Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin TBMM Grup Toplantısında gündemi değerlendirdi. İBB soruşmasına yönelik açıklamalarda bulunan Özgür Özel, "4 haftadır, 28 gündür, birazdan farklı farklı noktalarına temas edeceğim, olağanüstü bir süreci hep birlikte yaşıyoruz" dedi.

Özgür Özel, Sivassporlu futbolcuların sahaya çıkarken açtığı 'Doğal olan, normal doğum' pankartına tepki gösterdi. "Kardeşim kadının nasıl doğuracağı nasıl büyüteceği kadının bileceği iştir bu konuda laf söylemek hiç kimseye düşmez. Kadınların yerine konuşmaya son verin artık. İnsanı erkek olduğundan utandırtıyor bunlar" diye konuştu.

Özgür Özel'in konuşmasından satırbaşları şöyle:

İBB Başkanı İmamoğlu'nun tutuklanması

"Konuklarımızı selamlarken bir haber geldi. Grup toplantımızda ifade ettiğimiz, çarşamba günü, ertesi gün, 19 Mart'ta, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi diploma konusunda karar verecekti. Sayın İmamoğlu'nun diplomasının iptaliyle ilgili. Ama kararı bir gün önce duymak istedikleri duyumları geliyordu. Fakültenin dekanını "Ben böyle bir şey yapamam." dedi diye görevden almışlardı.

Özgür Özel A Haber'e konuşma şartını açıkladı Özgür Özel A Haber'e konuşma şartını açıkladı

Fakültede, lazım olan yönetim kurulundaki 7'de 4'ü bulamadıklarını, 2'de kaldıklarını salı günü öğrendiler. İftar saati yaklaşırken ki ben haberi aldıktan yarım saat sonra şehit aileleri ve gazilerimizle, tarih 18 Mart, iftar yemeğine gittim.

İlk açıklamaları da orada yaptım. Diplomayı 19 Mart'ta İşletme Fakültesinin iptal etmeyeceğini görünce, iftar saatine doğru apar topar İstanbul Üniversitesi'nin yönetim kurulunu topladılar. Bu kesinlikle seçilmişlerden oluşan bir senato gibi üniversite adına karar verebilecek bir yapı değil. Ve oradan diplomanın iptaline karar verdiler.

O andan itibaren, 4 haftadır, 28 gündür, birazdan farklı farklı noktalarına temas edeceğim, olağanüstü bir süreci hep birlikte yaşıyoruz.

Aslında, Esenyurt Belediye Başkanımıza kayyum atanıp Beşiktaş Belediyemize haksız operasyonun olduğu gün, parti meclisimizi, il başkanlarımızı, grubumuzu İstanbul'da toplayıp, İstanbul İl Başkanlığının önünde, değerli basın mensuplarının, "Gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?" sonucuna, sorusuna "Savaş ilanı olarak görüyorum." demiştim.

"Ne cevap vereceksiniz?" sorusuna da "Savaş ilan edilmiş bir yapı, bir kişi ne cevap verirse, hiç merak etmeyin, o cevabı vereceğiz." demiştim.

Yine bu kürsüde, 18 Mart'tan 3 hafta önce, biz erken seçimin adayı erken ilan edilir, bunun için ön seçime gitmeye karar verdiğimizde ortaya çıkan bir bütün davranışları okuyup, yani bir yandan diploma iptali için başvuru, bir yandan 5 davada 25 yıl hapis ve siyaset yasağı istemi, bir yandan yürüdüğünü duyduğumuz, şimdi gördüğümüz, MASAK'tan terör ya da mali suçlardan yürütülen 2 operasyon.

İşte ben şimdi buradan, Cumhuriyet Halk Partisi grubundan, 19 Mart günü Türkiye'nin bir sonraki cumhurbaşkanına, cumhurbaşkanı adayımıza, Ekrem İmamoğlu'na karşı girişilen darbe girişimini, 19 Mart'la 26 Mart arası, iki çarşamba arasında, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni bir kayyıma teslim etmemek için her gece yüzbinler, milyonlar olup Saraçhane'de direnenlere, 23 Mart'ta adayımız tam da sandıkların, oylamanın başlayacağı sırada 4 gün gözaltında tutulup hakim karşısına çıkarılmışken 1 milyon 750 bin üyemizin yüzde 93'ünün sandığa koşmasına, "Yetmez, haberdar et, eşlik et!" sloganıyla komşusunu haberdar eden, oy kullanmaya teşvik eden, sandığa kadar eşlik eden bütün üyelerimize ve Cumhuriyet Halk Partisi üyesi olmadığı halde, bazısı bize o güne kadar hiç oy da vermediği halde, yapılan darbe girişimini görüp bir pazar sabahı uyanıp sokaklara dökülüp, iki elindeki bastonuyla, 90'lı yaşlarında, 100'lü yaşlarında, karnında evlatlarıyla Atatürk'ün bize emanet ettiği demokrasiye, cumhuriyete, İsmet Paşa'nın emaneti çok partili demokrasiye, kazananın gelmesine kaybedenin gitmesine, milli iradeye sahip çıkan milyonlara, o günden bugüne de, o günden bugüne de gerek meydanlarda gerek sandıklarda gerekirse bu haksızlığa karşı cesaretle, cesaretle nereye çağırırsak oraya koşup gelen ve iradesine sahip çıkan milyonlara, bu muhteris, kendilerine oy verince kendilerini baştacı yapan, başkasına oy verildiğinde milli iradeyi hiçe sayan bu bir avuç muhteris cuntacıya karşı yaptıkları darbeyi püskürten milyonlara yürekten teşekkür ediyorum. Sağ olsunlar, var olsunlar.

