22'si tutuklu 47 sanığın yargılandığı davada, duruşma salonundaki gazeteciler, ikinci günde toplam beş sanığın savunma yaptığını aktardı.

Örgüt lideri olarak isimleri geçen Fırat Sarı, 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir ve Dr. İlker Gönen'e henüz savunmalarına başlamadı.

Duruşma, Bakırköy Adliyesi'nde, 21. Ağır Ceza Mahkemesi Salonu'nun kapasitesinin yetersiz olması sebebiyle konferans salonunda görülüyor.

İlk gün bazı gazeteciler, avukatlar ve mağdur aileleri duruşma salonuna alınmayınca tartışma yaşanmıştı.

Mağdur ailelerin çoğunun müdahillikleri, iddianamede yer almamaları" nedeniyle kabul edilmedi.

Tutuklu sanık Fırat Sarı, kimlik tespiti için sanık kürsüsünde aylık gelirinin 400 bin TL olduğunu söylemişti.

Birinci gün ifade veren tutuklu sanıklardan hemşire Doğukan Taşçı, savunmasında, ilaç satışı ve hasta şablonlarındaki oynamalar dahil bazı usulsüzlükleri kabul etti.

Ancak Taşçı "kasten öldürme" dahil üzerine atılı ciddi suçlamaları reddetti.

Taşçı, SGK’dan daha fazla para kazanmak için usulsüzlük yapıldığını da kabul etti.

Tutuklu sanık Fırat Sarı'yı da suçlayan Taşçı, "Fırat Sarı yoğun bakım boşalınca sitem ediyordu" dedi.

İkinci gün savunmasını yapan tutuklu sanık Hasan Basri Gök de, hemşire olarak çalıştığı Reyap Hastanesine bebek sevklerinin doktor Fırat Sarı tarafından yapıldığını, SGK'den para almak için de yatış süresinin uzun tutulduğunu anlattı

Gök, yatışlara sorumlu hekimin karar verdiğini ve SGK'den para almak için genelde uzun yatışlar yapıldığını belirterek, sanıklar İlker Gönen ile Fırat Sarı arasında hastane paylaşımı olduğunu, ikisinin aynı hastanelere bakmadığını söyledi.

Türk firmasına ait gemiye Yemen açıklarında saldırı Türk firmasına ait gemiye Yemen açıklarında saldırı

Sanık hemşire Deniz Korkmaz da, savunmasına, "Hastanede bebek yoğun bakımda çalıştım. Hemşireyim. Hakkımda yapılan suçlama somut delillere dayanmıyor. İşin komik tarafı bu davanın CİMER şikayetini ben yapmıştım. e-Devlet'te de kaydı var; ama burada tutuklu olan benim” sözleriyle başladı.

Hemşire Korkmaz'ın savunmasının ardından tutuklu sanık Hüseyin Günerhan'ın savunmasına geçildi. Sanık Günerhan örgüt üyeliği suçlamasını kabul etmediğini ifade etti.

CHP'den Bakan'a istifa çağrısı

İstanbul'da bu gelişmeler yaşanırken, Ankara'da da CHP lideri Özgür Özel bir kez daha Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu'nu istifaya çağırdı.

Grup toplantısında Özel şöyle konuştu:

"Nasıl bir çelişkidir, ne hazin bir tesadüftür ki bir anda yenidoğan çetesi İstanbul'da yargılanıyor bir yanda Sağlık Bakanı gelmiş Plan Bütçe Komisyonu’nda bir yıl boyunca sağlığı nasıl yöneteceğini, hastaneleri nasıl yöneteceğini, yenidoğan ünitelerini nasıl yöneteceğini anlatıyor."

Özgür Özel, suçlamaların Kemal Memişoğlu'nun il sağlık müdürü olduğu zamanı kapsadığını da hatırlattı:

"Hala daha bu gelmiş Plan Bütçe Komisyonu’nda milletin vekillerinin gözünün içine bakıp kendisine bakan muamelesi yapılmasını bekliyor. Arkadaşlarımız onun gözüne baktılar istifaya çağırdılar. Onun konuşmasında orayı terk ettiler. O istifa edilecek, o hesap verilecek."

Meclis'teki komisyon toplantısına katılan Bakan Memişoğlu, "Bizim için bu operasyonun adı, 'çürük elma operasyonu', çetenin adı da 'insanlıktan nasibini almamışlar çetesi'dir." dedi.

Memişoğlu idari denetime ek olarak bilim insanlarının katılımı ile "yeni bir denetim modeli" hayata geçirdiklerini de söyledi.

CHP Memişoğlu'nun konuşması sırasında komisyon salonunu terk etti.

İddianamede neler var?

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, 22'si tutuklu 47 sanık hakkında 1399 sayfalık bir iddianame hazırladı.

Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi, iddianameyi 28 Ekim'de kabul etti.

İddianamede sanıkların İstanbul'da, 112 Acil Çağrı Merkezi'nde çalışan kişilerle ortak hareket ederek, bazı bebekleri önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ettirdikleri, bazılarının ölümüne neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları öne sürülüyor.

İddianamede;

Hayatını kaybeden 10 bebek "maktul",

Beş kişi "müşteki",

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İstanbul İl Müdürlüğü "suçtan zarar gören",

Sağlık şirketleri ve hastaneler "malen sorumlu",

47 kişi de "sanık" olarak yer alıyor.

Sağlık Bakanlığı ve SGK’nın pek çok özel hastaneyle olan sözleşmelerine bağlı olarak, doğum sonrası ölümleri azaltmak için yenidoğan bebeklerin kaldığı yoğun bakımlara günlük 8000 TL ödeme yapılıyor.

"Yenidoğan çetesinin" devletin gün bazlı hesaplanarak ödemesini yaptığı "yoğun bakım tedavisi" kapsamında, "sözde tedavi" uygulaması üzerinden kazanç edebilmek adına 19 özel hastane ve birçok "112 Acil" personelini organize ettiği iddia ediliyor.

Yenidoğan bebeklerin sağlık durumları kötü gösterilerek uzun süre yoğun bakımda tutulduğu ve böylece SGK’dan yüksek meblağda ödeme alındığı,

Entübe edilmediği halde entübe gösterilen bebeklerin kayıtları yapılarak durumlarının manipüle edildiği,

Özellikle Acil Sağlık Hizmetleri Koordinasyon Komisyonu (ASKOM) kurallarına aykırı olarak hasta nakillerinin yapıldığı ve böylece hastanelerin yatak doluluk oranlarının artırıldığı öne sürülüyor.

Kaynak: BBC Türkçe