Hukuki süreç, aralarında Mumcu suikastının da bulunduğu faili meçhul cinayetlerle ilgili "Umut davası" üzerinden yürüyor.
Davanın 16 Ocak'taki duruşmasında mahkeme heyeti, Mehmet Ağar'ın tanık olarak dinlenmesine karar verdi.
Bir sonraki duruşma 12 Mayıs'ta görülecek.
Peki davanın avukatları neden Ağar'ın dinlenmesini talep etti? Ağar'ın tanıklığı neden önemli ve cinayetin tüm yönleriyle aydınlatılmasını sağlayabilir mi?
Umut davası nedir?
Kamuoyunda Umut davası olarak bilinen davanın geçmişi, 17 Ocak 2000'de İstanbul'un Beykoz llçesinde Hizbullah örgütüne ait bir eve yapılan baskına dayanıyor.
Baskında ele geçirilen belgeler sayesinde; Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy ve Ahmet Taner Kışlalı'nın da aralarında bulunduğu 22 faili meçhul cinayete dair önemli bilgiler ortaya çıktı.
Bunun üzerine, bu siyasi cinayetleri çözmek amacıyla kısa adı Umut olan, Uğur Mumcu Uzun Takip operasyonu başlatıldı.
İlerleyen aylarda operasyon, bazı kilit isimlerin tutuklanmasıyla derinleşti.
Aynı yıl "Umut davası" başladı.
Davada, sanıkların yasadışı Tevhid Selam Kudüs Ordusu ve İslami Hareket örgütleriyle bağlantılı oldukları ve İran gizli servislerinin yardımıyla cinayetler işlediği belirtildi.
2014'e kadar süren yargı süreçlerinde çeşitli sanıklar hapis cezalarına çarptırıldı.
Son cezaların onandığı, 31 Mart 2014 tarihli Yargıtay kararında, Tevhid Selam Kudüs Ordusu örgütünün,1988 ila 1999 yılları arasında Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı'nın öldürülmesi olaylarının da aralarında bulunduğu 18 ayrı saldırıyı gerçekleştirdiği, beş ayrı saldırının ise İslami Hareket örgütü tarafından düzenlendiği belirtildi.
Bu süreçte, Mumcu'nun aracına bombayı koyduğu öne sürülen firari sanık Oğuz Demir'in dosyası ise ayrıldı.
1971 doğumlu Oğuz Demir, Ankara'da 2000 yılındaki bir polis operasyonunda yakalanmak üzereyken kaçarak kurtuldu.
Bugün hâlâ kayıp olan Demir, İçişleri Bakanlığı'nın arananlar listesinde kırmızı kategoride yer alıyor.
Firari olduğu için de bu dava devam ediyor.
Davanın son duruşmasında neler yaşandı?
Bu davanın son duruşması, 16 Ocak'ta Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.
Mahkeme heyeti duruşmada iki önemli karar verdi.
Bunlar biri, Mumcu ailesinin avukatlarının talebi üzerine, eski emniyet genel müdürü, içişleri bakanı ve adalet bakanı Mehmet Ağar'ın tanık olarak dinlenmesi.
Heyet ayrıca, sanık Demir'in ve ailesinin Türkiye'de yaşayıp yaşamadığının araştırılmasına ve Emniyet Genel Müdürlüğü'ne müzekkere (Yargılama makamının, bir kararın yerine getirilmesi konusunda belli bir makama yazdığı yazı) yazılmasını kararlaştırdı.
Bir sonraki duruşma tarihi, 12 Mayıs olarak belirlendi.
Mehmet Ağar neden önemli?
Davanın avukatlarından Turgut Kazan, mahkemenin Ağar'ın dinlenmesi kararının kendileri açısından da sürpriz olduğunu belirtiyor.
BBC Türkçe'ye konuşan Kazan, Ağar'ın tanıklığını neden önemli bulduklarını anlatırken iki nedenden bahsediyor.
Öncelikle Ağar'ın geçmişte emniyet genel müdürlüğü, adalet bakanlığı ve içişleri bakanlığı gibi kritik görevlerde bulunmuş olmasından bahsediyor.
Kazan, "Türkiye'de 1993 ile 1996 yılları arasında birçok faili meçhul cinayet işlendiğini, Ağar'ın bu dönemlerde önemli görevlerde yer aldığını, Susurluk kazası sırasında içişleri bakanı olduğunu ve istifa etmek zorunda kaldığını" hatırlatıyor.
Kazan, Ağar'ın Susurluk davasında silahlı terör örgütü yöneticiliğinden ceza aldığını ve hapis yattığını vurguluyor.
