TMMOB Şehir Plancıları Odası, şehir planlamanın yalnızca kentleri binalar bütünü olarak görmekten ibaret olmadığını, istihdam, sosyalleşme, ulaşım altyapısı gibi unsurlarla dirençli ve sağlıklı yaşam alanları inşa etmeyi hedeflediğini açıkladı.
Açıklamada, şehir planlamanın, kentten kopuk beton yığınlarını "kentsel dönüşüm" olarak tariflemek yerine, insanları yerinden etmeden adil, erişilebilir ve ekolojik yaşam alanları oluşturmayı öncelediği vurgulandı. Deprem anında ise yol kenarları ya da refüjler gibi güvensiz alanlara yönlendirmek yerine, erişilebilir, güvenli ve nitelikli kamusal alanlarda toplanılmasına olanak sağladığı ifade edildi.
Oda, şehir planlamanın yalnızca fay hatlarının ne zaman harekete geçeceği teorilerine dayanmakla kalmadığını, deprem öncesi var olan risklerin yönetilmesini ve en aza indirilmesini hedeflediğini belirtti. Ayrıca, en kötü senaryoya karşı yoksullar ve kiracılar dahil herkes için sağlıklı ve güvenli yaşam koşullarının sağlanmasının önemine dikkat çekildi.
Her bir binanın bireysel olarak müteahhitlerce yenilenmesinin beklenmemesi gerektiği kaydedilerek, kamu bütçesiyle yapı stokuna müdahale araçları ve takviminin tariflenmesi gerektiği ifade edildi. Böylece kentlerin bütüncül olarak dirençli hale getirilmesi gerektiği belirtildi.
Şehir plancılarının, doğal olayların afete dönüşmemesi için bilgi üreten ve sağlıklı, güvenli alanlar oluşturmak için çalışan bir meslek alanı temsil ettiği vurgulandı. Açıklamada, "Şehir planlama günü kurtarmaz, hayat kurtarır" ifadesiyle planlamanın uzun vadeli etkilerine dikkat çekildi.
TMMOB Şehir Plancıları Odası son olarak, spekülatif tartışmalar yerine toplum yararı odaklı şehir planlamasının esas alınması ve bu çerçevede faaliyet gösteren şehir plancılarının tutuklanmadığı bir ülke talep ettiklerini belirtti.