Milli Yol Partisi lideri Remzi Çayır, Anayasa Mahkemesi’nin önünde düzenlediği basın toplantısında konuştu. Çayır, insan hak ve özgürlüklerine, hukukun üstünlüğüne, adaletli bir toplumun oluşmasına inanan bir hareket olduklarını söyledi. Çayır, “Kime yapılırsa yapılsın zulme uğrayanın ve zalimin kimliğine bakmaksızın bu toplum ve bu toplumu oluşturan kesimlerin aynı duyarlılığı gösterdiği takdirde daha yaşanılır bir Türkiye'ye kavuşacağımızın bilinmesi lazım. Kim haksızlığa uğrarsa uğrasın. Kim haksızlığın sahibi olursa olsun haksızlık karşısında milletimiz ve milletin içerisinde bulunan farklı kesimler, farklı partiler, düşünceler, fikirler, tepki geliştirmedikleri müddetçe Türkiye'nin geleceğiyle ilgili mutlu olmamız beklenmemelidir. Bilindiği gibi 15 yıl önce Muhsin Yazıcıoğlu katledildiğinde üzülerek ifade edeyim ki, toplumun birçok kesimi duyarsız davrandı. 15 yıl sonra geldiğimiz bugün itibariyle ne davası açıldı ne esas cinayetle, suikastla ilgili bir gelişme kaydedildi. Göstermelik, Kahramanmaraş Adliyesi'nde görülen davaların hiçbirisinin esasla ilişkisi yoktur. Hep göz boyamadır ve hırsızlık davasıyla işin üstü örtülmek istenmektedir. Aynı şekilde Ankara'nın orta yerinde 1,5 yıl önce katledilen Sinan Ateş cinayeti ne yazık ki etraflıca, detaylıca araştırılmamış; üstünkörü dosya kapatılmak istenmektedir. Hala orta yerde bir iddianame, tutarlı somut bir gelişme söz konusu değildir. Aile, eşi feryat etmektedir. Adalet talebinde bulunmaktadır. Şu ana kadar esas faillere ulaşmak için ilgililer de yetkililer de hukuk da üstüne düşeni yapmamıştır. Ve yapmamak için de bir ataletin, körlüğün, sağlığın içindedir. Halbuki hepimiz bilmeliyiz ki bu ülkenin kanserli hücresi faili meçhullerdir, duyarsızlıktır” diye konuştu.

"Bir milletvekilinin haksız yere vekilliğinin düşürülmesi adaletin kaybolmasıdır"

 Çayır, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Anayasa Mahkemesi kararlarını hiçe sayılmasını protesto etmek, milleti daha duyarlı hale gelmesi için kime yapılırsa yapılsın hak ihlalinin aslında bize yapıldığının bilinciyle hareket etmemiz gerektiğini birisine bu ülkede yaşayan, bizim gibi düşünmeyen, bizim gibi yaşamayan, bizimle aynı düzlemde olmayan insanların da hak ve hukukunun olduğunu mutlaka bilmemiz, buna göre hareket etmemiz icap eder. Biliyorsunuz 2012 yılında mevcut iktidar Anayasa Mahkemesi'ne bir görev daha yükledi. Nedir o görev? Bireysel başvuru haklarını tanıdı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne insanlar gitmeden önce hak arayışında bulunmadan önce iç hukuk yollarının tüketilmesi için ‘Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru haklarını kabul eder, bu anlamda karar verebilirsiniz’ dedi. Sonra ne yaptı? Kendisini Anayasa Mahkemesi'nin üstünde gördü. Sayın Cumhurbaşkanı bazı kararları beğendi, bazı kararları beğenmedi. Beğenmediği kararları da açıkça ilan etti ve garip bir şey daha söyleyeyim. Yüksek Seçim Kurulu'nda milletvekilliği kabul edilmiş, ‘sen milletvekili olabilirsin’ denilmiş, bir parti mensubuna daha sonra daha kesinleşmemiş bir cezasından ötürü yargıtay ilgili dairesini bir şekilde öne çıkararak ve onun kararını baz alarak, onun kararını esas alarak Anayasa Mahkemesinin kararını ve işlevsel halini baypas yapmış durumdalar. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bir milletvekilinin haksız yere milletvekilliğinin düşürülmesi aslında hukukun düşürülmesidir, adaletin kaybolmasıdır. Ve hepimize lazım olacak, hepimize yarın bir gün mutlak anlamda lazım olacak adalet anlayışının, adil yaklaşımın yok edilmesidir.”

