İmralı Heyeti'nde yer alan Meclis Başkanvekili ve DEM Parti Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, 1 Ekim’de Devlet Bahçeli’nin DEM Parti Eş Başkanı Tuncer Bakırhan’ın elini sıkmasıyla başlayan süreç ile İmralı’da yaptıkları görüşme ve kamuoyuna yansıyan tartışmalara ilişkin konuştu.

Mezopotamya Ajansından yer alan habere göre, ‘Kamuoyundan farklı olarak bildiğimiz tek şey, yaptığımız görüşmelerin içeriği’ diyen Önder, “Zaten süreç belli bir noktaya ulaştığında bunlar da kamuoyu tarafından bilinmiş olacak. Fakat onun haricinde geleceğe dair bizim bilip de kendimize sakladığımız bir şey yok” dedi.  

“Belirsizlik sürecin samimi olup olmadığıyla ilgili değil, konjonktürle ilgili”

 ‘Bu belirsizlik normal mi?’ sorusunu yanıtlayan Önder, “Belirsizlik halinin normal olduğunu söylemiyorum ama bu belirsizlik sürecin samimi olup olmadığıyla değil, konjonktürle ilgili. Sadece bizler değil, devleti yönetenler de geleceğin belirsizliğini bertaraf etmek üzere çeşitli hamleler yapıyor. Normal olduğunu söylemiyorum ama bu belirsizlik sürecin samimi olup olmadığıyla ilgili değil, konjonktürle ilgili. Yani sadece bizler değil, devleti yönetenler de, Ortadoğu’daki aktörler de aslında geleceğin belirsizliğini bertaraf etmek üzere çeşitli hamleler yapıyor. Bizim dahil olduğumuz bu süreç de, belirsizliği bertaraf edecek zemine ulaşma çabalarının sadece bir tanesi” diye konuştu.

“Öcalan’ın pozisyonu net”

Sahadaki aktörlerin ve Şam’daki yeni iktidarın da ne yapacağı, nasıl bir Suriye kurgulayacağı net olmadığını söyleyen Önder, “Öcalan tam da bu belirsizlik sürecinde bir kez daha kendi Ortadoğu projeksiyonunu bir öneri olarak ortaya koyuyor. Belki de bu açıdan en net olan, Öcalan’ın pozisyonu. Netliği” oluşturmak için savaşı, çatışmayı, halklar arasında duvara dönüşen keskin çizgileri değil, barışı, bir arada yaşamı ve geçişkenliği öneren bir siyasi duruş sergiliyor. İktidar, bizim atfettiğimiz anlamda "devlet aklını" devreye sokup, belirsizlik karşısında Kürtlerle barışacak ve Ortadoğu’da bu şekilde mi temel aktör haline gelmeye çalışacak, yoksa “kadife eldiven içindeki demir yumrukla” Suriye’de Kürtlerle sert bir çatışmaya mı girecek? Şu anda ulaşılmak istenen temel nokta bu iki seçenek arasında karar kılmak” ifadelerini kullandı.

Özgür Özel: Rauf Denktaş'ı ölümünün 13'üncü yılında saygıyla anıyorum Özgür Özel: Rauf Denktaş'ı ölümünün 13'üncü yılında saygıyla anıyorum

‘Öcalan “Kürdistani olmadığı için” değil, Kürtlerin özgürlüğü kadar güvenliğini de öncelediği için böyle bir teori geliştirdi’ ifadelerini kullanan Önder şunları söyledi:

“Evet, gerçekten bazı çevrelere bakınca insan hayret ediyor. Özellikle bu çevrelere bakılacak olursa, Kürtler yatırımlarını “barışa” yaparsa, büyük fırsatı, yani Kürdistan’ın bağımsızlığı ihtimalini kaybedecek. Peki sahiden şu anda barış olmazsa, Kürtler açısından fırsat kapıları mı aralanır? Kürtler, büyük güçlerin çatışmasından sıyrılıp özgürlüğe mi ulaşır? Bu çok büyük riskler barındıran bir ihtimal. Öcalan başından beri Kürtlerin bu riski göze almalarının tarihi bir başarı kadar, tarihi bir felaketi de beraberinde getirebileceğine işaret ediyor. Öcalan’ın demokratik konfederalizm teorisi tam da bu iki ihtimalin üzerine kuruldu zaten. Yani Öcalan “Kürdistani olmadığı için” değil, Kürtlerin özgürlüğü kadar güvenliğini de öncelediği için böyle bir teori geliştirdi. Şimdi bu teorinin hayata geçirilmesinin tam zamanı olduğunu savunan Öcalan’a devletin iki farklı eğiliminden iki farklı yaklaşım söz konusu. Dolayısıyla Öcalan da, Kürt hareketi de barış konusunda net. Devlet de belli bir netliğe kavuştuğunda, esas “süreç” o zaman başlamış olacak. Bu sürece şimdilik “çözüm süreci” denmiyor olabilir. Ama barış, çözümün önemli ve ilk adımlarından biri olarak değerlendirilmeli.”

Kaynak: Haber Merkezi