AK Parti’nin kurucularından eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, SÖZCÜ TV’de gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. İktidara yönelik sıkça eleştirilerde bulunan Çelik, “Geldiğimiz noktada Türkiye’yi hiç iyi bir noktada görmüyorum.” ifadelerini kullandı.
‘Beni de çok rahatsız eden şeyler var’
Çelik, AK Parti’nin iktidara geldiği dönemde yasaklarla mücadele ettiğini hatırlatarak, “Vatandaşın önündeki yasakları kaldırmak için çok çabaları vardı. Yoksullukla ve yolsuzlukla mücadele etti. Bugün geldiğimiz noktada 3Y ile ilgili beni de çok rahatsız eden şeyler var. Bunu çeşitli vesilelerle söylüyorum.” şeklinde konuştu.
‘Türkiye’de haksızlık bize yapıldığında sesimiz çıkıyor’
Çelik, eski AK Parti döneminde yaşanan haksızlıklara da değindi ve şöyle devam etti:
“Bize yapılmasını istemediğimiz şeyleri başkasına yapmamalıyız. 1998’de sayın Recep Tayyip Erdoğan’a yasak getirildi. Belediye başkanlığı düşürüldü ve hapishaneye gönderildi. Ben o gün Doğru Yol Partisi’ndeydim, şiddetli tepki gösterdim. Aynı partide olmamıza rağmen haksız ve hukuksuz buldum. Türkiye’deki temel problem şudur, haksızlık bize yapıldığında sesimiz çıkıyor.”
‘Halkın iradesiyle bilek güreşi yapılmaz’
Çelik, İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesi ve tutuklanmasıyla ilgili yapılan protestoları haklı ve demokratik bulduğunu belirterek, “Unutulmamalıdır ki AK Parti benzer yollardan geçerek iktidar oldu. O gün sayın Erdoğan ve AK Parti’ye yapılanlar da yanlıştı, bugün sayın İmamoğlu ve CHP’ye yapılanlar da yanlış. Halkın iradesiyle bilek güreşi yapılmaz.Bugün CHP’li arkadaşların sayın İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesi ve kendisinin de hapse atılmasına itiraz etmeleri, protesto gösterileri yapmalarını ben son derece haklı ve demokratik buluyorum. ifadelerini kullandı.
‘Türkiye’yi hiç iyi bir noktada görmüyorum’
Son olarak, Türkiye’nin mevcut durumuyla ilgili endişelerini dile getiren Çelik, şöyle dedi:
“O gün sayın Tayyip Erdoğan yasaklandığı zaman, vesayet taraftarları zil takıp oynadı. Bugün bana yapılan yarın sana yapılır. Özellikle kendi mahalleme söylüyorum. Biz Ahmet’i, Mehmet’i tartışırken esası, özü, sistemi tartışmıyoruz. Gücü elinde bulunduran kendi haklı kabul ediyor. Haklı olan güçlü olmalıdır, güçlü olan kendini haklı kabul etmemelidir. Geldiğimiz noktada Türkiye’yi hiç iyi bir noktada görmüyorum.”