Afyonkarahisar Belediye Başkanı Burcu Köksal, belediye meclisi toplantısında göçmenler evlilikleri için nikah ücretinin 25 kat artırıldığını, 400 TL'lik ücretin göçmenler için 10 bin TL olacağını açıkladı. Seçim vaatlerinde sığınmacıların gönderilmesi konusu olduğunu belirten Köksal, “Vatandaş yüzde 51 oranında oy vererek bizi seçtiyse bunların yerine getirilmesini bekliyor” dedi.

Bu kararın ardından, nikah ücretlerinin artmasının, göçmen kadınları yasal haklar elde edemeyecekleri ‘imam nikahı’ uygulamasına muhtaç edeceğine yönelik eleştiriler yapıldı. Bunun yanı sıra, birçok ilde Arapça tabelaların kaldırılması da göçmen politikalarına ilişkin tartışma yarattı.

Göçmen kadınların yaşadığı zorluklar ışığında, şeffaf bir göçmen politikasının gerekliliğine vurgu yapan Göçmen Kadınlar Anlatıyor Platformu Koordinatörü Şenol Bali, Elips Haber’e açıklamalarda bulundu. Bali, “Göçmenlere dönük politika bir hastalığa evrilecek düzeye geldi. Sağından soluna kadar birçok parti ve siyasi aktörde bu akıl tutulması yaşanıyor” dedi.

Ankara’da hakimin, savcı eşiyle yakaladığı ağır ceza başkanı balkondan atladı Ankara’da hakimin, savcı eşiyle yakaladığı ağır ceza başkanı balkondan atladı

“Göçmenlere yönelik bir politika olmaması insanlarda kaygı oluşturuyor”

Türkiye’nin bir ‘transit noktası’ olduğunu belirten Bali, “Türkiye, Orta Doğu’dan, Afrika’dan hatta Uzak Doğu’dan birçok göçmenin ya hedef ülkesi ya da transit ülkesi konumunda. Dolayısıyla tarihsel boyutu da olan bu göç olgusuna karşı ülkenin bir politikası olmalı. Böyle bir politika olmayışına itiraz ediyoruz. Şeffaf, denetlenebilir, herkesin bu konuya insanca bakabileceği bir politika belirlenmeli. Böyle bir politika olmayınca insanlarda haliyle göçmenlere karşı kaygı oluşabiliyor” dedi.

Göçmenlere karşı bir bilgi erişimi sorunu olduğunu aktaran Bali, göçmenlerle ilgili doğrudan bilgi sahibi olamamanın toplumda yarattığı sonuçlardan bahsetti. Bali, “Bu durum, siyasetçiler gibi grupların bu insanları ötekileştirmesi, nefret öznesi haline getirmesine neden oluyor. Çünkü eksik bilgimiz var ve bu bilgiler sürekli manipüle ediliyor. Kendileri dışında herkes onlar hakkında konuşuyor. Böylece nefret sürekli körükleniyor” ifadelerini kullandı.

“Sadece göçmen karşıtlığı ile kendini var ederek oyunu artıran partiler var”

Seçim dönemlerinde siyasiler tarafından yürütülen ve çoğunlukla göçmenlere yönelik vaatler içeren seçim kampanyalarına değinen Bali, “Bu insanlar seçimden seçime nefret öznesi haline getirilerek kamuoyunun önüne bırakılıyor. Yerel yönetiminden tutun parti temsilcilerine kadar herkes bu göçmen meselesini kaşıyor. Sadece göçmen karşıtlığı ile kendini var ederek kısa bir zaman dilimi içinde oylarını katlarına çıkaran siyasi partilerden söz ediyoruz. Bu durum Türkiye açısından çok tehlikeli bir hal alıyor” şeklinde konuştu.

‘Göçmenlerle yerel halkın karşı karşıya getirilmek istendiğini’ aktaran Bali, “Bunun getireceği riskin hesaplamasını kimse yapmıyor” diye ekledi.

Göçmenlerin çalışma koşullarına değinen Bali, “Göçmenler ucuz iş gücüyle, ağır tekstil-sanayi-tarım-inşaat işçiliği gibi alanlarda çalışıyorlar. Nerede yaşanılmayacak koşullar varsa, göçmenler o koşullarda yaşıyor. Hem bu insanlara böyle bir yaşamı reva görüyoruz, hem de onları nefret öznesi haline getiriyoruz” diye konuştu.

“Göç üreten ülkelerdeki savaş, şiddet, baskı bitmediği sürece göç devam edecek”

Göçün önüne geçilemediğini kaydeden Bali, şunları söyledi:

“Bunların önüne geçmek için bu insanların neden geldiğini anlamalıyız. Göçün önüne geçemiyoruz. 342 km uzunluğundaki Van-İran sınırında duvar yapılıyor ama önüne geçilemiyor. Öncesinde hendekler vardı yine önüne geçilemedi. Göç üreten ülkelerdeki savaş, şiddet, baskı bitmediği sürece bu göç devam edecek. Göçe karşı bir politika geliştirilmesi lazım. Bu sadece Türkiye ile sınırlı değil. İşin Avrupa kısmı da var. Göç üreten ülkelerin sorunlarına dönük atılması gereken adımlar var.”

