Elipshaber.com-DOSYA
1994 yılından bu yana her 17 Haziran, Birleşmiş Milletler kararıyla ‘Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü’ olarak anılıyor. İklim krizi, hava sıcaklıklarının mevsimsel değişimi, buzulların erimesi, sera gazları, çevre kirliliği ve daha birçok etken tüm canlılar üzerinde biyolojik ve fizyolojik olumsuzluklar yaratıyor. Doğa ise, hayatta kalma mücadelesinde zayıflayabiliyor.
Dünya Meteoroloji Örgütünün (WMO) verilerine göre, 1900 yılından bu yana kuraklık nedeniyle 11 milyondan fazla insan hayatını kaybetti, 2 milyar insan kuraklıktan etkilendi.
Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi'nin (UNCCD) verilerine göre ise tüm karasal ekosistemlerin yüzde 84'ü, kuraklıkla bağlantılı orman yangınları tehlikesiyle karşı karşıya bulunuyor.
İklim değişikliğinin, özellikle hızlı nüfus artışının olduğu ve gıda güvenliği ile ilgili zorluklar yaşayan dünyanın bazı bölgelerinde kuraklık riskini artırması bekleniyor.
2050 yılına kadar yaklaşık 216 milyon insan göç etmek zorunda kalabilir
2050 yılına kadar dünya nüfusunun dörtte üçünden fazlasını etkilemesi tahmin edilen kuraklıkların son 100 yılda yüzde 44'ü Afrika'da yaşandı. Dünyada son yirmi yılda meydana gelen 134 kuraklığın 70'i de Afrika'da oldu.
Tahminlere göre ise, çölleşme nedeniyle 2045 yılına kadar yaklaşık 135 milyon insan evinden olabilir. Dünya Bankasına göre ise kuraklık, su kıtlığı, azalan mahsul verimliliği, deniz seviyesinin yükselmesi ve aşırı nüfus yoğunluğu gibi etmenler nedeniyle 2050 yılına kadar yaklaşık 216 milyon insan göç etmek zorunda kalabilir.
Türkiye’de arazilerin yüzde 47’si çölleşme riski altında
Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yusuf Demir, Türkiye'deki arazilerin yüzde 47'sinin erozyon nedeniyle çölleşme riski altında bulunduğunu söyledi.
Türkiye'nin 783 bin kilometrekarelik alanının yaklaşık yüzde 80'inin tarım ve orman alanı olduğuna işaret eden Demir, "Bilindiği gibi su zengini bir ülke değiliz. Kurak bir coğrafyada yaşıyoruz. Çölleşme hassasiyet haritamıza göre sahip olduğu iklim ve topoğrafya şartlarına bağlı olarak ülkemizin yaklaşık dörtte biri yüksek çölleşme riski altındadır. Ülkemizin de içinde bulunduğu Akdeniz havzası, iklim değişikliğinden en çok etkilenecek bölgeler arasındadır." ifadesini kullandı.
"Yağış miktarının 2050'ye kadar yüzde 25 azalacağı öngörülmektedir"
Demir, toprak kaynakları üzerinde sessiz bir felaket olan çölleşme, arazi tahribatı ve kuraklıkla etkin mücadelenin dünyanın en önemli görevlerinden biri olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Bu nedenle ülkemizin ulusal kalkınmasına ve gelişmesine negatif etkisinden dolayı çölleşme ile mücadele, temel stratejilerden biri haline gelmiştir. Türkiye'deki arazilerin yüzde 47'si çölleşme riski altında. Bunun ana nedeni erozyondur. Türkiye'de yapılan tahminlere göre yıllık 640 milyon ton civarında toprak kaybolmaktadır. Üst kısmını kaybettiğinizde toprak giderek verimsizleşmekte, üretimi artırmak için de sürekli kimyasal gübre kullanmak zorunda kalınmaktadır. Bunun sonucunda toprak ciddi zarar görmekte, çevre kirlenmektedir. Dünyada ve ülkemizde yağış miktarının 2050'ye kadar yüzde 25 azalacağı öngörülmektedir. Su fakirliği sınırında olan ve su stresi yaşayan ülkelerdeniz. Nüfus artışı ve yağışın azalmasıyla su fakirliği çeken ülkelerden olacağız. O yüzden suyu çok tasarruflu kullanmamız gerekmektedir."
Türkiye’deki barajların geçen yıllara göre doluluk oranları
Türkiye’de bu sene geç gelen yağışlar, özellikle Mart ayında barajların alarm vermesine neden oldu. Barajların geçen yıla göre oranla bu seneki doluluk oranlarının karşılaştırması ise şu şekilde oldu:
İstanbul
İstanbul’da İSKİ’de yer alan verilere göre şu an mevcut baraj doluluk oranı yüzde 46.14. Bu oran 14 Haziran 2022 tarihinde İstanbul’da yüzde 77.49 olarak ölçülmüştü.
Ankara
Ankara'daki barajlarda doluluk oranı geçen yılın aynı dönemde yüzde 40.34 iken 17 Haziran 2023 tarihli son güncel verilerine göre bugün yüzde 47.12 doluluk oranına sahip. Başkente düşen yağışlar nedeniyle barajlardaki doluluk oranının da arttığı görülüyor.
İzmir
İzmir’de barajların doluluk oranlarına bakıldığında en fazla baraj doluluğu yüzde 75’e yakın oranla Güzelhisar Barajı’na ait. Güzelhisar Barajı’nın 2022’deki oranı ise yüzde 80’e yakın olarak görülüyor. İzmir’deki barajların oranları ise şu şekilde:
Kuraklık ve çölleşmeyle mücadele mümkün
Küresel Su Ortaklığı (GWP) ile WMO'nun ortak girişimi olan Entegre Kuraklık Yönetimi Programı (IDMP) kuraklık ve çölleşmeyle mücadelede 3 madde üzerine yoğunlaşıyor.
IDMP, İzleme ve Erken Uyarı Sistemleri ile yağış, sıcaklık, toprak nemi, bitki örtüsü gibi kuraklık göstergelerinin izlenmesinin kritik öneme sahip olduğuna dikkati çekiyor.
Hassasiyet ve Etki Değerlendirmesi ile toplumun kuraklık tehlikelerine karşı duyarlılığını artırmak ve söz konusu tehditlere karşı sosyal bilinci geliştirmeyi hedefleyen IDMP, kuraklık ve çölleşmenin getirdiği risklere karşı ortak paydada buluşmanın mücadeleyi kolaylaştırmasını öngörüyor.
IDMP, Hafifletme ve Müdahale başlığı altında ise kuraklık ve çölleşmenin olumsuz etkilerini sınırlamak için gerekli olan barajlar, mühendislik projeleri gibi yapısal, kamuoyu farkındalığı, yasal çerçeve gibi yapısal olmayan önlemler almayı planlıyor. Müdahaleyle ise söz konusu tehlikelerden etkilenen toplumun temel ihtiyaçlarını karşılayarak kuraklık sırasında mağdurlara yardım sağlamak hedefleniyor.