Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısı'nda konuştu. 'Siyasette normalleşme' sürecine ilişkin açıklamalarda bulunan Erdoğan, "Bizim siyasette yumuşama çabamız aslında muhalefeti normalleştirme çabasıdır. Sıkılı yumrukları açacak olan muhalefettir. Hançerleri kınına koyacak olan muhalefettir. Dilini, söylemini, siyaset tarzını düzeltecek olan muhalefettir. Yumuşaması, normalleşmesi gereken muhalefettir" dedi.
Erdoğan'ın konuşmalarından öne çıkanlar şöyle:
"Ecdadımız, tarih boyunca Filistin'e nasıl sahip çıktıysa, biz de aynı kararlılık ve aynı cesaretle Filistin'e sahip çıkacağız. Birileri Türkiye'de farklı siyaset kariyerlerinin icazet kapısı olarak gördükleri Avrupa'da farklı konuşabilir. Birileri Filistin direnişine çamur atma peşinde koşabilir. Ama biz hakkı konuşacak, hakikatı savunacak, mazlumların yanında; katillerin ise karşısında duracağız. Kimse bizden küresel siyonist şebekenin baskılarına boyun eğmemizi, zalimler karşısında düğme iliklememizi beklemesin. Kurban Bayramı'nın hemen arefesinde gerçekleştirdiğimiz İspanya ve İtalya ziyaretlerinde, Gazze'li kardeşlerimize yönelik zulmü gündeme getirdik. İsrail'in şımarıklığına ve hukuk tanımazlığına verilecek en etkili cevabın Filistin devletinin tanınması olduğunu vurguladık. Norveç, İrlanda ve Slovenya ile birlikte sergilediği vicdani tavrın Avrupa'nın tamamına örnek olmasını umuyoruz. Ermenistan'ın da Filistin devletini tanıma kararından memnuniyet duyuyoruz. Özellikle 149'a yükselen tanıma adımlarının çok önemli olduğunu ifade ediyoruz.
Gazze'yi yakıp yıkan İsrail şimdi de gözünü Lübnan'a dikti. Batılı güçlerin perde arkasında İsrail'in sırtını sıvazladıklarını görüyoruz. Netanyahu'nun Batı'nın da rızasıyla savaşı bölgeye yayma planları büyük bir felakete yol açacaktır. Bu kanlı planlara karşı, Batı'dan önce İslam alemi ve Orta Doğu'daki kardeş ülkelerin tepki göstermesi gerekir. Fakat İslam dünyasının üzerine ölü toprağı gibi hareket ettiğini üzülerek müşade ediyoruz. Türkiye, kardeş Lübnan halkının ve devletinin yanındadır. Bölgedeki diğer ülkeleri de Lübnan'la dayanışma içinde olmaya davet ediyoruz.
Bayram tatilinin 9 gün olmasıyla birlikte vatandaşlarımız memleketlerine ve tatil bölgelerine seyahat etti. Sadece şehirlerarası otobüs seferlerinin sayısı 108 bini buldu. Bu seferler sayesinde 3 milyon 782 bin insanımız sevdikleriyle buluştu. Demiryollarıyla seyahat edenlerin sayısı ise 7 milyon 520 bine yaklaşıyor. Otoyollarımızı kullanan araç sayısı 21 milyonun üzerine çıktı. İstanbul, Antalya ve diğer pek çok uluslararası havalimanımız bayram tatili boyunca yeni rekorlar kırdı. Aynı başarı, Yavuz Sultan Selim, Orhangazi Köprüsü gibi diğer projelerimiz için de geçerlidir. Vatandaşlarımıza güvenli, huzurlu, konforlu seyahat sunmak amacıyla hizmete verdiğimiz ulaştırma yatırımlarımızın karşılığını aldık, alıyoruz.
Bundan sonra da 'millet yol mu yiyecek' diyene, yatırım düşmanlığı yapan çapsızlara kulak asmayacağız. Ülkemizi yollar, otobanlar, viyadük, köprü, tünel, altgeçitler ve üstgeçitlerle örmeye devam edeceğiz. Kazaların önünü maalesef tamamen kesemiyoruz. Bayram tatilinde meydana gelen 7 bin 216 trafik kazasında 72 insanımız hayatını kaybederken, 12 bin 474 kişi de yaralandı. Vefat eden kardeşlerimize Allah'tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı diliyor, yaralılara acil şifalar niyaz ediyorum.
Diyarbakır-Mardin'de çıkan anız yangını hepimizin yüreğini yakmıştır. Rüzgarın etkisiyle geniş bölgeye yayılan yangında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum. Devletimizin ilgili tüm kurumları, ilk andan itibaren yangını söndürmek için seferber olmuş, müdahale noktasında gereken neyse yapılmıştır.
