Lübnan'da Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, Hamas'ın İsrail'de 7 Ekim'de düzenlediği saldırılar sonrası ilk kez konuşuyor. Nasrallah'ın konuşma yapacağı 5 gün önce duyurulmuştu.

Bu hafta başında Nasrallah'ın yer aldığı kısa videolarla, Hizbullah liderinin önemli bir konuşma yapacağı beklentisi oluştu.

7 Ekim'in İsrail'de depreme neden olduğunu öne süren Nasrallah, rehineler konusuna değindi, İsrailli rehinelerin yalnızca müzakere yoluyla geri alınabileceğini vurguladı.

Hizbullah liderinin açıklamasından öne çıkanlar şu şekilde:

Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, Beyrut'ta binlerce kişinin dinlediği konuşmasına İsrail'le son günlerde çatışmalarda ölen direniş örgütü savaşçıları için başsağlığı dileyerek başladı. Nasrallah, Hizbullah'ın da kayıp verdiğini hatırlatarak "El Aksa Tufanı mücadelesi birden fazla cepheye yayıldı" dedi.

Nasrallah'ın konuşması, Hizbullah'ın Hamas'la dayanışma için İsrail'e karşı Lübnan sınırından yeni bir cephe açıp açmayacağı açısından tüm dünyada yakından takip ediliyor.

Sınırda tırmanan gerilime dikkat çeken Hizbullah lideri, "Biz ikinci günde, 8 Ekim'de savaşa girdik" ifadelerini kullandı. "Lübnan cephesinde yaşananlar 1948'den beri görülmedi" diyen Nasrallah, "Lübnan cephesinde yaşananların bununla sınırlı kalmayacağını" ekledi.

Eş zamanlı 19 saldırı düzenlendi, operasyon gizli tutuldu

Hamas, İran ve Suriye ile birlikte Ortadoğu'daki 'Direniş Ekseni'nin en kilit aktörlerinden biri olan Hizbullah, 7 Ekim sonrasında İsrail'le sınırda çatışmalara girse de her iki taraf da karşılıklı ateşi bugüne dek sınırlı tuttu.

Nasrallah'ın konuşması öncesinde ise Hizbullah dün, sınırda İsrail işgali altında olan bölgelerdeki İsrail ordusu mevzilerine eş zamanlı olarak 19 saldırı düzenlediğini açıkladı. Örgüt bu saldırılarda, üç haftadır ilk kez SİHA da kullandı.

Bu savaş, Yüce Allah adına yapılacak en büyük savaştır.  Bu savaş Filistin'in kararıydı. Bunu tüm dünyadan hatta Gazze'deki çevreden bile sakladılar. Bu sırrı saklamak başarılarının sırrı oldu.  Bu gizlilik üzerine hepimiz ittifak ettik. Hiçbirimizi rahatsız etmedi. Hiçbir karar üzerinde etkisi olmadı. 

Hamaslı kardeşlerimizi tebrik ediyoruz

Herhangi bir direniş grubu böyle bir karar alsa rahatsızlık duymayız. Tam aksine Hamaslı kardeşlerimizi tebrik ediyoruz. Filsitinli kardeşlerimizin tepkisini net şekilde ortaya koydular. 

İklimsel olarak da etkisi oldu. Doğal olarak Lübnan'daki grupların üzerinde de etkisi oldu. 

Bu tamamen Filistin'in kararıydı. Kimsenin bu savaşta etkisi yoktu. Filistin'in konusunu gündeme taşıyan bir operasyondu. Hiçbir şekilde bölgesel veya uluslararası bir etki söz konusu değildir. 

Hem düşman hem dostlar şunu anlasınlar, direniş gruplarının kararları yöneticilerin elindedir. Direniş gruplarını açık şekilde destekliyorlar. Ancak asla ve asla onların iç işlerine karışmazlar ve onlara hiçbir şey dikte etmezler. 

Saha üzerinde yaşananları aleni şekilde herkes gördü. Bu bir kahramanlıktı.

Aksa Tufanı'nın kazandırdığı stratejik etkiyi asla geri döndüremeyecektir. Birçok gerçeği de ortaya çıkardı. 

