Özel haber: Halide Tonga
5 Ekim tarihinde, Bodrum Mumcular Mahallesinde bulunan baraj, su kalmaması nedeniyle su iletimine kapatıldı. Geçtiğimiz yıllarda yaklaşık 10 Milyon metreküp su sağlanan barajdan bu yıl düşük miktarda su depolanırken bu su da tamamen bitti. Bodrum’a su sağlayan diğer baraj Geyik Barajı’nda ise su seviyesi yüzde 8 civarında ve kritik seviyede.
24 Ekim tarihine gelindiğinde ise, Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras’ın talimatıyla ihtiyaç sahibi hanelere su desteğinin yanı sıra su deposu dağıtımına da başlandı.
Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras, konu ile ilgili yaptığı açıklamada, “Son dönemde kuraklık nedeniyle yaşanılan su sıkıntıları dolayısıyla halkımıza bir nebze de olsa destek olmak için su temini sağlamaya çalışıyoruz. Diğer yandan da deposu olmayan vatandaşlarımıza yardımcı olmak istiyoruz. Bu nedenle, ilgili tüm birimlerimiz sistemli bir çalışma yürütüyor. Su deposu ihtiyacı olan vatandaşlarımızın başvuruları doğrultusunda dağıtım yapıyoruz. Bu zor günlerde de halkımıza destek olmak için var gücümüzle çalışıyoruz.” dedi.
Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız, Bodrum’da yaşanan su sıkıntısının olası sonuçları, önlem almak için yapılması gerekenler, bölgesel kuraklığın genel anlamda Türkiye’ye etkisi ve yürütülmesi gereken su politikaları ile ilgili Elipshaber’e değerlendirmelerde bulundu.
Artan nüfusun su talebi karşılanmakta yetersiz kalınıyor
Özellikle yaz aylarında Bodrum’da güncel nüfusun 7-8 katı artış yaşandığına ve bu nüfusun su talebinin karşılanmasında yetersiz kalındığına dikkat çeken Yıldız şöyle konuştu:
“Bodrum’un su sıkıntısı nüfusu turistik dönemde sabit nüfusunun 7-8 katına çıkan dünya çapında prestijli turistik ilçelerimizin de yaşadığı bir konu. Buradaki su güvenliği konusu sadece suyun teminini değil aynı zamanda atık suyun da yeterli şekilde arıtılarak tekrar kullanıma alınabilmesini de kapsamalıdır.
Bodrum’un su güvenliğini baskılayan en temel unsurlar iklim değişikliği etkisi ve turistik dönemde 7-8 katına çıkan nüfusun su talebidir. Bodrum’un 182 bin civarında olan sabit nüfusunun 5-6 ay boyunca 1 buçuk milyona ulaştığı belirtiliyor.
Bu nedenle Bodrum’un su sıkıntısı, mevcut su kaynaklarının bu talebi karşılamakta yetersiz kalmasından, bu aşırı mevsimsel artışın yönetilememesinden ve isale hattı gibi bazı hatalı mühendislik uygulamalarından kaynaklanıyor. Ayrıca Bodrum’un su dağıtım hatları bu yarımadada hızla artan nüfusa su temini için geniş bir alana yayılmış durumdadır. Bu da su temininde işletme ve bakımı zorlaştırıyor."
Bodrum’daki su sıkıntısının nedenleri neler?
Bodrum’da yaşanan su sıkıntısının temel sebeplerini Yıldız şu şekilde sıraladı:
“Bodrum’un mevcut su talebi Geyik Barajı, Mumcular Barajı ve Milas Çamköy yer altı suyu kaynaklarından sağlanmaktadır. Bodrum’un su güvenliğini tehdit eden konular; Bodrum’a su temin eden bu barajlardaki su miktarlarının bu yıl olduğu gibi çok düşmekte oluşu, Bodrum’a su taşıyan isale hattında çok sık yaşanan sorunlar ve Çamköy-İkizköy arasının kömür madenciliğine açılmasıyla yeraltı suyunun azalması, Bodrum’un şehir şebekesindeki kayıp kaçak oranının yüzde 40 civarında tahmin edilmesi olarak sıralanabilir. Bunların yanısıra Bodrum’da kullanılan yıllık su miktarının MUSKİ tarafından temin edilen suyun yaklaşık iki katı olması da bir başka tehdit unsuru olarak ortaya çıkmaktadır.
