DEM Parti Eş Genel Başkanları Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları TBMM’de düzenledikleri basın toplantısında gazetecilerin süreçle ilgili sorularını yanıtladı. 

15 gün denildi, 60 gün geçti: Ankara Güvenpark’taki reklam panosu neden kaldırılmıyor? 15 gün denildi, 60 gün geçti: Ankara Güvenpark’taki reklam panosu neden kaldırılmıyor?

Abdullah Öcalanın ‘silahları bırakın’ çağrısı sonrası başlayan tartışmalara yönelik konuşan Hatimoğulları, “Çağrı metni önümüzde, çağrı metninde SDG kelimesi geçmiyor. Metinde geçmeyen bir şeyi bizim söyleme yetkimiz yok. Sayın Öcalan PKK’ye çağrı yaptı. PKK onun örgütüdür. Ona çağrı yapmıştır. Bu konuda yorum yapamayız” ifadelerini kullandı. 

“Bu süreç Baroyu da, kadını da tutuklu gazetecileri de kapsıyor” 

‘Sadece Kürtlere demokrasi demiyoruz’ diyen Bakırhan, “Kürtlere demokrasi ama kadına kıyım diyebilir miyiz? Demokratik toplum, devlet eşittir Kürtleri kapsamıyor, bütün demokratik süreci kapsıyor. Bu süreç, baroyu da kapsıyor, tutuklu gazetecileri de kapsıyor, kadınlara dönük saldırıyı da kapsıyor. Bu çok önemli bir çağrıdır. Biz bu çağrıyı destekliyoruz, demokrasi olsun diye bu süreç oluyor. Türkiye’nin demokratikleşmesine ihtiyaç var ve bu ihtiyaca kapı aralanmış” şeklinde konuştu. 

“Çağrının gereklikleri yerine getirilmedi” 

Bakırhan, “Bir adım atıldı, çağrı yapıldı. Henüz çağrının gereklilikleri yapılmamış iken yeni yeni şeyler icat ediyorlar. Bu süreç demokrasi olsun diye oluyor. Son 150 yıllık dilinizi terk edin diye yapılıyor. Bu tehlikeli, zehirli dil bu sürece yapılan en büyük sabotajdır. Silah bırakılması için atılması gereken adım yok mu? Silah bırakan nereye gidecek, yaşama nasıl dahil olacak?” diye sordu.

“Siyasi parti turlarında cumhurbaşkanı bileşenleri de olacak”

DEM Parti İmralı Heyeti’nin siyasi parti ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile görüşüp görüşmeyeceğine dair soruya da yanıt veren Tülay Hatimoğulları, “Bu çatışma, çözüm deneyimlerine baktığımız zaman, yasal ve hukuki zemin olmadığında hep negatif sonuç alınmış. Ancak hukuki zemin olduğunda barış ile sonuçlandığını görebiliyoruz. Dolasıyla bunu her fırsatta devam ediyoruz. Peki, şimdi ne olacak? Abdullah Öcalan kendisi de söyledi; ‘Bir tek ben PKK’yi feshedebilirim ve onlarla diyalogum olması gerekiyor’. Koşullarının sağlıklı hale getirilmesini talep ediyoruz. Bir yasal statüye kavuşması gerekiyor. Atılacak diğer adımlar neler olabilir? Eşit yurttaşlık temelinde bir demokratikleşme sürecine girmesi gerekiyor. Sürekli en basit insan hakkı talebinde bile ‘terör’ tırnağına alınıyor. Sayın Öcalan fesih yapacağım diyor ve bununla ilgili de adım atılması gerekiyor dedi. Şimdi orada silah bırakıldı, silah bırakan nereye gidecek? Nasıl yapacak? Bu soruların yanıtlaması gerekiyor. Birçok belirsizliğin sebebi de somut adımların atılmamasıdır. Atılacak adımlar sonuç belirleyecek. İnfaz kanunundan tutun da yerel yönetimlere kadar. Siyasi parti turları yapacağız ancak henüz detaylar beli değil. Bu programda Cumhur İttifakı bileşenleri de olacak. Ancak detaylar henüz beli değil. Zamanı ve zemini oluştukça görüşme yapabiliriz. Haftaya başlayacağız” diye ifade etti.

Suriye ziyareti 

Tülay Hatimoğulları, “Heyetimiz Rojava’ya da gitmek istiyor. Ancak bu henüz planlanmış değil. Sayın Öcalan Ortadoğu, dünya ve şu anda meydana gelen gelişmelere ilişkin kapsamlı değerlendirmeler yaptı. Bu görüşlerinin oraya da taşınmasını istedi” dedi.

CHP bu süreci heba etmemeli 

Bir diğer önemlisi de şu; ‘Anlaşacaklar’ meselesi siyasi etiğe uygun değil. Sözünü sakınmayan, doğruları sakınmadan söyleyen bir muhalefet varsa burasıdır. İki dönem oy verdik. Erdoğan’a mı oy verdik? Biz ne zaman iktidar ile kapalı kapılar arkasında pazarlık yaptık? Kim anlaşacak? Biz iktidara ile anlaşacak isek niye CHP’liler cezaevinde değil de bizim arkadaşlarımız var. CHP, bu süreci heba etmemeli. Beğenmiyorsa kendi politikalarını ortaya koyması gerekiyor. Türkiye silahtan arındırılacak, bunu desteklemek yerine ‘Vay efendim anlaştılar’ demek ne kadar doğru? Tekrar söylüyorum; barış süreci kişi ve siyasi partilerden çok çok kıymetlidir. Bahsedilen mesele milyonda bir bile gündemimizde değil. Sandık gelirse toplum kimi seçerse seçer. Aslın Erdoğan’ı 22 yıldır ayakta tutan, iktidar yapan bu muhalefet aklıdır. Bunlar doğru değil. CHP yönetimi bu söylemlerin üzerinde yoğunlaşsın. Perspektif ortaya koysun. Ne yapalım yani silahlar bırakılmasın mı? Hücrelerde dinlenen, sokaklarda baş eğmeyen bir geleneğe yapılmış en büyük hakarettir. Biz Kürt ve Türk gençlerinin yaşamını yitirmesin diye mücadele ediyoruz” diye konuştu.

Muhabir: Kadir Gürhan