Haber: Deniz Dalgıç
Ulusal Pamuk Konseyi (UPK) Yönetim Kurulu Başkanı Bertan Balçık, Kahramanmaraş merkezli depremlerin etkisiyle bu sene pamuk ekim alanlarında daralma ve üretimde yüzde 20’lik bir gerileme olacağını belirterek, “Türkiye'de geçen sene 560 bin hektarlık bir alanda pamuk ekimi gerçekleşmişti ve 1 milyon ton lif pamuk üretilmişti. Bu sene depremin de etkisiyle pamuk ekim alanlarında ve üretimde yüzde 20’lik bir azalma bekliyoruz. Türkiye çapında ekim alanının 430 bin hektara gerilemesini bekliyoruz. Bu sene 800 bin ton civarı bir pamuk üretimimiz olacak” dedi. 1 kilogram pamuğun maliyetinin 18 lira olacağını söyleyen Balçık, “Bu durumda enflasyon ve refah payıyla birlikte pamuk fiyatlarının en az 24-25 lira olması gerektiğini düşünüyoruz. Oysa şu an çiftçinin eline geçen kütlü pamuk fiyatı maalesef 16-17 lira civarında” diye konuştu.
Ulusal Pamuk Konseyi (UPK) Yönetim Kurulu Başkanı Bertan Balçık, ELİPS HABER’in pamuk piyasasına ilişkin sorularını yanıtladı. Balçık’a sorduğumuz sorular ve yanıtları şu şekilde:
“Bu sene pamuk üretimi 800 bin tona gerileyecek”
Pamuk üretimi ne durumda? Deprem üretimi etkiledi mi?
Türkiye'de geçen sene 560 bin hektarlık bir alanda pamuk ekimi gerçekleşmişti ve 1 milyon ton lif pamuk üretilmişti. Bu sene depremin de etkisiyle pamuk ekim alanlarında ve üretimde yüzde 20’lik bir azalma bekliyoruz. Özellikle Hatay, Kahramanmaraş ve Gaziantep'te pamuk ekim alanlarında daralma var. Türkiye çapında ekim alanının 430 bin hektara gerilemesini bekliyoruz. Bu sene 800 bin ton civarı bir pamuk üretimimiz olacak.
“Çırçır fabrikaları ve artezyenler depremde ağır hasar aldı”
Hatay özelinde konuşmak gerekirse, geçen sene Hatay'da 45 bin hektarda pamuk üretimi olmuştu. Bu sene yüzde 60 düşüşle 20 bin hektar civarında pamuk ekilecek. Depremle birlikte oradaki çırçır fabrikaları ağır hasar aldı. Aşağı yukarı yani 70 çırçır fabrikasının ancak 15-20 tanesi çalışabilecek durumda. Diğerlerinin çalışması çok zor görünüyor. Hatay’ın kendine has bir durumu var. Bu sezon hem pamuk ekim alanını daralıyor hem de çırçır fabrikalarının çoğu çalışamayacak. Bununla birlikte önümüzdeki pamuk yetiştirme periyodunda sulama imkânlarının da ne kadar olacağı yani bir soru işareti olarak karşımıza çıkıyor. Çünkü mevcut barajların gövdelerinde çatlak olduğu söyleniyor. Hatay'da özellikle artezyen sulaması da oluyor. Bu artezyenlerin de hasar aldığı ve bazılarının kullanılamaz halde olduğu söyleniyor. Pamuk açısından Hatay'ın özel bir ilgiye ihtiyacı var.
“1 kilogram kütlü pamuğun maliyetinin 18 lira olmasını bekliyoruz”
Maliyetler ne durumda? Pamuk üreticisi maliyetini karşılayabiliyor mu?
Bölgelerimizde pamuk ekimine yeni başlıyoruz. Türkiye'nin 22 ilinde pamuk ekimi ve maliyetle ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Bazı değişkenliklerin olma ihtimaliyle birlikte yaptığımız hesaplama kabaca şu şekilde: 1 kilogram kütlü pamuğun maliyetinin 18 liradan aşağı olmayacağını düşünüyoruz. Bu durumda da enflasyon ve refah payıyla birlikte pamuk fiyatlarının en az 24-25 lira olması gerektiğini düşünüyoruz. Oysa şu an çiftçinin eline geçen kütlü pamuk fiyatı maalesef 16-17 lira civarında. Burada Türkiye'deki tekstil kapasitesini pamuk tüketiminin azalması etkili oluyor.
