Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)’nin 3. Yasama Yılının açılışında DEM Partili milletvekilleri ile tokalaşmasına yönelik yeni bir açıklama yaptı. MHP Genel Başkanı Bahçeli, “Uzattığım el, 'Gelin Türkiye partisi olun, teröre cephe alın, gelin bin yıllık kardeşliğimizde kenetlenin' temenni ve teklifidir. DEM'e düşen sorumluluk, uzanan elin kıymet hükmünü anlaması, Türkiye partisi olma yönünde bir eşik olarak algılayıp değerlendirmesidir” diye konuştu.
Siyasette yumuşamaya yönelik mesajlar veren MHP Genel Başkanı Bahçeli, “Siyasette hiç kimseyle, hiçbir partiyle kategorik olarak alıp veremeyeceğimiz, konuşup çözemeyeceğimiz bir şey yoktur" ifadelerini kullandı.
Partisinin TBMM Grubunda konuşan Bahçeli’nin konuşmasından satırbaşları şöyle:
"Siyasette hiçbir partiyle konuşup çözemeyeceğimiz bir şey yoktur"
"Siyasette hiç kimseyle, hiçbir partiyle kategorik olarak alıp veremeyeceğimiz, konuşup çözemeyeceğimiz bir şey yoktur. Siyasi alakamız, sert veya yumuşak tavrımız tek tek fertlerin şahsiyet kalibreleri değil, fikir ve düşünme kapasiteleriyle sınırlıdır. Muhataplarımızın kim olduğundan ziyade ne söylediklerine bakıyor, siyasi bağlantı hatlarımızı buna muvafık kılıyoruz.
Geçen haftaki grup konuşmamda demiştim k; dünya görüşleri başka başka olsa da yöre ve köken farklılıkları zaman zaman kalın bir çizgi misali ikili ve çoklu diyalog hatlarının üzerini örtse de, ilk meclisin fedakârlık timsali mebusları bağımsız ortak paydasında cesaretle birleşmişlerdi.
Sayın Cumhurbaşkanımızın TBMM açılış konuşmasındaki şu görüşlerinin altı da dikkatle çizilmelidir. Bu Gazi Meclis sadece Türkiye’nin değil, geniş bir coğrafyadaki mazlum halkların umudu olan bir meclistir. Yani başımızda sınırlar yeniden çizilmeye çalışılırken, küresel sistem kökten sarsılırken sağduyu uzlaşma içerisinde hem ülkemize hem de coğrafyamıza yol gösterici olacaktır.
"Hala birbirimizin ayağına basmakta vakit mi kaybedelim?"
İktidar ve muhalefetiyle meclisimizin milletimize güven, hasımlarımıza korku verecek bir atmosferde çalışması özellikle böyle bir dönemde elzemdir. Meclisteki uyum, karşılıklı saygı çerçevesinde tartışma ve istişare buradan sokağa yansıyacak, ülkenin huzur ve emniyetine kapı aralayacaktır.
Siyasi rekabeti, siyasi husumeti dönüştürme teşebbüslerine izin vermeyeceğimize inanıyorum. Bu görüşlere yanlış diyecek bir milletvekili veya vicdan sahibi bir vatan evladı var mıdır? İçerisinde bulunduğumuz coğrafyalar kırbaç üstüne kırbaç yerken, her taşın altı zehirli yılanlarla bin bir türlü nifakla dolup taşarken, Türkiye’ye yönelik azgın iştahları nasıl görmezden gelelim?
Hala birbirimizin ayağına basmakta, ensesine tokat atmakla, açığını aramakla vakit mi kaybedelim? Bu hakikatlere sırtımızı dönemeyiz, dudak bükemeyiz.
"Biz durduk yere el vermeyiz"
MHP Genel Başkanı olarak Cumhur İttifakı’nın duruş ve engin duyuşuna müzahir şekilde DEM sıralarına giderek elimi uzattım. Doğaçlı olmayan bu iyi niyetli tutumumu siyasi nezaketten öte önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı çarpışması ve yeni anayasa için cephe genişletme çabası olarak görenler, mayın tarlasında söğüt gölgesi arayan zavallı biçarelerdir. Uzattığım el, milli birlik ve kardeşliğimizin mesajıdır. Uzattığım el, ilk meclisin ve Sayın Cumhurbaşkanımızın isabetli sözlerimizin meşale gibi yanan aydınlığıdır. Uzattığım el, ‘Gelin Türkiye partisi olun, gelin teröre cephe alın, gelin bin yıllık kardeşliğimizde kenetlinin’ temenni ve teklifidir. Biz, gelişi güzel, can sıkıntısından anlık dürtülerle dümenden ve düzenden el uzatmayız. Biz, durduk yere el vermeyiz. Öylesine yerimizden kalkıp da el sıkmanın merakına teşebbüs etmeyiz!