Ağar, o dönemki yeni yargı paketine dayanarak 1 yıl 4 gün hapis yattıktan sonra tahliye edilmişti.
Kazan ikinci neden olarak ise Uğur Mumcu'nun eşi Güldal Mumcu'nun 1996 yılında, Ağar'la arasında geçtiğini aktardığı diyaloğun da önemli olduğunu belirtiyor.
Güldal Mumcu'nun Ağar ile cinayet hakkındaki görüşmesi
Mumcu, görüşmeyle ilgili detayları 'İçimden Geçen Zaman' adlı kitabında yazmıştı.
Avukat Kazan'ın dosyaya da sunduğu kitapta aktarıldığına göre 1996 yılında, Uğur Mumcu davasında yakalanan bazı sanıkların, yakalanma tarihlerinin belge ve tutanaklarda farklı biçimde yer alması üzerine Güldal Mumcu, dönemin adalet bakanı Ağar'dan bir görüşme talep etti.
Ağar eve gelebileceğini söyledi, Mumcu ise tek görüşmek istemediği için avukatları Emin Değer'i de çağırdı.
Kitaba göre görüşmede Mumcu ve Değer, belgelerdeki tahrifatların sehven yapılamayacağını savundu, belgeleri kontrol eden Ağar ise "Evet, buralarda bir şeyler olduğu görülüyor" dedi.
Aktardığına göre Mumcu, "Karşımıza sürekli engeller çıkıyor. Bir duvar örülüyor sanki" deyince Ağar "Evet, Güldal bir duvar örülüyor" karşılığını verdi.
Tanıklığına göre Güldal Mumcu, bunun üzerine, "O zaman bir tuğla çekin, duvar yıkılsın" dediğini, Ağar'ın "Çekemem" cevabını verdiğini, "Tuğlayı çekin, kenara çekilin" dediğinde "Yapamam. Onu da yapamam" cümlesini sarf ettiğini, ardından "Soruşturma için yeni bir ekip kurulmasını sağlayabilirsiniz belki" dediğinde ise "Kusura bakma Güldal, yapamam" cevabını aldığını aktarıyor.
Mumcu, kitapta daha sonra şunları yazıyor: "O zaman, başkaları çeker, altında kalırsınız" dedim. "Ona kimsenin gücü yetmez" gibi müstehzi bir ifadeyle gülümsedi."
Ağar ise ilerleyen yıllarda yaptığı bir açıklamada, Mumcu'ya bu sözleri söylemediğini savundu.
Avukat Kazan, bu görüşmeyi yorumlarken "Burada biz görüyoruz ki Mehmet Ağar'ın bir bildiği var çünkü hem 'Bir şeyler olmuş' diyorsun hem de bilebilecek durumdayken hiçbir şey bilmiyorsun" diyor.
Kazan, 1977'deki seçim çalışmaları sırasında dönemin Cumhuriyet Halk Partisi lideri Bülent Ecevit'e ateş açıldığını, ilerleyen yıllarda ise Ecevit'in bu olayın aydınlatılmasını değerlendirirken "Karşıma bir duvar çıktı. Öbür tarafa geçemedik" dediğini hatırlatıyor.
"Mumcu cinayetinin elebaşlarının yakalanmadığını" belirten Kazan, "Biz bu tür yakalamamalarda o örülü duvara inanıyoruz ve ne yazık ki yakalamıyorlar" diyor.
Ağar geçmişte yaptığı açıklamalar ve verdiği ifadelerde, faili meçhul cinayetlerle ilgili bilgisi olmadığını söylemişti.
Bir sonraki duruşmada ne olabilir?
Avukat Kazan'a göre Ağar'ın mahkemeye gelmesi konusunda, "Bizim sistemimize göre tanık olarak çağrılan bir yetkilinin mutlaka o tanıklığı yapması gerekir" diyor, ancak bunun bu şekilde gerçekleşmediği birçok örnekle karşılaştıklarını da belirtiyor.
Tanıkların, mazeret bildirerek duruşmadan farklı bir zamanda, avukatlar yokken ifade vermeleri ya da sağlık raporu gibi mazeretlerle hiç ifade vermemeleri gibi durumlar yaşandığını aktarıyor.
Uğur Mumcu'nun kızı Özge Aybars Mumcu, Ağar'ın sadece babasının değil, birçok faili meçhul cinayetin işlendiği bir dönemde kritik görevlerde yer almış olduğunu hatırlatıp, "Dolayısıyla tanık olarak çağrılması bu açıdan çok kritik" diyor.
BBC Türkçe'ye konuşan Mumcu, "Gelip kendini tırnak içinde 'aklaması' ya da bildiklerini aktarması önemli olacaktır diye düşünüyorum" diye devam ediyor.