Günümüz teknolojisinin artmasıyla dolandırıcılık internet platformlarına taşındı.
Özellikle son günlerde sosyal medya fenomenlerine yönelik süren operasyonların ardı arkası kesilmezken, gelin ülkemizin gelmiş geçmiş en meşhur dolandırıcılarına birlikte bakalım!
Osman Ziya Sülün, namı diğer Sülün Osman
Vaktiyle İstanbul'da gazetelere çıkacak kadar ünlenen, ilk icraatını da 1948'de Fatih'te yaşadığı ev sahibini dolandırarak yapan Sülün Osman'ın namı sadece İstanbul'da kalmıyor. 50'ler, 60'lar onun namının adeta 'şaha kalktığı' yıllar.
Türk filmlerinde duyduğumuz hikâyelerin bir kısmı onun dolandırıcılığının yansımasıydı. Mesela İstanbul'un meşhur Galata Köprüsü'nü satıyor, durmuyor Kız Kulesi'ni satıyor, artık taşınmazlardan sıkılmış olacak ki Şehir Hatları Vapuru da satıyor.
Ünlü dolandırıcımızın açıklaması ise: "Kusura bakma Hakim Bey. Memlekette Galata Kulesi'ni satın alacak eşekler olduğu sürece ben bu kuleyi satarım.''
Kimilerine göre mantıklı olan bu açıklamayla savunmasını yapan isim dolandırıcılıktan aldığı cezayla yattığı hapishanede ‘alın teriyle yaşamak’ isimli bir konferans bile verdi.
Daha sonralardaysa Sülün Osman, kalp krizi nedeniyle öldü ve kimsesizler mezarlığına gömüldü.
Galata Köprüsü'nden sonra Boğaz Köprüsü'nü birçok kez satan Güney Zobu'ya gelelim. Yani Raki'ye!
Raki, 80’li yıllarda dolar taşımanın yasak olduğu günlerde kendisini bir İngiliz subayı olarak tanıtırdı. Dolar ihtiyacı olan zenginlerle otellerde buluşan Güney Zobu, onları kandırarak parasını alıp, kaçardı. İngiliz subayı kıyafeti giyen Raki lakaplı Güney Zobu, o dönem Süleyman Demirel'le bir otelde sohbet bile etmişti. Foyası ortaya çıkan Raki, günlerce gazete manşetlerini süslemişti...
Elinden düşürmediği purosu, şık kıyafetleriyle ‘keriz’ dediği milyonerlerle lüks otellerde buluşarak, pazarlık yapan Raki, seçtiği otellerin özellikle 2 giriş-çıkışı olmasını tercih ediyordu. ‘Çift kapı’ diye bilinen bu dolandırıcılık yöntemi sonrasında moda oldu. Güney Zobu, buluştuğu kişiye çok ucuzdan dolar satacağını iddia eder, parasını almasının ardından otelin arka kapısından kaçardı. Dolandırılan kişiler, döviz kaçakçısı damgası yememek adına polise de başvuramazdı…
Banker Kastelli olarak da anılan Cevher Özden
12 Eylül Darbesinin ardından başlayan Özal döneminde, ülkede başlayan sıcak para yarışı ortamında birçok banker ortaya çıkmıştı. Televizyon ve gazete reklamlarıyla en yüksek faizi kendilerinin vereceğini söyleyen bankerler öyle oranlar telaffuz ediyorlardı ki yıllık enflasyon yüzde 30 iken aylık yüzde 12 faizle para topluyorlardı. İnsanlar evini, arabasını satarak büyük paralar kazanma hayalleriyle bankerlere koşuyorlardı.
Şüphesiz dönemin en meşhur bankeriyse Kastelli’ydi. Özellikle reklamlarında ünlü artistleri oynatması insanların güven duymalarına sebep oluyordu. Milli gelirin 70 milyon dolar olduğu günlerde Kastelli’nin elinde 100 milyar para toplanmıştı. 40 bankanın, bankerleri saf dışı bırakan karara imza atmasıyla işler birden tersine döndü. İflas eden Kastelli yurt dışına kaçtı.
Gelelim, onun dolandırmaya halkımızınsa dolandırılmaya doyamadığı bir diğer isme: Jet Fadıl
Türkiye’nin en ünlü dolandırıcılarından olan Jet Fadıl olarak tanınan Fadıl Akgündüz, 2000’lerin başında yerli otomobil yapacağı vaadiyle kurduğu ‘JetPa Holding’in hisselerini sattığı yüzlerce kişi parasını kaybedince gündeme geldi. 2003 yılında 15 ay hapis yatıp çıktı. Sonrasında adı “Jet Fadıl”a çıkan Akgündüz daha sonra da çeşitli müteahhitlik projelerinde çok sayıda kişiyi mağdur etti.
Jet Fadıl'ın bu denli tanınmasının nedeniyse İslami Titan oluşumuyla insanları yaklaşık 650 milyon mark dolandırmasıdır.
Vekillik de yapan Akgündüz, 2013-2014’te cübbe giyerek İsmail ağa Cemaati’yle birlikte Bayrampaşa’da inşa ettiği ‘Caprice Gold’ tanıtımının ardından milyonlarca lira daha topladı. 22 Aralık 2015'te tutuklandı.
