Sıcaklıkların artmasıyla birlikte birçok kentte araç ve kaldırım yıkama faaliyetleri yasaklandı. Su sıkıntısı yaşayan Diyarbakır, bu kentlerin başında yer alıyor. Geçtiğimiz günlerde Diyarbakır’da çöp depolama alanında bulunan hayvan cesetlerinin açlık ve susuzluktan öldüğü iddia edildi. Tartışmalar devam ederken HAYTAP Diyarbakır Temsilcisi Sevgi Ekmekçiler, konuyla ilgili Elips Haber’in sorularını yanıtladı.

‘’Alanda bulunan köpekler ölü hayvanları yiyerek hayatta kalmaya çalışıyorlar’’

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'ne ait çöp depolama alanında birçok ölü sokak köpeği bulundu. Bu konuda bir açıklama geldi mi? Sorumlusu kim?

Çöp depolama alanı şehrin 60-70 km uzaklığında bulunan bir yer. Bütün çöp depolama alanları gibi çok kötü bir yer. Yer yer gazların çıktığı, nefes almanın bile zor olduğu bir alan. Ne yazık ki belediye eskiden beri oraya yemek bulmaları kolay olur diye hayvan atıyor. Oradaki köpeklerin çoğu küpeli hayvanlar.

Şehirde veya barınakta hastalıktan veya kaza sonucu ölen hayvanlar da poşetler içinde oraya atılıyor. Alanda bulunan köpekler aslında bu ölü hayvanları yiyerek hayatta kalmaya çalışıyorlar.

Birkaç yıl önce barınak yenileneceği zaman barınakta bulunan hayvanlara birlikte yer bulma taleplerimizi büyükşehir belediyesi yetkililerine defalarca iletmemize rağmen bizimle işbirliği yapmak yerine hayvanlar götürülüp bu çöp alanına atıldılar. Tabi biz bunu öğrendiğimizde birkaç defa gidip alabildiğimiz toplamda 60 civarında hayvanı şehre getirip uygun alanlara bırakmıştık.

‘’Bir mezarlık yapılarak ölen hayvanlara saygı gösterilerek gömülmelerini istiyoruz’’

Orada katı atık tesisi yapılıyordu. Bize buraya artık çöp atılmayacak, çöp kaldırılacak çöpler tesiste dönüştürülecek dediler. Ama görüyoruz ki çöpler hala orada ve hayvanlar hala oraya bırakılıyor. Hayvan sayısı hala artıyor. Bu hayvanlar kim veya kimler tarafından oraya atılıyor bilmiyoruz çünkü elimizde buna dair bir kanıt yok, bunu yapanların ortaya çıkmasını istiyoruz.

Ölen hayvanların çöp gibi atılması bizim hep tepki gösterdiğimiz bir durum. Hayvanlar için bir mezarlık yapılması isteğimizi yıllardır belediyeye iletmemize rağmen bir sonuç alamadık. Bir mezarlık yapılarak ölen hayvanlara saygı gösterilerek gömülmelerini istiyoruz.

‘’Belediyenin yiyecek ve su temin ettiğini düşünmüyorum’’

Depolama alanında bulunan yüzlerce hayvan Diyarbakır sıcağında yiyecek ve su sıkıntısı mı çekiyor,  bu soruna belediye çözüm üretmiyor mu?

Tabi ki yiyecek ve su sıkıntısı çekiyorlar. Daha önce de belirttiğim gibi hayvanlar orada ölen hayvanları yiyerek hayatta kalmaya çalışıyorlar. Su bulmaları ise imkânsız. Belediyenin yiyecek ve su temin ettiğini düşünmüyorum. Orada sadece köpekler yok, yüzlerce kuş o alanda yaşıyor ve onlarda bu ölen hayvanları yiyerek yaşıyorlar.

‘’Hayvana şiddet, tecavüz ve öldürme giderek artıyor’’

Türkiye’deki hayvan hakları konusunda ne düşünüyorsunuz?