MUSKİ’nin kayıtlarında Bodrum’a 2022’de verilen su miktarı 17,7 milyon metreküptür. Ancak ilçenin su kullanımı birçok kaynakta yılda 35 milyon metreküp olduğu yer almaktadır. Bu farkın önemli bir bölümünün sahildeki yeraltı suyu kuyularından aşırı çekimle elde edildiği öne sürülmektedir. Bölgedeki yeraltı suyuna tuzlu su girişimi başlamış olup bu çekimlerin sürmesi halinde bu kirlilik iç kesimlere de taşınacaktır. Böylece su kalitesi düşecek ve çevresel ve ekolojik sorunlar artacaktır.
Özet olarak Bodrum’daki su sıkıntısı; yaz aylarında artan su talebinin mevcut su kaynakları ile sürdürülebilir olarak karşılanamadığını, su temin planı yapılamadığını, özel kuyulardan çekimin arttığını ve kirliliğin yayıldığını, yeraltı suyu seviyesinin düştüğünü ve su sıkıntısının kronikleşme riski taşıdığını ortaya koyuyor. Ayrıca bu sorunların birçok turistik kentimizde mevcut olduğunu ve tedbirlerin bölgesel olarak düşünülmesinin turistik bölgelerimizin prestij kaybına uğramaması için çok faydalı olacağını gösteriyor.”
Sürdürülebilir su politikasına ihtiyaç var
Sadece Bodrum’da değil, başka turistik bölgelerde de su sıkıntılarının olduğu ve önlemler alınması gerektiğinin altını çizen Yıldız, “Bugün Bodrum öne çıktı ancak Datça’da, Marmaris gibi turistik bölgelerimizde de yazın çok fazla artan nüfusun su talebini karşılayabilecek sürdürülebilir su politikasına ihtiyaç var. Ancak bu politika sadece bu ilçelere sadece ilave su kaynağı yaratmaktan geçmemeli. Su yönetiminde ve su kullanımında da yeni yaklaşımlara ihtiyaç var.” dedi.
Bodrum’da yenilikçi su yönetimi gerekli
“Bodrum için öncelikle Bodrumun su kullanıcılarının da görüş ve önerileri alınarak “Su ve Kanalizasyon Master Planı” hazırlanmalı ve bu plan havza ve alt havza için hazırlanan master planlarıyla da uyumlu olmalıdır. Bodrum’da yenilikçi bir su yönetimi için tüm paydaşların üzerinde görüş birliği içinde olduğu bir yol haritası olmalıdır.
Hızla hazırlanması gereken bu plan, Bodrum’da suyun nasıl daha verimli kullanılacağı konusunda ortak aklın oluşmasına katkıda bulunacağı gibi ayrıca su sorununun çözümü için MUSKİ ve DSİ gibi kurumlara götürülecek teklifler için de çok önemli bir işlev üstlenecektir.”
Yatırımlar için yeni bir finansman modeli yaratılmalı
Yürütülecek su politikaları kapsamında yatırımların ve ayrılması gereken bütçe miktarlarına dikkat çeken Yıldız şöyle konuştu:
“Bodrum’da ve diğer turistik bölgelerimizde yapılacak acil su temini yatırımları ve su şebekesi yenileme yatırımları için yeni bir finansman modeli oluşturulmalıdır. DSİ’nin planladığı yeni barajlar veya alternatif deniz suyu arıtma tesislerinin ilk yatırım maliyetleri ve işletme maliyetlerinin finansman kaynakları hesaba katılmadan yapılan planlar uygulamaya geçmiyor. Ancak sorun büyümeye devam ediyor.