"Recep Tayyip Erdoğan 19 Mart'tan sonra cunta başkanı unvanını almıştır"

Buradan sonra artık bir darbe girişimiyle karşı karşıya olduğumuzu, darbelerin asker yaparsa askeri darbe bugünkü gibi siviller yaparsa sivil darbe olduğunu biliyoruz. Her darbenin başında bir cunta vardır. Bu cuntanın karargahı Beştepe'dir, saraydır. Her darbenin elbette silahları vardır. Askerse tanktır, tüfektir. Bugünkü gibi sivil darbenin silahı yargıdır. O silahların mühimmatı vardır. Askeri darbede kurşundur, mermidir. Bugünkü yargı darbesinde mühimmat yalandır, iftiradır. Yalanla iftirayla yürüyen birisinin talimatıyla yargı eliyle yürüyen 19 Mart sivil darbesi aynen 15 Temmuz darbe girişimi ya da 12 Eylül darbesi, 12 Mart darbesi geçmişte 1960 darbesi gibi milletin gönlünden asla ve asla bir destek görmemiştir. Tarih önünde de diğer darbeler gibi mahkum ve mahcup olacaktır.

Söyleyene kızıyorlar. Önüne gelene terörist diyenler, hiçbir kanıt yokken insanlara hırsız diyenler, yolsuz diyenler şimdi işin adı konulunca kızıyorlar. Vallahi her darbenin başında bir cunta vardır. O cuntanın da bir başkanı vardır. Son genel seçimlerde aldığı oylarla YSK'nın onayıyla verilen mazbatayla gelip Meclis'te ettiği yeminle, içtiği antla Cumhurbaşkanı unvanını alan Recep Tayyip Erdoğan 19 Mart'tan sonra 'Cunta Başkanı' unvanını almıştır. Cuntanın başıdır."

“Şimşek 45 milyar doları cayır cayır yaktı”

İşte bu yüzden, tam da bu yüzden, 19 Mart darbesinden sonra Mehmet Şimşek 45 milyar doları, yani 1 trilyon 700 milyar lirayı cayır cayır yakmak zorunda kaldı döviz daha fazla yükselmesin diye. İşte 19 Mart darbesinin maliyeti. 45 milyar dolar rezerv yakıldı. Borsada 31,5 milyar dolar zarar yazıldı. Türkiye'nin risk primi yüzlerin altında olması gerekirken benzer ekonomilerde 371'e yükseldi. Bakanlık da borçlansa, belediye de borçlansa, şirket de borçlansa risk primi, yüksek risk primiyle 10 yıl geriye dönük, 10 yıl ileriye dönük ödeyeceğimiz faizler boşu boşuna katlandı. Basit hesap, her vatandaşın cebinden şimdilik 20.000 lira çıktı. Bu darbenin Türkiye'ye toplam maliyetinin bu salondaki herkesin cebinden aldığı para 20.000 lira. Türkiye'de dün gece doğmuş bebeğin de cebinden 20.000 lira aldılar, 90 yaşında ninenin de cebinden 20.000 lira aldılar. Bütün emeklilerin, bütün memurların, bütün asgari ücretlerin, bütün esnafların, bütün köylülerin, bütün gençlerin cebinden sırf bu operasyonda 20.000 lira aldılar.

Özel’den pankart tepkisi

Futbol takımlarını vermiş erkeklerin eline, pankartları doğumun nasıl yapılacağını söylüyor. Kardeşim! Kardeşim, kadının, kadının kaç çocuk olacağı, doğuracaksa nasıl doğuracağı, nasıl büyüteceği, kadının nasıl giyineceği, ne yiyeceği ne içeceği, ne kadar güleceği, kadının bileceği iştir. Bu konuda laf söylemek hiç kimseye düşmez! Hiçbirimize düşmez. Kadınların yerine konuşmaya, karar vermeye son verin artık. İnsanı erkek olduğundan utandırıyor bunlar, o kadar söylüyorum."

Kaynak: Haber Merkezi