Hayvan korumacıların sayısı son yıllarda arttı ve insanların bir kısmı hayvan haklarına saygı duymayı, bu dünyada onlarla birlikte yaşadığımız gerçeğini anlamaya başladılar. Ancak bunun yanında çok fazla sayıda hayvan hakları ihlalleri görüyoruz. Hayvana şiddet, tecavüz ve öldürme giderek artıyor. Belediyeler görevlerini yapmıyor. Barınaklar çok kötü durumda, denetimler yapılmıyor. Bunun yanında hayvan korumacı olarak görünüp hayvanlar üzerinden para kazanmaya çalışan kişilerin de türediğini büyük üzüntü ile görüyoruz.

‘’Yasa hayvanların haklarını korumaktan çok uzak’’

Sokak hayvanlarının uğradığı şiddet, taciz ve cinayetlerle ilgili yasalar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Türkiye’de hayvan hakları ne yazık ki istenen düzeyde değil. Yasa 2004 yılında ilk çıktığında çok sevinmiştik ama sonra gördük ki yasa hayvanların haklarını korumaktan çok uzaktı. Yıllarca yasanın değişmesi, hayvan haklarının yasalar ile korunması, hatta anayasal güvence altına alınması için mücadele ettik. İki yıl önce çıkan yasa hayvanlara karşı işlenen suçları TCK kapsamına aldı ama yatarı olmayan cezalar verilmediği için bu yasa da caydırıcı olmaktan uzak. 

‘’Hayvanların bazıları insanların vahşetinden kaçamıyor’’

Küresel iklim krizinin nedeni insanlar olmasına rağmen, doğurduğu sonuçların insanlar üzerindeki etkisi konuşuluyor. Neden hayvanlar üzerindeki etkisi konuşulmuyor?

Dünyada her şey insanlar için diye bir düşünce olduğu için, hayvanlar insanların varlığı ve refahı için bu dünyada bulunuyorlar algısı nedeniyle, yani kısaca insanların bencillikleri nedeniyle hayvanların bu durumdan en çok etkilenen türler olduğu, birçoğunun neslinin tükendiği veya tükenmek üzere olduğu çok az bir kesim tarafından görülebiliyor. Doğada yaşayan birçok hayvan artık yiyecek ve su bulamadığı için şehirlere gelip yiyecek ve su aramaya çalışıyor. Bu hayvanların bazıları insanların vahşetinden kaçamıyor.

Benim çalıştığım yer olan Yaban hayvanları merkezine çok sayıda kanatları veya ayakları kırılmış, kopmuş hayvan geldiğinden bu durumu gözlemleme imkânı da bulabiliyorum.

‘’Belediyelerin denetleme görevini yerine getirmeleri lazım’’

Belediyenin dışında vatandaşlara ne gibi sorumluluklar düşüyor? Siz Diyarbakır’da HAYTAP olarak bu konuda ne tür çalışmalar yürütüyorsunuz?

Aslında vatandaşlara çok fazla şey düşüyor. Öncelikle belediyelerin görevlerini yerine getirme konusunda harekete geçirmek çok önemli. Belediyeleri denetleme görevini yerine getirmeleri lazım. Ama belediyeler gönüllülerle işbirliği yapmakta çok istekli değiller.

Bunun yanında yaşadıkları yerlerdeki hayvanların beslenmelerine yardımcı olmaları, çevrelerindeki hayvanlara sahip çıkmaları, belediyeler tarafından kısırlaştırılmalarının, aşılanmalarının yapılması için çaba göstermeleri, hak ihlallerinde gerekli başvuruları yapmaları öncelikle yapılması gereken şeyler.

HAYTAP temsilcileri olarak yukarıda yazdığım şeylerin dışında yıllardır vatandaşların bilinçlenmeleri için çalışmalar yapıyoruz. Okullara eğitim çalışmalarına gidiyoruz. Afiş ve billboard çalışmaları yapıyoruz. Resmi kurumları görevlerini yerine getirmeleri için sık sık ziyaret ediyoruz. Hayvan besleyen kişilere mama desteğinde bulunuyoruz. Zor durumda olan hayvanların tedavilerini ve sahiplendirilmelerini yapıyoruz.

Editör: Ateş Çatıkkaş