlı olacak. Bu konuda Ankara Büyükşehir Belediyesine çok iş düşüyor. Belediyenin sosyal yardımlaşmaya yaptığı katkı kadar, şehrin alt yapısına ve trafiğine de çalışması gerekir. Mansur Yavaş'ın 7 yıllık görev sürecinde böyle bir eğilimin olmadığı net olarak gözüküyor.