Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü İbrahim Akın, partisinin TBMM’de düzenlediği grup toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu. Akın, yeni anayasa tartışmalarına değinerek, "Yeni bir anayasadan bahsedilecekse önce yol temizliği yapılmalıdır. İfade ve örgütlenme özgürlüğü önündeki engeller kaldırılmadan, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı sağlanmadan, AİHM ve Anayasa kararlarına uyulmadan anayasa yapılamaz" şeklinde konuştu.
“Gözaltına alınan arkadaşlarımızın serbest kalmasını istiyoruz”
Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü Akın’ın grup toplantısında yaptığı konuşmanın satır başları şöyle;
"Kürt meselesi çözülmedikçe Türkiye halkları ağır bedeller ödüyor sözümüzü çarpıtarak Türk milleti bedel ödeyecek denilerek yapılan manipülasyonları kınıyoruz. Ne yazık ki iki gündür olağanüstü koşullarda birçok arkadaşımızın gece baskınlarıyla hukuksuz bir şekilde gözaltına alınmasıyla karşı karşıya kaldık. Buradan demokratik siyasete dönük bu müdahaleyi kabul edilemez bulduğumuzu. Ve arkadaşlarımızın serbest bırakılmasını özellikle istiyoruz.
Başta Kürt sorunu olmak üzere toplumsal sorunlarımızı barışçıl ve demokratik siyaset zemininde çözme ihtiyacımız var. Artık onurlu ve adil bir barışa şans tanıma zamanı gelmiştir. Demokratik siyasetin önünü açılması zamanı gelmiştir. Bunun için bütün zeminlerin en doğru şekilde kullanılması zamanı gelmiştir. Daha ne kadar bomba patlayacak, daha ne kadar şiddet ortamı devam edecek, daha ne kadar toplumsal olarak insanların düşmanlaşmasını ve kutuplaşmasını sağlayacak siyasetinize devam edeceksiniz?. Artık yeter diyoruz. Bu sürecin böyle gitmesi mümkün değildir barışa şans verin diyoruz.
“TBMM işlevsizleştirilerek noter haline getiriliyor”
Yeşil Sol Parti olarak ısrarla söylediğimiz söylerimizi tekrar ediyoruz; Sorunlarımızın kronikleşmeden tüm toplumsal sorunlarımızın çözümünün yeri meclis olduğunu biliyoruz. AKP ve MHP iktidarı eliyle inşaa edilmeye çalışılan tek adam rejimi, meclisi işlevsiz kılmak için her türlü yöntemi deneyerek, noter haline getirilmeye çalıştı. Biz bunu kabul etmiyoruz. Bu mecliste 600 milletvekili var ve 600 milletvekili Türkiye halklarının sorunlarını çözmek için buraya görevlendirmişlerdir ve onları temsilen buradadırlar.
“Kopenhang kriterleri hukukun üstünlüğüdür”
Meclis konuşması sırasında AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, büyük ölçüde herkesi kapsayan şekilde anayasa tartışması yapacaklarını söylediler. Kopenhag kriterlerini Ankara kriteri olarak uygularız dediler. Biz Ankara kriterinin ne olduğuna bakmaya çalıştık. Kopenhag kriterleri hukukun üstünlüğüdür. Yarattığınız hukuksuzluk Ankara kriterleri mi olacak? AİHM kararlarını yok sayarak mı Kopenghang kriterlerini oluşturacaksınız?
Mevcut anayasanın en temel demokratik ilkelerini uygulamadan mı hukukun üstünlüğünü sağlayacaksınız? Bizim iddiamız şudur. Türkiye'de demokratik bir ortam yaratılmadan, kapalı kapılar ardından AKP ve MHP'nin hazırlamış olduğu anayasayı Meclis'ten geçirmesi söz konusu değildir.
Hazırlamış olduğu anayasanın bu özetten geçinmeye çalışmasını bizim kabul etmemiz mümkün değildir. Ve her türlü otoriter rejimini inşa eden AKP verdiği miktarına samimiyet testi olarak öncelikle demokratik manasının açılması konusunda demokratik bir ortamın savunmasını istiyoruz. Bunu sağlamadan yapılacak her çalışmanın sahici samimi ve gerçekçi olmayacağını buradan ifade etmek istiyoruz. Sizlerle paylaşmak istiyorum biz özgürlükçü, katılımcı, eşitlikçi, ekolojik bir anayasası için gerekli her türlü çalışmaynın parçası olamayı sonuna kadar savunmaya hazırız. Ve bunun mücadelesini şimdiye kadar oluşturduğumuz çeşitli hazırlıklarımıza zaten söylemiştik. Şimdi çok daha güçlü bir şekilde yasama yılında gerçekleştirme konusunda kararlıyız. Bütün halkımızı önümüzdeki dönemde bu tartışmaların parçası olmasına ve aynı zamanda duyarlı istiyoruz.
“Deprem bölgesinde konut ve su sorunu yaşanmakta”
Toplumda yine bir pembe tablonun parçası olarak, AKP Genel Başkanı Erdoğan depremle ilgili şöyle bir açıklama yaptı. Türkiye diğer ülkelerle kıyaslandığında en hızlı ve aktif olarak deprem yaralarının sarıldığını ve deprem sürecindeki bütün sürecin çok iyi yönetildiğini anlatmaya çalıştı. Bizim gördüğümüz gerçeklik bu değildir. Keşke böyle olsaydı. Depremdeki yurttaşlarımızın yaraları sarılmış olsaydı. Ama gördüğümüz tablo tam tersidir.
Depremin ikinci gününde bölgedeydik. Yaklaşık 8 ay oluyor. Gittiğimizde gördüğümüz tablo, AKP ve MHP iktidarının söylediği gibi bir tablo değildir. Vicdanları yaralayan bir durumla karşı karşıyadır. Şu anda insanlarımız konut ve su sorunu yaşamaktadır.
Nasıl tehdit etmektedir yıkım sırasında alınmayan tedbirlerden dolayı asbest çok yaygın bir şekilde hastalık yaymaktadır. Sadece kanser hastalığı ile ilgili değil aynı zamanda asbest insanlarımızın cilt kanserine sebep olacak yaralar olmuştur.