Kızılcık Şerbeti ve Kızıl Goncalar dizileri televizyonda yerlerini almaya başladıkları andan itibaren tatışmalara neden oldu. RTÜK’e şikayet yağdı, sosyal medyada tartışmalara neden oldu, ceza kesildi, dizilerin mekan yerleri iptal edildi ve dahası… Yine de her iki dizi ve benzerleri kamuoyunun dikkatini çekmeye devam ediyor.

Muhafazakar ve seküler anlayış içerisinde sınırlandırılan diziler izleyicide daha fazla merak uyandırıyor. İletişim bilimciler ise izleyici alımlamaları yöntemi ile bu durumun sosyalojik arka planını anlamaya çalışıyor. İstanbul İletişim Enstitüsü’nden Dr. Aylin Dağsalgüler, Türk toplumunda dikkat çeken dizilerle ve sebepleri ile ilgili Elipshaber’e değerlendirmelerde bulundu. 

İsmail Saymaz’dan hakkındaki soruşturmaya yönelik ilk açıklama İsmail Saymaz’dan hakkındaki soruşturmaya yönelik ilk açıklama

İzleyici iki tür içeriğe sıkışmış durumda

İzleyicilerin diziler (yarışmalar dahil) ve haber programları arasında sıkıştırılmış olduğuna dikkat çeken Dr. Dağsalgüler konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu: 

“Türkiye’de televizyonun orta sınıf ve alt-orta sınıf için önemini göz ardı edemeyiz. Evin en büyük eğlencesi hala televizyon ekranı. Elbette televizyon ekranı tek alternatifimiz değil, birden fazla ekranla haşır neşiriz. Cep telefonu var elimizde, tv seyrederken ona da bakıyoruz. Peki bu ekranların içinde ne var diye baktığımızda aslında izleyicinin iki tür içeriğe sıkışmış durumda olduğunu söyleyebiliriz. Bir yanda diziler (ve Survivor/MasterChef) bir yanda haber kanalları.”

aylin-dagsalguler

Dr. Aylin Dağsalgüler

İzleyiciler küçümseniyor

Televizyon karşısında saatler geçiren izleyicilerin sürekli küçümsendiğini fakat eğlence için televizyonun önemli bir araç olduğuna dikkat çeken Dr. Dağsalgüler, 

“İzleyiciler bir yandan da dizi izledikleri için veya televizyon karşısında uzun süre geçirdikleri için sürekli küçümseniyorlar. Oysaki modern toplum içinde iş zamanının dışında kalan zamanda eğlence çok önemli bir ihtiyaç. Bizim gibi ekonomik olarak eğlencesini ev dışında yaşayamayan toplumun çoğunluğunu oluşturduğu bir kesim için de televizyon çok önemli bir araç.” dedi.

Toplumsal kutuplaşma en açık şekilde haber kanallarında görülüyor

Televizyonda yer alan haber kanallarında da ikilem olduğunu vurgulayan Dr. Dağsalgüler, “

“Televizyon ekranının içindekilere baktığımızda haber kanallarında ülke olarak ikiye bölündüğümüz açık. Bu iki ekranın dışında kalıp tv karşısında kendisine uygun bir yer bulamayanlar da var tabii. Ama toplumsal kutuplaşmayı ekranda en açık şekilde gördüğümüz yer haber kanalları.” dedi.

Diziler toplumu anlamak için önemli bir işlev görüyor

Toplumsal dinamiklerin diziler aracılığı ile yansıtıldığını ve hikayelerin aslında bize ait olduğunu hatırlatan Dr. Dağsalgüler şöyle konuştu:

“Diziler de toplumu anlamak için önemli bir işlev üstleniyor. Hikayeler bize ait. Temsiliyet açısından bir sorun ve kriz elbette var. Birileri hep eksik. Birileri var, birileri yok ekranda. Bu açıdan Ömer, Kızılcık Şerbeti, Kızıl Goncalar dizileri bugüne kadar ekranda temsil edilmeyen ama toplumsal hayatın içinde olan karakterleri ekrana getirerek bir tartışma başlattılar. Türkiye muhafazakâr bir toplum. Ama ekranda hep sekülerleri izledik. Toplumsal muhafazakarlık hem televizyon hem de sosyal medyayla daha görünür oldu. Bu dizilerle şaşırılan, eleştirilen hayatlar bir kurgu da olsa gerçekte karşılıkları olan temsil sunuyorlar. Kızıl Goncalar’daki Meryem ne kadar gerçek ve ne kadar hayal ürünüyse, Aşk-ı Memnu’daki Firdevs Hanım da o kadar gerçek ve o kadar hayal ürünüydü. İzleyici olarak özdeşleştiğimiz, merak ettiğimiz hikayeleri izliyoruz.”

Kaynak: Halide Tonga