Şenol Bali

Şenol Bali

“Göçmen kadınlar iş hayatına adapte olamıyor”

Göçmenler eğitimden sağlığa, istihdamdan entegrasyona kadar birçok alanda sorunlarla karşılaşırken, bu sorunların kadınlar için çok daha derin bir hal aldığını söyleyen Bali, “Göçmen kadınlar iş hayatına kolay adapte olamıyor, toplumsal yaşama çok kolay entegre olamıyorlar. Evin sınırlarında, tanıdığı bildiği, aynı dili konuştuğu insanlarla sınırlı bir yaşamları oluyor. Yerel halkla, göçmen kadınlar arasındaki toplumsal yarık olabildiğince açılıyor. Birer gölge gibi yaşıyorlar. Bu iki topluluk arasındaki etkileşim sorunu, empati duygusunun gelişmesini zorlaştırıyor” ifadelerini kullandı.

Göçmen kadınların iş hayatında güvencesiz koşullarda çalıştığını vurgulayan Bali, “Çoğu çalışamıyor zaten. Genelde evlerinde çocuklarına bakmak zorunda bırakılıyor. Bu onların yaşadığı uyum problemlerini çok daha uzun vadeye taşıyor. Bu sorunlar arasında psikolojik sorunlar da var” dedi.

Göçmen Kadınlar Anlatıyor platformunda yer verdikleri göçmen kadın hikayeleri sayesinde insanlarda olumlu yönde bir kırılma yaşandığını tespit ettiklerini dile getiren Bali, “Daha önce kadınların bu koşullarından haberdar olmadıklarını söyleyenler oldu. Türkiye’de geleneksel kodlardan ötürü bir ‘kadın hassasiyeti’ var. Toplumda göçmenler konusunda ‘Kadınlar gelsin, erkekler gelmesin’ şeklinde bir bakış açısı da gelişti” diye konuştu. Bali, şunları ekledi:

Afganistan’daki bir kadın, Taliban’dan doğrudan baskı ve şiddet görüyor. Bu kadın bir anda oradaki hayatını terk edip günler süren bir yolculuktan sonra Türkiye’ye varıyor. Göç yollarının, yurtsuzluğun bütün yükünü sırtlayan kadını burada hedef haline getirdiğimizde, bu kadının yaşayacağı travmalar ve yaşama tutunamaması karşısındaki tabloyu kimse düşünmüyor. Kamuoyunun göçmen kadınlara insani bir bakış açısıyla yaklaşması lazım.”

İsrail’in 7 Ekim’den bu yana saldırılarını sürdürdüğü Gazze’deki durumun Türkiye’deki göçmen oranlarına etkilerine ilişkin konuşan Bali, “Türkiye, Kuzey Afrika ülkelerinden tutun, Bangladeş’ten Endonezya’ya kadar geniş bir havza için hedef ülke durumunda. Gazze’deki savaş ve çatışma ortamının devam etmesi, benzeri bir durumu Filistinliler için de yaratacaktır. Sınırları kapatarak, duvar örerek, polisiye tedbirlerle bu göçün önüne geçilemiyor” dedi.

“Akıldan ve vicdandan yoksun, günübirlik, o anın siyasetini kotaran kararlar”

Afyonkarahisar’da göçmenler için nikah ücretinin artırılması kararının kadın göçmenleri hukuki açıdan savunmasız bırakacağının altını çizen Bali, şu ifadeleri kullandı:

“Bu karar, halihazırda geleneksel bir arka planı olan çok eşliliği meşru hale getirecek. Bu evliliklerden doğan çocukların yarın sağlıktan eğitime kadar birçok ihtiyacı olacak ve bu ihtiyaçlar resmi nikah olmadığı için sekteye uğrayacak. Nikah ücretlerini artırmak bir çözüm değil. Kadınları hukuki olarak savunmasız bırakmak ya da erkeğin insafına terk etmek gerçekten bir akıl tutulması. Bundan vazgeçilmesi lazım.

Çözümü yapay, şova kaçan, işin medyatik boyutunun ağır bastığı adımlardan kaçarak aramak lazım. ‘Varlığı’ için sürekli olarak bir ‘öteki’ edinme ihtiyacı bu. Göçmenleri daha fazla ‘döverek’ demokrat da olunmaz, vatanperver de.  Bunun örneğini Bolu’da da görüyoruz. Bu çözüm değil. Bu akıldan ve vicdandan yoksun, günübirlik, o anın siyasetini kotaran, o yerin siyasi ihtiyaçlarına ‘cevap’ olmak için yapılan şeyler.

Bunlardan kimsenin kazanacağı bir şey yok. Belki birkaç ilde seçimlere etkisi olacaktır, belki o hedef kitlesi olan kesime karşı elini güçlendirecektir, belki kısa vadede birilerini aktör haline getirecektir ama orta ve uzun vadede yarattığı tahribat çok daha ağır olacaktır.”

Bali, “Göçmenlere dönük politika bir hastalığa evrilecek düzeye geldi. Sağından soluna kadar birçok parti ve siyasi aktörde bu akıl tutulması yaşanıyor. Bundan vazgeçilmesi lazım” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Muhabir: Betül Vural