Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu, UNFPA Türkiye'nin yıllık imza yayını Dünya Nüfus Durumu (SWOP) 2023 Raporu bugün yayımlandı. Veriler, hükümetlerin artan ya da azalan nüfusa karşı doğurganlık oranlarını etkilemeye yönelik politikalar geliştirdiğini ve değişen nüfus oranlarına karşı endişelerin de giderek artığını ortaya koyuyor. Raporda, doğurganlık oranlarını etkilemeye yönelik politikaların etkisiz kaldığı gibi kadın haklarına da ciddi şekilde zarar verdiği vurgulandı.
Güvenilir aile planlamasına ihtiyaç var
UNFPA raporunda; “Kadınların bedenleri, nüfus hedeflerinin esiri olmamalı” vurgusu yapılırken, “Bu yılki Dünya Nüfus Durumu Raporu’na veri sunan 68 ülkede, kadınların ve kız çocuklarının yüzde 44'ü, cinsellik, gebelik önleyici yöntem kullanımı ve sağlık hizmeti alma konularında hala bedenleri ile ilgili bilinçli kararlar alma hakkına sahip değil; ve Dünya çapında yaklaşık 257 milyon kadının karşılanmamış, güvenli ve güvenilir aile planlaması ihtiyacı var” denildi.
Hükümet politikaları etkisiz kalıyor
Doğurganlık politikalarının genellikle etkisiz olduğunu ve kadın haklarına zarar verebildiğini belirtilen raporda, “Birçok ülke, kadınlara ve eşlerine mali teşvikler ve ödüller sunarak daha büyük aileler oluşturmak için programlar başlattı, ancak doğum oranları kadın başına iki çocuğun altında kalmaya devam ediyor. Zorla kısırlaştırma ve zorlayıcı doğum kontrolü yoluyla nüfus artışını yavaşlatma çabaları da insan haklarını ciddi şekilde ihlal ediyor” ifadelerine yer verildi. Raporda, cinsiyet eşitliği ve haklarını temel alan politikaların oluşturulması içinde çağrıda bulunuluyor.
2023 Dünya Nüfus Durumu Raporu’ndan öne çıkanlar:
Rapora katkı sunan 68 ülkeden alınan verilere göre, kadınların ve kız çocuklarının yüzde 24’ü cinsel ilişkiye ‘hayır’ diyemiyor ve yüzde 11'i gebelik önleyici yöntem kullanımı ile ilgili kendi kararlarını alamıyor.
8 ülkede yapılan bir araştırma, Dünya nüfusu ile ilgili medyadaki tartışmalara maruz kalan kişilerin küresel nüfusu “çok yüksek” görmeye daha yatkın olduğunu gösteriyor.
Küresel demografi hızla değişiyor: İnsanların 3’te 2’si düşük doğurganlık koşullarında yaşıyor; 2050 yılına kadar küresel nüfusta öngörülen artışın yarısını 8 ülke oluşturacak (Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Mısır, Etiyopya, Hindistan, Nijerya, Pakistan, Filipinler ve Birleşik Tanzanya Cumhuriyeti) ve dünyanın en kalabalık ülkeleri sıralamasını önemli ölçüde değiştirecek.
İklim değişikliği için doğurganlığı suçlamak, en büyük karbon salınımı sorumlularını dışarıda bırakıyor. 8 milyar insandan yaklaşık 5,5 milyarı, karbon emisyonuna katkıda bulunmak için gerekli parayı (günde yaklaşık 10 dolar) kazanmıyor bile.
Yakın tarihli bir BM araştırması, işgücünde daha fazla toplumsal cinsiyet eşitliğinin, yaşlanan ve doğurganlığın düşük olduğu toplumlarda ekonomileri kalkındırmak için kadınların daha fazla çocuk yapması için üretilen politikalardan çok daha etkili olacağını gösteriyor.