Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Eğitim Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü 1'inci sınıf öğrencisi Rojin Kabaiş (21), 27 Eylül'de kaldığı Seyyid Fehim Arvasi Kız Yurdu’ndan akşam saatlerinde çıktıktan sonra şüpheli bir şekilde kayboldu. Cenazesi ise 18 gün sonra Mollakasım tatil köyünün sahilinde bulundu. Soruşturmaya getirilen gizlilik kararı sürerken, dosyaya yeni bir savcı daha dahil edildi. Bazı medya yayın organlarında Rojin’in ölümüne dair “intihar” algısı yaratılmak istense de kaybolan şarj aleti, son görüştüğü oda arkadaşının sessizliği, cenazesinde 2 erkeğe ait DNA’nın bulunması ve yurt yetkililerinin sessizliği şüpheleri daha da artırıyor.
Rojin Kabaiş’in cenazesini göl kıyısında bulan Mehmet Emin Ankay (61), şüpheli ölümün araştırılmasını istedi.
'Gölde bir karartı gördüm'
Güvenliği ve denetlemesini sağladığı villanın bahçesini temizledikten sonra gezmeye çıktığını belirten Ankay, saat 14.10'da tepeden izlediği kıyıda bir karartı gördüğünü anlattı. Ankay, “Bekçi ile göl kıyısına doğru gidecektik. Bekçi orada sitenin demirleriyle uğraşmaya başladı. Tepeden göle doğru baktım ve bir karartı gördüm. Biraz yaklaşmak üzere açımı değiştirdim ve insan bedeni olduğunu fark ettim. Bekçiye seslendim ve bekçi sonrasında asker ile polisleri aradı. Oraya gidip, yaşıyor mu yaşamıyor mu diye bakmaya yeltendim ama bekçi izin vermedi. Yaklaşık 30-40 dakika sonra askerler gelmeye başladı. Askerler geldikten sonra orası kapatıldı ve bizler alanın dışında yaklaşık 2-3 saat bekletildik. Sonra savcı geldi ve de beni cenazeye bakmak üzere çağırdı. Cenazeyi nasıl gördüğümü savcıya anlattım” dedi.
'18 gün suda kalan, 24 kilometre sürüklenen birinin kıyafetleri nasıl yırtılmaz?'
Rojin Kabaiş’in ölümünün kesinlikle şüpheli bir ölüm olduğunu belirten Ankay, cenazenin Yüzüncü Yıl Üniversite sahilinden Mollakasım Sahiline kadar gelmesinin akla ve mantığa sığmadığının altını çizdi. Ankay, şöyle devam etti:
“Üniversite sahilinden sonra Çarpanak Adası’nın büyük bir burnu var. O burnu sağlam bir şekilde dönmek ve geçmek imkânsızdır. Bunu sadece ben değil uzmanlar ve Van’da yaşayan bütün halk dile getiriyor. Bugüne kadar öyle bir durum veya örnekle de karşılaşmış değiliz. Rojin Kabaiş örneği tektir. 18 gün boyunca suda kalacak ve üniversite sahilinden Mollakasım sahiline kadar sürüklenecek ve kıyafetleri üstünden çıkmayacak mı? Yırtılmayacak mı? Bütün kıyafetleri üzerindeydi. Bir eli ve bir bacağı hariç çıplak hiçbir yeri yoktu. 18 gün boyunca suda kalmış biri ve 24 kilometre sürüklenmiş birinin kıyafetleri nasıl yırtılmaz? Hele ki Van Gölü’nün alt kısmında sivri uçlu taşlar varken. Madem o kadar mesafe sürüklenmiş kıyafetleri neden yırtılmamış? Sürüklenmiş olsaydı kıyafetleri yırtılırdı. Bu duruma inanmıyorum ve araştırılmasını talep ediyorum.”
'Cenazesi nasıl bozulmaz?'
Rojin Kabaiş'in ölümünün araştırılmasını isteyen Ankay, “Rojin Van’a ilk kez gelmişti. Rojin, Çarpanak Adası’na kadar nasıl gitti? Van’a ilk kez gelen biri nasıl gidebilir ki? Bu ölümün araştırılması gerekiyor. Gördüğümde su bir ayağı ve bir eline değiyordu. Zaten yüz üstü durmuştu. Kimsenin görmesine izin vermediler ve herkesi dağıttıktan sonra cenazeyi kaldırdılar. İlk gördüğümde aklımı kurcalayan ve bana tuhaf gelen şey; bunca gündür suyun içinde olup da vücudunun çok bozulmamasıydı. 18 gün boyunca sodalı ve tuzlu suda kalan birinin bedeninin bozulmaması beni şüphelendirdi. Tahminimce sadece bir hafta boyunca suda kalmıştı. Çünkü öyle görünüyordu” diye belirtti.
Herkes tekrar DNA verdi
Şimdiye kadar sadece bir kez ifade verdiğini kaydeden Ankay, bundan 15 gün önce polislerin kendisini aradığını ve DNA vermesi gerektiğini istediğini söyledi. Ankay, “Zaten o gün orada bulunan bütün polis ve askerlerin de DNA’sı alındı. Bildiğim kadarıyla sadece buradan 240’a yakın kişinin DNA’sı alındı. Cenazeyi gördükten sonra direkt Mollakasım’da ifademi hem askerlere hem de polislere verdim. Sonrasında da ifade için beni arayan olmadı” diye konuştu.
Mehmet Emin Ankay
'Açığa çıkarılmalı'
Bu ölümün kesinlikle intihar olmadığını şüpheli bir ölüm olduğunu belirten Ankay, Rojin Kabaiş’in kaybolduğu noktada suyun derin olmadığının altını çizdi. Ankay, “Bütün şüphelerin araştırılması gerekiyor. Vicdan sahibi herkesin buna karşı hassas olması gerekiyor. Uzman kişiler görevlerini yapmalı ve yetkililer araştırmalı. Türkiye bu şüpheli ölümü kolaylıkla açığa çıkartabilir. Üniversiteye teslim edilen bir öğrenci üniversite mıntıkasında kayboluyor. Bir öğrenci devletin alanlarında kayboluyor ve devlet bu durumu ortaya çıkarmayacaksa ne yapacak? Tek umudumuz bu durumun açığa çıkmasıdır” dedi.