Londra merkezli bağımsız ekonomik araştırma şirketi Capital Economics’in ekonomisti Liam Peach, Türkiye ekonomisindeki yeni döneme ilişkin Financial Times’ta bir makale kaleme aldı. İngiliz finans gazetesinde bulunan makaleye göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ekonomi politikalarından uzaklaşmaya istekli olduğuna dair sinyaller, yatırımcıların Türkiye’ye ilişkin iyimserliklerinin yükselmesini sağladı. Makaleye göre yatırımcıların, Türkiye ekonomisinin yapması gereken ayarlamanın boyutunu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın politika değişikliği gerçekten başlamadan rotasını tersine çevirme riskini hafife almaması gerekiyor.
“Piyasa olumlu karşıladı”
Makalede, Türkiye ekonomisinin ortodoks politikalara dönüşü için yapılması gerekenler sıralandı ve risklere dikkat çekildi. Makalede öne çıkan başlıklar şöyle kaydedildi:
- Mehmet Şimşek’in Hazine ve Maliye Bakanlığı’na atanması, ortodoks ekonomi politikalarına geçişin muhtemel olduğunun ilk ikna edici işareti. Yatırımcılar Şimşek'e büyük saygı duyuyor ve piyasalar onun atanmasına olumlu tepki verdi.
-Türkiye ekonomisi politika düzenlemesine ihtiyaç duyuyor. Düşük faizler ve kısıtlayıcı döviz düzenlemeleri; yüksek enflasyon, yüksek cari açık ve aşırı değerli döviz kuru gibi büyük ekonomik dengesizliklerin oluşmasına yol açtı.
Hangi adımlar atılmalı?
-Bir sonraki kilit adım, Merkez Bankası’nın politikada değişiklik yapması. Merkez’in başına geçecek kişiye faizleri net bir biçimde yükseltme özgürlüğü verilmeli. Gelişmekte olan piyasalardaki deneyim, enflasyonu tekrar tek haneye getirmek için uzun yıllar yüksek reel faiz oranlarının gerektiğidir. Bunu yapmak için siyasi engelleri aşmak önemli bir zorluk olabilir.
-Ortodoksluğa doğru gerçek bir geçiş olacaksa hızlı bir şekilde güvenilir adımlar atılmalıdır. Öncelik politika yapıcıların para birimi üzerindeki hakimiyetini gevşetmesi olacak.
-Son aylarda TL’yi yapay olarak desteklemek için çeşitli döviz kısıtlamaları ve merkez bankası müdahaleleri kullanıldı. Bunlar seçimden önce başarılı oldu, ancak müdahalelerin bir bedeli de oldu. Merkez bankasının zaten tehlikeli derecede düşük seviyelerde olan döviz rezervleri daha da düştü ve Türkiye ihracatta rekabet gücünü kaybetti.