Pamuk tüketimimizin yüzde 40’ı Kahramanmaraş'ta gerçekleşiyor. Oradaki işletmelerin yüzde 80’i şu an çalışamaz durumda olduğu için Türkiye çapında bir talep eksikliği söz konusu. Bu da ister istemez fiyatlar üzerinde olumsuz baskı oluşturuyor ve fiyatlarda yukarı doğru bir hareket, ivmelenme olmuyor. Talep yetersizliğin yanında doların uzun süredir suni bir şekilde baskılanması da yer alıyor. Enflasyonun bu kadar yüksek olduğu bir ülkede doların sürekli baskı altında tutulması ister istemez tarım ürünleri fiyatlarını da olumsuz etkiliyor.
“Pamuk tüketimi azaldı”
Pamuğun fiyatı artacak mı?
Pamuk fiyatlarında olumlu bir seyir izlemesi ve fiyatların artması için öncelikle Türkiye'deki pamuk tüketim miktarının artması lazım. Şu anda 1 milyon 300 bin yüz bin ton civarı bir tüketimimiz var. Halbuki geçen sene bu rakam 2 milyon tondu. Tüketimde çok ciddi bir kayıp var.
Tüketimdeki azalmanın nedeni nedir?
Bunun üç sebebi var: Bunlardan en sonuncusu deprem, orada kapasite kaybımız oldu. Pamuk tüketiminin yüzde 40’ı Kahramanmaraş'ta gerçekleşiyor. Oradaki iplik fabrikaları yoğun şekilde pamuk tüketiyor ama deprem nedeniyle hasar alıp devreden çıkınca pazar kaybımız oldu. Onların bir talebi söz konusu değil. Ayrıca dolar kurunun baskı altında olması nedeniyle mevcut çalışan tekstil ve hazır giyimciler maalesef fiyat tutturamıyorlar. İhracat imkânımız her geçen gün daralıyor. Bu da talebi etkiliyor. Bir de Türkiye imalat sektöründe genel olarak sadece tekstilde değil genel olarak enerji maliyetlerinin ve vergilerinin yüksek olduğu bir ülke. Bu rakiplerimiz karşısında bize dezavantaj yaratıyor. Son zamanlarda gelen siparişlerde fiyat tutturamama durumu söz konusu.
“Destek ödemeleri artırılmalı”
Üretimin artması için üretici nasıl desteklenmeli?
Türkiye pamuk üreten bir ülke ve pamuk üretimine devam etmesi gerekiyor. Bu piyasa koşulları ve maliyete karşı üreticinin fark ödemesi desteğinin yükseltilmesi gerekiyor. Geçtiğimiz 2022 yılında ürün pamuk için 1 lira 60 kuruştu. Dekara ödenen gübre ve mazot desteklemesi ise 271 liraydı. Kilograma çevirecek olursak toplamda 2 lira 10 kuruş gibi bir desteklememiz. Bu maliyetimizin ancak işte yüzde 15’ine yakın bir kısmı. Bu fark ödemesinin maliyetin en az yüzde 25 ila 30’unu otuzunu karşılayacak şekilde arttırılması gerektiğini düşünüyoruz.
“Tekstil ve hazır giyim piyasası olumsuz etkileniyor”
Pamuk üretimindeki gerileme ve maliyet artışının tekstil ve hazır giyim piyasasına yansıması ne olacak?
Tekstil ve hazır giyim piyasası bu durumun olumsuz etkilerini şu an yaşıyor. İşçi çıkarmaları söz konusu. Zaten Kahramanmaraş'taki deprem sebebiyle çok sayıda iş yeri kapandı. Tekstilde ve hazır giyimde dış ticaret fazlasını verdiğimizi unutmamamız lazım. Burada hem dış ticaret fazlası, hem katma değer, hem de personel eleman istihdamı açısından Türkiye'de en verimli sektör tekstil ve hazır giyim sektörlerimiz olarak karşımıza çıkıyor. Bunların rekabetçi durumlarını devam ettirmeleri gerekiyor. Bu hem ham madde tedariki, hem banka kredileri, hem rekabetçi kur, hem de enerji maliyetlerinin düşürülmesi noktasında bu sektörün mutlaka desteklenmesi gerekiyor. Ancak bunlar olursa tekstilde olumlu gelişmelerden söz edebiliriz. Türkiye'de uygulanan ekonomi politikasının daha çok sanayi ve tarımsal üretimi destekler bir duruma geçmesi lazım. Maalesef şu anda bunun eksikliğini görüyoruz.