Milli Yol Partisi olarak bir kişiyi, bir kesimi, bir partiyi değil; hukuku, adaleti ayakta tutmak ve hukuku üstün kılmak istediklerini ifade eden Çayır, “Kime yapılırsa yapılsın bu ülkede ‘bana yapılmadı’ diye yanlışa, zulme, adaletsizliğe boyun eğmememiz gerektiğini haykırmak istiyoruz. Onun için buradayız. Bu çok kıymetli bir davranış, çok kıymetli bir tepkidir. Bütün toplum kesimlerinin, partilerin, fikir kulüplerinin, sivil toplum kuruluşlarının bizim bu tavrımızdan mutlak anlamda işaret almalarını ve mutlak anlamda buradan ders çıkarmaları gerektiğine inanıyoruz. Bu inançla buradayız. Eğer bizler toplumun geleceği açısından daha yaşanılır daha demokratik, daha özgürlükçü, bireylerin hak ve hukukunu rahatlıkla arayabildikleri, başvurabildikleri zeminlerin oluşmasını istiyorsak şu an ‘sarı öküz’ durumuna düşmemeliyiz. ‘Nasıl olsa bana sıra gelmez, nasıl olsa ben onlardan değilim onlar benden değildir’ anlayışını terk etmemiz lazım. İnanmalısınız ve bilmelisiniz ki sıra bir gün mutlak anlamda duyarsız davranırsanız, kör bakarsanız, sağır olursanız size de gelecektir. Bu sebeple hükümeti ve yetkilileri burada uyarıyorum. Türkiye'de yapmakta olduğunuz ve attığınız bu adımlar gerçekten hukuku, adalet anlayışını paramparça etmektedir. Nasıl olur da ilgili Yargıtay Dairesi'nin kararını esas kabul edeceksiniz, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararı yok sayacaksınız. Bu tam anlamıyla anayasayı tanımamaktır. Bu toplumun hukukla, adaletle yönetilmesini istiyorsak birçok konuda kimliklere bakmaksızın hukuka bakmamız lazım. Adaletli bir dünya adaletli bir Türkiye talebinde bulunmamız lazım. Bu konuda gerekirse temel kavramlarda, temel taleplerde kol kola girmeyi aynı safta durmayı bilmeliyiz” dedi.

Milli Yol Partisi lideri Çayır, “Başkasının da hukukunu kendi hukukumuz bilmediğimiz müddetçe kendi hukukumuzu kendi adaletimizi başkası için de düşünmediğimiz müddetçe bu ülke kaybeder. Hepimiz birlikte kaybederiz. Kaybetmemek için de mutlak anlamda anayasanın verdiği hak ihlaline herkesin uyması lazım. İşinize göre karar çıkarıp, kararı oraya getirip, insanların geleceğiyle ilgili karar veremezsiniz. Vekillik düşüremezsiniz. Vekillik ihdas edemezsiniz. Kendinize göre kararlar oluşturamazsınız. Bunun adı demokrasi olmaz. Bunun adı hukuk olmaz. Bunun adı keyfilik olur. Üzülerek ifade ediyorum şu anda Türkiye keyfilik ile yönetiliyor. 20 Şubat'ta Kahramanmaraş’ta Muhsin Yazıcıoğlu mahkemesindeyiz. Muhtemelen dosya kapatılacak. İşte bütün kesimleri bugün bizim verdiğimiz tepkiyi bütün kesimlerin orada vermesini umut ediyor ve bekliyoruz. Bekliyorum. Niye bekliyorum? Türkiye hepimizin rahatlıkla mutlu yaşayacağı bir ülke olsun. Bir vatan olsun. Bir adaletli alan olsun. Eğer böyle yaparsak hep birlikte kazanırız. Böyle yapmazsak, hep birlikte batarız. Ben Anayasa Mahkemesi'nin kararlarını, Anayasa Mahkemesi'nin kendisini bir şekilde rencide eden, yok sayan, onun kararlarını keyfi bir şekilde reddeden anlayışları burada kınıyorum. Herkesin hukuk ve adalete, anayasanın ve hukukun hükümlerine riayet etmesini, uymasını bekliyorum. Başta Cumhurbaşkanı'nın bu yasalara, bu anayasaya uymasını bekliyoruz” ifadelerini kullandı. 

Kaynak: DHA