Telefonla yapılan mülakatta sorulan bir soruya karşılık Aydar devlet yetkililerinin henüz KCK’ye bir mesaj iletmediğini söyledi. Aydar, “Geçmişte ya yeni bir kanal oluşturulurdu ya da eski kanallardan mesaj gelirdi. Bir kanal da başkan Apo üzerinden geliyordu. O eski kanallar da duruyor ancak bize şu ana kadar hiçbir kanaldan mesaj gelmedi.” dedi.
1991'de Sosyal Demokrat Halkçı Parti’den (SHP) Siirt milletvekili seçilen, daha sonra Demokrasi Partisi’ne (DEP) geçen Aydar, 1990’larda Türkiye’den ayrılmasından bu yana yurtdışında yaşıyor. 2009-2011 "Oslo Süreci"nde aralarında Hakan Fidan'ın da bulunduğu devlet görevlileri ve PKK temsilcilerinin görüşmelerinde yer alan Aydar, halen İçişleri Bakanlığının kırmızı listesiyle arananlardan.
"TUSAŞ saldırısı görüşmeleri kesintiye uğratmaz"
Aydar BBC Türkçe'nin sorularına karşılık “Türkiye’de yeni bir çözüm süreci için şartların uygun olduğunu” söyledi. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Urfa Milletvekili Ömer Öcalan’ın ilettiği Abdullah Öcalan’ın mesajı için de “Mesajı destekliyoruz. Biz hareket olarak anlaşmak için, bir siyasal çözüm için elimizden gelen katkıyı her düzeyde sunacağız” dedi.
Aydar, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ) merkezine yönelik saldırı konusunda henüz saldırıyı üstlenme açıklaması yapılmadığı için yorum yapmak istemediğini söylemekle birlikte olayın son dönemdeki gelişmeleri sekteye uğratmayacağını savundu.
Aydar, TUSAŞ saldırısı konusunda, “Bu konuda muhatap HPG’dir (PKK'nin askeri kanadı). HPG’nin çok yakında açıklama yapmasını bekliyorum. Onlar bu konuda bir açıklama yapmadan yorumlara girmek istemiyorum” dedi ve "karşı taraf samimiyse [gelişmeleri sekteye] uğratma[yacağını]" söyledi. Aydar, "Bu tür diyalog süreçleri niye yapılır?" diye sordu. "Bu saldırıları durdurmak için. Eğer bir çözüm aranıyorsa bir saldırıyla birisi hemen ‘Ben geri çekiliyorum’ derse bu, samimi olmaz.”
Geçmiş süreçlerde de bu tür olayların yaşandığını, çözüm sürecinin en başında, 2013’te Paris saldırılarının olduğunu belirten Aydar, o saldırıyla ilgili “Bunu, birileri bu süreci sabote etmek istiyor diye değerlendirdik ve biz süreci devam ettirdik.” dedi.
Kamuoyunda TUSAŞ saldırısının da gelişmeleri sabote etmek istemek şeklinde değerlendirildiği [hatırlatılan] Aydar şu yorumu yaptı: “Kamuoyunda tabii algılar olur ama tarafların bir görevi de kamuoyunu olumlu yönde etkilemektir. Tecrübe şunu gösteriyor, olumsuzluklar olmakla beraber iki tarafın bütün olumsuzlukları aşmak için çözümde kararlı olması lazım.”
"Öcalan'la temas yok"
23 Ekim'de İmralı Adası'na giden yeğen Ömer Öcalan, tutuklu PKK liderinin, “Tecrit devam ediyor. Koşullar oluşursa bu süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim” dediğini aktardı.
Aydar, henüz görüşmede kendileri için hazırlanmış ayrı bir mesaj olup olmadığını bilmediğini ancak kamuoyuna dönük genel mesajı desteklediklerini belirtti.
Aydar, “Başkan bu hareketin kurucu lideridir. Çözüm meselelerinde de baş müzakerecidir, bu işi örgütüyle beraber yapar. Şimdi karşımızdaki güç eğer samimiyse bu çağrının gereklerini yerine getirir. Öcalan’a sağlık, güvenlik ve rahat hareket etme olanağının tanınması gerekir. Biz hareket olarak anlaşmak için, bir siyasal çözüm için elimizden gelen katkıyı her düzeyde sunacağız.”
Aydar, "Bu mesajı yeni bir süreç çağrısı olarak okumak mümkün mü?" sorusuna “Hareket bu konuyu diyalog yoluyla çözmek istiyor. Başkan da bu konuda öteden beri tavır sahibidir.” cevabını verdi.
Bununla sonlanabilecek olası bir süreçte ilk talepleriyle ilgili, “Öcalan bu süreçte yer almalı. Sağlık, güvenlik ve hareket etme engelleri kaldırılmalı. Öcalan’ın örgütle bir teması da yok." dedi.
Aydar, “Buradan Öcalan’ın KCK Avrupa veya Kandil ile hiçbir iletişimi olmadığını mı anlıyoruz?” sorusuna “Yok, sıfır” cevabını verdi.