Titan Kenan
Kenan Şeranoğlu tarafından kurulan Titan Saadet Zinciri, 1990’lı yıllarda varlık göstermiş ve Ponzi sistemine dayalı bir gruptur. Bir katılım ücreti karşılığında üyelerine kısa vadede son derece yüksek kâr oranları sunan Titan Saadet Zinciri, katılımcılarına zincire dahil ettikleri her yeni üye için de belirli miktarda prim ödemeleri vadetmiştir.
Her yeni üye tarafından ödenen katılım ücreti, bahsedilen kısa vadeli ve yüksek kâr oranlı kazanç olarak daha önceki üyelere ödenerek “zincir” ayakta tutulmuştur. Zincire katılım ücreti 2bin 400 Alman Markı’ydı. Şaşalı partiler, lüks otomobiller ile göz boyayarak insanların ilgisini çeken yöntemle kısa sürede 35 bin üyeye ulaşılmıştır. Bu ihtişamlı partilerin basına yansımasıyla patlak veren bu dolandırıcılık furyası kısa süre içinde çökmüş, sonuncunda da kurucusu Kenan Şeranoğlu hapse girerken, zenginlik hayalleri kuran üyeleriyse biraz daha fakirleşmek zorunda kalmışlardı.
Sırada dolandırmakta sınır tanımayan ve Cumhurbaşkanını bile dolandıran Selçuk Parsadan var
Ünlü dolandırıcının dolandırdığı insanlar arasında dönemin siyasetçilerinden Tansu Çiller ve cumhurbaşkanı Süleyman Demirel yer alıyordu. Bu ifadeyi kendi açıklayan Parsadan, dolandırıcılık faaliyetlerini sahte kimliklerle yürüttüğünü de yine kendi açıklamıştı.
Parsadan'ın en ünlü dolandırıcılığıysa şu şekilde; 1995 tarihinde Orgeneral Necdet Öztorun'un sesini taklit ederek Tansu Çiller'den 5 buçuk milyar para isteyen Parsadan, parasını ertesi gün hesabında bulur. Olayın ortaya çıkmasıyla yakalanır ve 4 yıl 8 ay hapis cezası alır. Parsadan, 2006 yılındaysa yakalandığı omurilik kanseri nedeniyle hayatını kaybetti.
Zekâsıyla çete kurup, kumarhaneyi dolandıran Ayşe Benli
Las Vegas bilindiği gibi kumarhanelerin başkenti. Olaydaki beş Türk, ünlü Las Vegas kumarhanelerinden tophane usulüyle iki milyon dolar kaldırdı. Üstelik soyulamaz denilen bir kumarhaneden.
Ayşe Benli; kendisi ve 4 arkadaşıyla meşhur taktik olan 'papaz açma ' oyununda kullanılan kâğıtların işaretlenmesi ve işaretlenen kağıtların diğer kağıtlarla değiştirilmesinden ibaret olan dolandırıcılık taktiğiyle 2 milyon doları kaldırıp sırra kadem bastılar. Ve halen Ef bi ay tarafından aranıyorlar.
Sıradaki ünlü dolandırıcımız ismini hafızalara kazıyan Tosuncuk
1991 doğumlu, ortaokul mezunu olan Mehmet Aydın, 2015 yılında Bursa'da tek tek şirketleri dolaşarak kurumsal web sitesi yapan bir gençti. Sanal oyunda sanal hayvanlardan elde ettiği ürünler ve bunları satacağı sanal bir pazar oluşturarak girişimcilik kariyerine başladı. Oyun inanılmaz popüler oldu ve Aydın, para kazandıkça reklam vererek daha çok insana ulaştı.
Çiftlik Bank reklamlarında, yatırım yapan kullanıcılardan alınan paralarla gerçek çiftlikler kurularak, hayvanlar alındığı ve buradan elde edilen karların yine kullanıcılara dağıtıldığı öne sürüldü. Yani oyun olarak başlattığı projeyi gerçek hayata uyarladı.
Sosyal medyada "Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul’u fethettiği yaştasın" denilerek tanımlanan Aydın, kurucusu olduğu Çiftlik Bank ile 2018 yılında 132 bin 222 kişiyi dolandırdığı 1 milyar 139 milyon 972 bin TL para ile yurt dışına kaçtı. Hakkında kırmızı bülten çıkarılan 'Tosuncuk' lakaplı Mehmet Aydın, 2021 yılında teslim oldu.
Ve Türkiye Cumhuriyeti'nin en büyük dolandırıcısı olarak tarihe geçen Faruk Fatih Özer
Yeni nesil dolandırıcı diyebileceğimiz bu isim 2017 senesinde Thodex isimli bir şirket kurdu. Yerli kripto para borsası Thodex’in kurucusu ve yöneticisi Faruk Fatih Özer’in Nisan 2021 tarihinde ise şirketi hakkında başlatılan soruşturma kapsamında 2 milyar dolar ile ortadan kaybolduğu anlaşıldı. Olan yine halkımızın parasına oldu...
Son dönelerde 'kara para aklama' iddiasıyla tutuklanan ve malvarlıklarına kayyum atanan sosyal medya fenomenlerinin davaları ise devam etmektedir.