"Yangına müdahale öncelikle büyükşehir belediyelerinin sorumluluğunda"
Müdahale öncelikle büyükşehir belediyelerinin sorumluluğunda olmasına, bunlar görevlerini yapmamalarına rağmen bakanlığımız olaya süratle müdahale etmiştir. Acil yardım ödeneğiyle devletimiz maddi destek sağlamaya başlamıştır. Yangının çıkış nedenleri, hiçbir soru işaretine mahal bırakmayacak şekilde ortaya konacaktır. 15 kişiyi kaybettiğimiz bir felaket üzerinde tepinenleri Allah'a ve milletimizin vicdanına havale ediyoruz. Öyle bir siyasi fırsatçılıkla karşı karşıyayız ki, konuşmaya hicap ediyoruz.
"Portekiz maçı sonrasında bu kansızların milletin sinir uçlarıyla oynama girişimleri asla masum değildir"
Bir avuç kefen hırsızı, ahlaksızca selden kütük kapma yarışına giriyor. Kimse kusura bakmasın, ama bunun adı siyasi nebbaşlıktır. Milletin acısını istismar etmektir. Mardin'deki taziye evinde DEM Parti'li provokatörlerin sergilediği kepazelik ise bunların milletin değerlerinden nasıl yoksun olduğunu göstermiştir. Bunların aslında kimin vekili olduğu, milletçe birleştiğimiz spor müsabakalarında da ortaya çıkıyor. Avrupa Futbol Şampiyonası'nda Portekiz maçı sonrasında bu kansızların milletin sinir uçlarıyla oynama girişimleri asla masum değildir. Ama ne yaparlarsa yapsınlar milletimizin birliğini bozamayacaklar. Ne kadar çirkefleşseler de toplumsal barışımıza kast edemeyecekler. Türkiye'nin başarıları karşısında karalar bağlayan müptezellere yeni hezimetler yaşatmayı sürdüreceğiz.
"Bizim için Doğu'nun Batı'dan, Kuzey'in Güney'den farkı yoktur"
AK Parti kurulduğu günden itibaren, bugüne kadar kutuplaşmanın tarafında hiç olmadı; asla ve asla gerilim siyaseti gütmedi. Türkiye'yi bir bütün olarak kucakladık. Hiçbir zaman ayrımcılık yapmadık. Bizim için Doğu'nun Batı'dan, Kuzey'in Güney'den farkı yoktur. Biz hizmet üretirken, vatandaşımızın dinine, inancına, rengine, kökenine, yaşam tarzına bakmadık. Biz ülkenin her köşesine hizmet götürürken bize oy verip vermediklerine bakmadık.
AK Parti kutuplaştırıcı siyasetin her zaman hedefi ve mağduru olmuştur. Darbe senaryolarını bize karşı yazdılar. Cumhuriyet mitinglerinde bizi hedef yaptılar. Gezi vandalizminin hedefi yine bizdik. 17-25 Aralık'ta bize yargı darbesi yapmak istediler. 15 Temmuz'da doğrudan bizi hedef aldılar. Bölücü terörün de FETÖ'nün de hedefinde daima biz olduk.
Tüm bu saldırılarda ana muhalefet partisi bırakın bizim yanımızda durmayı, hukukun, demokrasinin hatta siyasetin yanında bile yer almadı. Geriye dönük baktığınızda, ana muhalefetin AK Parti'ye yönelik her saldırıda arkasında durduğunu hatta kışkırttığını görürsünüz. Fetöcü hainlerden, gezici vandallara kadar demokrasi düşmanlarının hepsine siyasi himaye sağladıklarını görürsünüz. Siyasi çıkarları uğruna toplumun fay hatlarıyla oynamaktan çekinmediklerini görürsünüz.
"İktidar partisiyle ana muhalefet partisi arasında siyasi ittifak olmaz"
Bizim siyasette yumuşama çabamız aslında muhalefeti normalleştirme çabasıdır. Sıkılı yumrukları açacak olan muhalefettir. Hançerleri kınına koyacak olan muhalefettir. Dilini, söylemini, siyaset tarzını düzeltecek olan muhalefettir. Yumuşaması, normalleşmesi gereken muhalefettir. Bizim son 1 yılda üst üste yaşanan üç seçim sebebiyle artan siyasi tansiyonu düşürmek için attığımız adımları kimse yanlış anlamasın. İktidar partisiyle ana muhalefet partisi arasında siyasi ittifak olmaz. Uzlaşma olur, normalleşme olur, yumuşama olur ama ittifak olmaz. Zira iktidar ve ana muhalefet arasındaki ittifak, siyasetin de demokrasinin de fıtratına aykırıdır. Biz günlük siyasi tartışmaların dışında tutulması gerektiğine inandığımız konularda bir ortak bakış açısını yakalamaya çalışıyoruz.