"Özgür Bey’in hayatı ile ilgili servis edilen iddia siyasetimizin konusu olmaz"
Aynı şey, CHP genel başkanı için de geçerlidir. Bizim siyaseten söylem ve eylemimizin yalan, dolan veya günü kurtarma telaşı değildir. Siyaseten demek, siyasi mücadelenin gereği ve gerçeği demektir!
Özgür Bey’in özel hayatı ile ilgili servis edilen iddia ve iftiraların hiçbiri siyasetimizin konusu olmaz, olamaz, olmayacaktır. Özel hayatları ihlal ve istila eden FETÖ taktiklerinin, proaktif sosyal medya ifşalarının tamamıyla karşısındayız. Türkiye böylesine karanlık ve karmaşık dönemleri vahim bedeller ödeyerek geride bırakmıştır.
Köprünün altından çok sular akmıştır. Biz, CHP’nin siyasetiyle, gayeleriyle ilgiliyiz. Bunun dışında ne söylenirse söylensin kulaklarımızı kapatmış haldeyiz. Bel altı vuruşlar, itibar suikastları, bizim ne işimize gelir ne de gündemimize girer.
Özgür Bey’in düne kadar ipe sapan gelmeyen konularla ilgili MHP’ye saldırması, hakkaniyet ve haysiyet ölçüleriyle bağdaşmayan seviyesizlikti. Halbuki biz; siyaseti mertçe, adam gibi yapmanın tarafındayız.
İşin doğrusunu isterseniz bizim el sıkışmamızı normalleşmeye bağlayan Özgür Bey’in yine yanlışa kapıldığı ortadadır. Hiç kimseyle tarla davamız yoktur. Türkiye’miz sınırların haricinden aşırı ve anormal tehdit sarmalındadır. Milli güvenlik sorunlarımız katlanmıştır. Basit tartışmalara eşit düşersek, mahşer günü ne yapacağız?
Türksüz Anadolu, Türksüz millet, Türksüz devlet cehennemin diğer adıdır. Dikkat ediniz, ocağımızı söndürmek isteyenlerin en çok istediği birbirine düşmüş, cephelere ayrılmış bir devlet, bir millet yapısıdır. Buranın adı Türkiye devleti, milletinin adı ise Türk milletidir!
"İsrail, İslam coğrafyasına ve hatta insanlığa savaş açmaktadır"
Tam 1 yıldır Gazze’de taş üstüne taş bırakmadılar. 42 bine yakın masum Filistinli soykırım kurbanı oldu. 85 bin ton bomba atıldı, 1 milyon Filistinli yerinden edildi. İsrail’in dünyaya meydan okuduğu artık netleşmiştir. Bu terör devletine karşı silah ambargosu uygulamak yetersizdir. Kınama mesajlarının ise hiçbir manası yoktur!
BM, bu tarihi ve ertelenemez görevi derhal üstlenmek ve katiller sürüsünü cezalandırmak zorundadır. İsrail, şu anda İslam coğrafyasına ve hatta insanlığa savaş açmaktadır. TBMM’de bugün öğlenden sonra yapılacak kapalı oturum yerinde ve isabetlidir.
Mesele, milli onur ve güvenlik meselesidir. Bir olmalıyız, diri olmalıyız, iri olmalıyız.
"Şiddet karşısında sessiz kalamayız"
Küresel ve bölgesel vahşetin yüksel çıtası yaygınlaşırken, ülkemizde her gün bir yenisine şahit olduğumuz cinayet, şiddet ve taciz vakalarının gittikçe yaygınlaşması, toplumsal endişeyi tırmandırmaktadır. Psikopat bir cani tarafından Fatih ve Eyüpsultan’da peş peşe işlenen tasarlanmış cinayetler Beyoğlu’nda görülen taciz olayı, Sıla bebeğin hayatını kaybetmesi, kavga ve karışıklık bekleyenlerin ümitlenmesi milletimizi derinden yaralamaktadır. Şiddete karşı sıfır toleransla muamele etmekten başka seçeneğimiz kalmamıştır. Şiddet karşısında sessiz kalamayız, derlenmeliyiz, toparlanmalıyız."