İsrail'den, Hizbullah lideri Nasrallah'ın konuşması öncesi Lübnan'a hava saldırısı İsrail'den, Hizbullah lideri Nasrallah'ın konuşması öncesi Lübnan'a hava saldırısı

İsrail örümcek ağı kadar zayıf, Amerika'dan hemen yardım istedi 

Bilmemiz gereken konular vardı. Muazzam etkilerini çok ayrı dönemde detaylı şekilde anlatacağım ancak önemli bi nokta, zayıflıklarını, korkaklıklarını ortaya koydu. Düşünün bir örümceğin ağından daha hassas olduklarını gösterdi bize. İsrailliler şunu söylemeye başladı, İsrailliler İsrail'in bir örümcek ağı olduğunu söylüyorlar. Sarsılan rejimi tutmaya çalışıyorlar. 

Tekrar ayağa kalkıp tekrar depremi atlatıp tekrar görüşmelere başlamak için çabalıyorlar. Ancak şu ana kadar bunu başarabilmiş değiller.

Amerika'nın da hızına bakmak lazım. Ne kadar çabuk İsrail'in yanında oldular. Zayıflıklarını gördüler. Ancak buna rağmen düşman ilk andan itibaren (güya güçlüydü) Amerika'nın gemilerine ihtiyaç duydu. Hani sizin deniz gücünüz, hava gücünüz? Ne oldu? Şimdi Amerikalıların gemileri geliyor ve size silah taşıyor.

ABD, tüm silahlarını İsrail'in emrine verdi

Bu nasıl bir ülkedir? Ayakları üzerinde duran bir ülke Amerika veya başka ülkenin liderlerinden destek isterdi? ABD, tüm silahlarını İsrail'in emrine verdi. 

Bu düşmanla yüzleşmek için yeni bir safhaya girdik. Aksa Tufanı ile bu yaşandı. Bu da bunu hak ediyordu. Susmak, beklemek, Batı Şeria'nın tamamen gitmesi, kuşatmanın daha fazla hale gelmesi... bunlar beklenemezdi. Bu en doğru karardı. Münasip bir zamanda yapıldı ve bu bedeli de hak ediyor. 

İlk saatlerden itibaren şu çok netti; bu düşman kayıptı, korkaktı, aklını yitirmişti. Cumartesi akşamı yaşananlar önemliydi. Sarhoş şekilde yatıyorlardı. Saatler sonra Netanyahu'yu ve diğer yetkilileri gördük. Şok halindeydiler. Delilik halindeydiler. Bundan dolayı Gazze çevresinde direnişçilerin ele geçirdiği bölgeleri tekrar ele geçirmek için gittiklerinde orada yerleşik İsraillilerin ölümlerine neden oldular? O şaşkınlıkla kendi halkını öldürdü. Orada büyük ihtimalle savaş bittiğinde, mahkeme açıldığında medeni denen bu topluluğun orada halkını şaşkın ve nefretle halkını katlettiğini görecekler. 

Cinayetlerin, katliamların boyutu çok büyük.  Orada ölenlerin çoğu kadın ve çocuk. Kiliseleri, bombaları, hastaneleri, okulları bombalıyor. Hiçbir müesseseye saygıları yok. Tam bir aydır askeri olarak tek bir başarı kazanamadı. Temmuz'da yaşanan savaşta da insanları sürdü, binlerce şehit yaralı vardı. Daha sonra kara operasyonu başlattı. Ama başarı sağlayamadı. Bugün Gazze'ye yine aynısını yapıyor.

Düşman korkak, aciz

"Ben çok büyük bir kara operasyonu yapıyorum" diye bunu dünyaya satıyor. Halbuki, o korkak, aciz. 

