Siyaset bilimci ve yazar Mümtaz’er Türköne, Halk TV’ye verdiği röportajda çözüm sürecine, Bahçeli-Erdoğan ilişkisine ve son siyasi gelişmelere dair dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu. Türköne, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çözüm sürecini bir “siyasi fikri sabit” haline getirdiğini ve bu uğurda iktidarı kaybetmeyi dahi göze aldığını söyledi.
Bahçeli'nin son dönemde Cumhur İttifakı’na yönelik mesajlarının “ortamı yumuşatma” amacı taşıdığını belirten Türköne, bu mesajların aslında ittifak içindeki sorunlara işaret ettiğini savundu. Türköne, “Bu kadar aşırı sempati mesajları varsa, bir şeylerin iyi gitmediği sonucuna varmak zor değil” dedi.
Çözüm süreci ve hukukun rolü
Türköne’ye göre çözüm süreci, yalnızca Türkiye’nin iç meselesi değil; bölgesel ve küresel bir düzenlemenin parçası. Türkiye’nin Suriye ve Irak’taki rolüyle bağlantılı olarak, Kürt sorununu da kapsayan yeni bir proje yürütüldüğünü kaydetti. Türköne, “Türkiye sadece içerideki sorunu çözmüyor; Kürtlerle yeni bir ulus tanımı üzerinde uzlaşıyor” ifadelerini kullandı.
Türköne, bu sürecin sağlıklı ilerleyebilmesi için hukuki güvence gerektiğini vurgularken, Mardin Valiliği'nin Kürtçe trafik levhalarını yasaklamasını ve Ahmet Türk’ün görevden alınmasını sürecin önündeki en büyük engeller arasında gösterdi. “Hukuk güvencesi olmadan bu işlerin ilerlemesi mümkün değil” diyen Türköne, 19 Mart operasyonunu da süreci sabote eden bir adım olarak değerlendirdi.
“19 Mart çözüm sürecinin dinamiti”
CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında kent uzlaşısı üzerinden başlatılan terör soruşturmasını "çözüm sürecinin dinamiti" olarak tanımlayan Türköne, planın daha başında çöktüğünü ve bu çöküşün Erdoğan’ın siyasi konumuna zarar verdiğini dile getirdi. “Kendi pozisyonunu makineli tüfekle yaraladı” ifadesini kullanan Türköne, bu gelişmenin Erdoğan’ı "kalesine çekilmeye" zorladığını söyledi.
İmamoğlu’na yönelik planlanan adımların siyasi baskıyla engellendiğini öne süren Türköne, Bahçeli’nin veya onun çizgisindeki isimlerin devreye girmesiyle bu süreçten geri dönüldüğünü ileri sürdü.
Ahmet Türk restleşmenin sembolü
Türköne, Ahmet Türk’ün görevden alınıp sonra çözüm sürecinde aktif bir rol almasının, Erdoğan ve Bahçeli arasındaki görüş ayrılıklarının somut bir örneği olduğunu belirtti. “Ahmet Türk hem hukuksuzluğun hem de ittifak içindeki restleşmenin simgesi” dedi.
Yeni dönem: Bölgesel düzenleme
Son olarak Türköne, bu kez çözüm sürecinin iç dinamiklerle değil, Batılı aktörlerin desteklediği bölgesel bir proje çerçevesinde şekillendiğini dile getirdi. Hakan Fidan’ın “iki buçuk devlet” açıklamasını hatırlatan Türköne, projenin başta İngiltere olmak üzere ABD ve Fransa’nın da desteğiyle yürütüldüğünü ifade etti. İsrail’in güvenliğinin de sürecin önemli bir unsuru olduğunu söyleyen Türköne, “Bu proje Türkiye'yi Kürtlerle ortak bir geleceğe yönlendiriyor” dedi.