Turistik bölgelerimizin büyükşehir belediyelerinin su ve kanalizasyon idarelerinin bütçeleri bu yatırımlar için çok yetersiz kalmaktadır.
Bu konuda bu tahsislerin arttırılması, alınacak kredilere devlet garantisinin sağlanması ve özellikle turistik bölgelerimizde kullanılan su miktarına ve sektörel tahsislere göre yeni bir su bedeli takdiri politikasının oluşturulması gereklidir. Bunun için turistik bölgelerimizin Büyükşehirlerinin su ve kanalizasyon idarelerine yasal düzenlemelerle yeni yetkiler tanımlanabilir.”
Bodrum, su açlığı zor dindirilebilecek olan bir belde haline geldi
“Bodrum, hızlı gelişmesi ve artan turist sayısı, eğlence yaşamı ile su açlığı çok zor dindirilebilecek olan çok özgün turistik bir belde haline gelmiştir. Bu nedenle Bodrum gibi çok özgün turistik bir beldeye, iklim değişikliğinin artacak olan etkileri dikkate alınmadan, su dağıtımı altyapısı yenilenmeden ve su talebi kontrol edilmeden temin edilecek olan ilave su için çevresindeki tüm kaynaklar yetersiz kalacaktır. Bu nedenle Bodrum’da yeni ilave su kaynakları planlanırken suyun daha verimli kullanılmasına yönelik talep yönetimi de mutlaka uygulanmaya başlanmalıdır.”
Bölgesel kuraklıklar artıyor ve yaygınlaşıyor
Uzmanların Türkiye’de ve dünyada bölgesel kuraklıkların artış hızlarına yönelik açıklamalarına değinen Yıldız, 2040 yılında en az 6 nehir havzamızda su bütçesi açığı yaşanacağını da hatırlatarak sözlerini şu şekilde tamamladı:
“Türkiye aslında büyük bir bölümü yarı kurak bir iklim kuşağında yer alan bir ülke. Bunun yanısıra Türkiye bir bölgesel kuraklık ülkesi. Bu kurak dönemleri son yıllarda daha sık ve daha şiddetli yaşamaya başladık. Ancak bölgesel olarak yaşadığımız için etkisi genelde çok öne çıkmıyor. Ancak iklim bilimciler ve meteoroloji uzmanları bu kuraklığın gelecekte çok daha yaygın ve şiddetli bir şekilde yaşanacağını belirtiyor. Bu da bizim su güvenliğimizin riske girebileceğini açıkça ortaya koyuyor. Ayrıca Su Yönetimi Genel Müdürlüğünün hazırladığı Nehir Havzalarında Su ve Nüfus Projeksiyonları Raporu, 2040 yılında en az 6 nehir havzamızda su bütçesi açığı yaşayacağımızı ortaya koyuyor.
Bilim insanları ve uzmanlar ülkemizin özellikle Akdeniz kuşağında yaşanacak iklim değişikliğinden ciddi bir şekilde etkileneceği konusunda hemfikir. Bu da su güvenliği konusunda bölgesel sorunlar yaşayabileceğimizi ortaya koyuyor.
Su güvenliği riski sadece su konusunda kalmaz. Bilindiği gibi gıda, enerji ve çevre güvenliklerini de riske atar. Bu nedenle gelecekte bizi bekleyen risklerin birbirlerine olan etkilerini de dikkate alarak çalışmalarımızın alanlarını genişletmek ve hızlandırmak zorundayız. Bunun için de önce disiplinlerarası bir düşünce kültürüne ve radikal bir düşünce değişikliğine ihtiyacımız var. Mevcut düşünce kalıpları içinde çözüme ulaşmamız zor görünüyor.”