Hangi ordu bu ruhtaki bir savaşçıyla başarı sağlayabilir? Bu şu an askerin yaşadığı ta 75 yıl önce yaşadığı, yaptığı şey bu. Onun tek istediği direnişçilerin beyaz bayrak kaldırıp teslim olması. Gazze'den beklentisi bu. Ancak gördüğün toprağın altından çıkan kadınların, çocukların, erkeklerin "Teslim olmayacağız" sesidir. Bundan dolayı daha büyük katliamlar yapıyor, daha büyük cinayetler işliyor. Bize yeniden bu olanlar açıkça gösteriyor ki, bu vahşi tabiat, bu işgalci gücün Balfour deklarasyonu  üzerinden bölgemizde kurdukları bu kin, nefret sadece bize karşı değil, Mısır, Suriye, Irak, Lübnan diğer tüm Arap ülkelere karşıdır. 75 yıldır bunu hazırlıyorlar. Araplara sesleniyoruz. Bu demokrat, insan hakların saygılı, koruyan sandığınız bu ülke bugün Gazze'de çocukları, halkları katletti ve bunu tüm dünyaya gösterdi. Tüm bunlara rağmen hala suskunluk, hala kör bir sessizlik var.

Amerika'nın bu katliam ve cinayetlerdeki payı birinci sırada

Amerika'ya da sesleniyoruz. Amerika'nın payı bu katliam ve cinayetlerde birinci sırada. 

Hamas güya çocukların kafasını kesmiş. Bu kesinlikle yalandır. Buna inanlar, Gazze'de çocukların ölümüne susuyor. 

Amerika bu savaşın tamamen sorumlusudur. İsrail sadece bir maşadır. Dün ve bugün yaşanan tüm katliamlardan Amerika sorumludur. Diğer tüm bölgelerde yaşanan katliamlardan Amerika sorumludur. 

Irak'taki İslami Direniş Hareketi'nin Amerika'nın oradaki bölgelerine saldırması doğru karar

Irak'taki İslami Direniş Hareketi'nin bir karar alarak Amerika'nın oradaki bölgelerine saldırı kararı aldı. Çünkü Gazze'deki savaşı o yönetiyor. Irak'taki cinayetlerin de sebebi Amerika'dır. İslami Direniş Hareketi'nin bu kararı doğru bir karardır. 

Bir aydır yalanlarla, sahte haberlerle değiştirmeye çalıştıkları bu yaşananları, sivillerin öldürülmesi olaylarını ört bas etmeye çalıştıklarını görüyoruz. Kameraların bunu görmemeye çalıştığını görüyoruz. Bu Hak ve batılın savaşıdır. Bu savaşın bir tarafı Britanya, İsrail ve insanlığını kaybetmiş kesimin güttüğü bir savaş.

Bir hareket eden, yürüyen, çalışan, bu iş için bir şeyler söyleyen herkes savaşmış gibidir. Ben iyi insanım diyen, dinine inanan, şerefliyim diyen herkes burada susmamalıdır. 

Siviller sadece Refah Sınır Kapısını açmalarını istiyorlar

1948'de herkes Filistinlileri terk ettiği zaman bu grup yine bölgedeki insanlara çok büyük acılar yaşattı.  

Bu ayrı ve özellikleri olan bir svaş. Çünkü sonrası öncesi gibi olmayacak bir savaş. Her kesimin sorumluluk hissetmesi gerekiyor. Hepimizin çalışması gerekiyor. İlk hedef Gazze'ye yapılan saldırıların durdurulması. İkinci hedefimiz Gazze'nin zafer kazanması, Hamas'ın özellikle Gazze'de zafer kazanmasıdır. İlk hedef savaşın, düşmanlığın durdurulması, insani, ahlaki, hukuksal olarak araştırılması.Filistin halkının iyiliği. Gazze kazanırsa İran kazanır düşüncesi yanlıştır. Gazze'nin kazanımı Filistin halkının kazanımıdır. Bugün Gazze'nin başarısı aynı zamanda Mısır'ın, Libya'nın Lübnan'ın, Suriye'nin başarısıdır. 

Düşman Lübnan halkını tehdit ediyor. Şu an Gazze'ye girmekte başarısız olurken, Lübnan'ı tehdit ediyor. Bir yandan da çocukları, kadınları öldürüyor.

Siviller sadece Refah Sınır Kapısını açmalarını istiyorlar. Arap ülkeler gaz ve petrolü kesmeli. 

Kaynak: elipshaber.com