Sivil ve özgürlükçü anayasa, terörle mücadele ve dış politika gibi milli meselelerde iç cepheyi sağlamlaştırmanın gayretindeyiz. Biz durduğumuz yerde durduruyoruz. Muhalefetten ise, bizim durduğumuz yere, yani hoşgörüye yaklaşmasını bekliyoruz. Tüm samimiyetimize rağmen muhalefetin çabalarımıza nasıl karşılık verdiğini görüyorsunuz. Biz yapıcı davranmaya çalışırken, CHP Genel Başkanı'nın siyaseti nasıl gerilime sürüklemeye çalıştığını milletimiz yakından izliyor.
Ziyaretimizin üzerinden daha 2 gün geçmeden yapılan ve dozu sürekli artırılan çiğlikleri herkes takip ediyor. Karşımızdakilerin ciddi bir hazım problemi yaşadıkları anlaşılıyor. Biz 22 yıldır kimi zaman yalnız, kimi zaman da samimi dostlarımızla bu yolu yürüyoruz. Bu 22 yıl boyunca CHP'den hoşgörü de görmedik, nezaket de görmedik. Bundan dolayı hiçbir şey kaybetmedik.
Bugün de siyasi bir kazanç peşinde değiliz. İstiyoruz ki CHP gerilim siyasetini artık bıraksın, normalleşsin, milli iradeyle barışsın. Bundan da milletimiz, demokrasimiz kazançlı çıksın. Diyaloğa şans tanıma arzumuz, partimize yönelik hadsizlikleri kabulleneceğiz anlamına gelmez. Yumuşak başlıyız ama kimse unutmasın, boynu çekilecek uysal koyun da değiliz.
"Suç ortağı arayanlar sözde kent uzlaşısında kimlerle yol yürüdüklerini sorgulasınlar"
Şimdi çıkmışlar sabah akşam sürekli suç ortaklığından bahsediyorlar. Suç ortağı arayanlar kendilerini fazla yormasın, nereden geldiklerini açıklayamadıkları taraf kulelerine baksınlar. Bize laf söylemeden, bize çamur atmadan evvel sözde kent uzlaşısında kimlerle yol yürüdüklerini sorgulasınlar. Biz ülkeye ve millete hiçbir hayrı olmayan bu tür ikili münakaşalara girmemeye imtina gösteriyoruz. Muhalefetten gelecek her türlü müspet eleştiriye de açığız. Ama eleştiri sınırlarını aşan yakışıksız ifadeleri de sineye çekmeyiz.
Cevabımızı misliyle vermekten geri durmayız. Tabii birilerinin ortaklık arayışı şayet AK Parti'nin rekorlarla dolu 22 yıllık hizmet, eser, yatırım ve reform mirasından pay kapmaksa, kusura bakmasınlar ama kimseyi başarı hikayemize ortak etmeyiz. Biz yasakları kaldırırken, iptali için anayasa mahkemesine koşanlara, her projemize karşı çıkmak için absürd bahaneler üretenlere, tek bir dikili taşı olmayanlara, milli iradeyi hedef alan her türlü girişime çanak tutanlara öyle kolay yoldan prim kazandırmayız. Bunlar iki fotoğraf karesiyle hazıra konulacak başarılar değildir. Her birinin gerisinde 22 yıllık emek vardır.
MHP ile omuz omuza yürüyoruz. Cumhur İttifakı her ne kadar farklı siyasi partilerin bir araya gelmesinden teşekkül etmiş olsa da, milletimiz adına tek yürektir. İtibar suikastleriyle nereye varılmak istendiğini çok iyi biliyoruz. 15 Temmuz gecesi darbecilere karşı meydanlarda kurulan Cumhur İttifakı sapasağlam ayaktadır. Birdir, bütündür, sarsılmadan ayakta kalacaktır.
Kızılcahamam'daki toplantımızda seçim sonuçlarının adeta MR'ını çektik, yol haritamızı belirledik. Enflasyonun ateşinin düştüğünü hep birlikte göreceğiz. Parlamentonun kapanışıyla birlikte yaz mevsimini çok yoğun bir çalışmayla sürdüreceğiz. Ne yapıyorsak milletin aynasındaki aksimize bakarak yapıyoruz. Bazı illerimizde nöbet değişimine gittik. Milletimizin bizden beklediği değişimi gerçekleştireceğiz. Biz siyasi partilerden bir parti değiliz. Biz kökü mazide, gözü atide olan bir dava hareketiyiz. Başkaları gibi kırarak, dökerek, dışlayarak, tüm faturayı birilerine keserek siyasette yol yürümek bize yakışmaz."