Haber: Betül Vural

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2022 yılı raporunda Türkiye’de çocuk işçi oranı 18,7 olarak belirlendi. İş Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) verilerine göre ise, Türkiye’de en az 2 milyon çocuk işçi bulunmakta. Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Vakfı gönüllüsü Nail Dertli, çocuk işçi oranını değerlendirdi. Çalışan çocuk sayısının yükselmesinin sebeplerinin gelir dağılımında adaletin sağlanmaması, çocukların mesleki eğitime ve açık öğretime yönlendirilmesi olduğunu belirten Dertli, ‘’Hanelerin, yaşamlarını çocuk emeğine ihtiyaç duymadan idame ettirebilmesi gerekiyor‘’ dedi.

Çocuk işçi oranı verilerinin ‘sıkıntılı’ olduğunu dile getiren Dertli, ‘’Bu rakamlara çocuk iş gücü anketlerinden ulaşıyoruz. Bu anketlerin zamanlamaları yanlış. Çünkü bu anketler çocukların en az çalıştığı ekim kasım aralık aylarında yapılıyor. Fakat çocuklar en çok yaz aylarında çalışıyor’’ ifadelerini kullandı.

Dertli, söz konusu anketlerin çalışan göçmen çocukları kapsamadığını da ekleyerek, ‘’Türkiye’de özellikle 2011’den sonra ciddi bir göç hareketi meydana geldi. Sadece Suriye değil, Gürcistan, Afganistan gibi birçok yerden göçmen alıyoruz. Bu göçmenler çocuklarıyla geliyor fakat bu çocuklar istatistiklerde yer almıyor’’ şeklinde konuştu.

‘’TÜİK, çalışan çocuk sorununu olduğundan küçük gösteriyor’’

TÜİK’in verilerinde çırak statüsünde çalışan çocukların işçi olarak değerlendirilmediğinin altını çizen Dertli, ‘’Bu çocuklar ‘eğitim görüyor’ olarak değerlendiriliyorlar. Oysaki biz bu çocukların iş yerlerinde fiilen çalıştırıldıklarını biliyoruz. Yapılan şeyin eğitim olarak değerlendirilmesi mümkün değil. TÜİK verileri çalışan çocuklar sorununu olduğundan çok daha küçük gösteriyor’’ dedi.

‘’Çıraklık yasası çocuk işçiliğinin önünü açtı’’

Mesleki Eğitim Kanunu ya da bilinen adıyla çıraklık yasasındaki düzenlemelerin çocuk işçiliğinin önünü açtığını ifade eden Dertli, ‘’Çırak çocuklar, İş kazası ve Meslek Hastalıkları Sigortası’nın kapsamındalar. Bunların primleri devlet tarafından İşsizlik Sigortası fonundan karşılanmaya başlandı. Daha önemlisi bu çıraklara ödenen ücretler İşsizlik Sigortası fonundan ödeniyor. Bu da çocukların çırak olarak çalıştırılmasını teşvik etti’’ diye konuştu.

Söz konusu yasaya göre, bir kurumda çırak çalıştırılması için orada usta öğretici olması gerektiğini dile getiren Dertli, yasa üzerindeki düzenlemelerle usta öğretici belgesine erişimin kolaylaştığını vurguladı. Dertli, eskiden usta öğreticinin 12 çırak çalıştırabildiğini, şu anda ise bu sayının 40’a çıktığını belirterek, bu esnetmelerin çırak istihdamını kolaylaştırdığının altını çizdi.

‘’Bir veri gizleme durumu var’’

SGK verileri ile bakanlık tarafından açıklanan verilerin örtüşmediğine dikkat çeken Dertli, ‘’SGK verilerine baktığımızda çalışan çırak sayısının 300 binden 600-650 bine çıktığını görüyoruz. Fakat bakanlık tarafından açıklanan verilerde bir milyon 300 bine çıktığı görülüyor. Burada bir veri gizleme durumu var. Çünkü SGK ile bakanlık açıklamaları örtüşmüyor’’ ifadelerini kullandı

Çırakların dışında, hukuken işçi statüsünde sayılmayan stajyer ve kursiyerlere değinen Dertli, bu kişilerin yasal asgari ücretin altında çalıştırılabildiğini hatırlattı. Dertli, ‘’Yakın zamana kadar bu kişilerin kayıtlı sigortalı çalışan işçilere oranı yüzde dört civarındaydı. Son yıllarda bu oran yüzde on ikiye çıktı. Bugün iş yerlerinde sigortalı çalışan işçilerin yüzde on ikisi çırak stajyer ve kursiyerlerden oluşuyor. Çok büyük çoğunluğu ise 18 yaş altında’’ dedi.

Yetkisiz çakarlı araç kanunu Meclis'ten geçti Yetkisiz çakarlı araç kanunu Meclis'ten geçti

Çocuk işçilerin sayısının azaltılması için yapılan çalışmaları değerlendiren Dertli, çocuk işçiliğini ‘önlenebilir’ bir olgu olarak gördüğünü vurguladı. Sayının azaltılması için alınması gereken önlemlerden bahseden Dertli, ‘’Bunun için sadece çocuk işçileri hedeflemeyen ama çocuk işçiliğinin önlenmesi açısından hayati önem taşıyan birtakım sosyal politika önlemlerinin hayata geçirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bunlardan en önemlisi kuşkusuz gelir dağıtımında adaletin sağlanması ve yoksullukla mücadele edilmesi. Yani düşük gelirli hanelerin gelirlerinin artırılması. Bu haneler genel olarak emekçi. Çünkü çalışan çocuklara baktığımızda çoğunluğu işçi ve köylü hanelerden geliyor. Bu hanelerin eğitim, sağlık gibi temel hizmetlere erişebilmesinin sağlanması ve yaşamlarını çocuk emeğine ihtiyaç duymadan idame ettirebilmesi gerekiyor’’ ifadelerini kullandı.

‘’Çocuk okuldaysa işte değildir’’

Çocuk işçiliğinin son 40 yılına bakıldığında ‘en işe yarayan’ uygulamanın 8 yıllık eğitim olduğunun üzerinde duran Dertli, ‘’Çocuk okuldaysa işte değildir’’ dedi. 8 yıllık eğitim uygulamasının çocuk işçi oranını azalttığını belirten Dertli, ‘’4+4+4 uygulaması bu ilerlemeyi ortadan kaldırdı’’ diye ekledi.

Son yıllarda çocukların açık öğretime, mesleği eğitime, çıraklık eğitimine yönlendirilmesi ile çocuk işçi oranının artışa geçtiğini dile getiren Dertli, kamusal eğitimin güçlendirilmesinin önemine dikkat çekti. Dertli, ‘’Çocukların okula devam etmeleri sağlanmalı’’ diyerek sözlerini sonlandırdı.