Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan (SGK) 8 bin lira alabilmek için 12 bebeğin ölümüne neden olan yenidoğan çetesiyle ilgili soruşturma derinleşiyor. Olay kapsamında İstanbul’da 9 hastane kapatıldı. Hukuki süreci değerlendiren Avukat Umur Yıldırım, çetenin işlediği suçlar ve mağdur ailelerin haklarına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
“Taksirle değil, kasten öldürme”
Avukat Umur Yıldırım, çete üyelerinin bebek ölümlerine doğrudan neden oldukları için Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) en ağır maddeleri ile yargılanacaklarını belirtti. “Bu olay basit bir tıbbi hata değil, kasten öldürme suçudur. TCK 81. maddeye göre kasten bir kişiyi öldüren, müebbet hapis cezasıyla karşı karşıya kalır. Üstelik burada ölenlerin tamamı çocuk olduğundan, 82. madde de devreye girecektir. Bu durumda cezalar ağırlaşacak” dedi.
“Suça yardım edenler de ceza alacak”
Çete üyelerinin yanı sıra, suçun işlenmesine yardım eden kişilerin de en az failler kadar ceza alacaklarına vurgu yapan Yıldırım, “Türk Ceza Kanunu’nun yardım etme suçuna ilişkin hükümleri oldukça net. Yardım edenler, doğrudan suça iştirak edenler gibi ağır ceza alabilirler. Burada da aynı durum geçerli, suç ortakları da en az çetenin liderleri kadar sorumluluk taşıyor” ifadelerini kullandı.
“Mağdur aileler müşteki olarak sürece dâhil olmalı”
Mağdur ailelerin, soruşturma dosyasına müşteki olarak dâhil olabileceğini ve delillerin toplanmasına katkı sunabileceklerini belirten Yıldırım, “Mağdur aileler, dosyada taraf olarak yer alırlarsa, eksik delillerin toplanmasını sağlayabilir ve mahkeme sürecinde haklarını savunabilirler” dedi. Ayrıca ailelerin, mahkeme sürecinde şikâyetçi olup davaya katılma haklarının olduğunu, bu sayede davayı temyize ya da istinafa götürebileceklerini ekledi.
“Dolandırıcılık ve sahtecilik suçları da araştırılacak”
Çetenin yalnızca öldürme suçu işlemediğini, aynı zamanda dolandırıcılık ve resmi evrakta sahtecilik suçlarına da karışmış olabileceğini söyleyen Yıldırım, “Bu olay, yalnızca çocukların ölümüyle sınırlı değil. Tedavi yapılmış gibi gösterip SGK’dan haksız kazanç elde etmiş olabilirler. Bu da dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarını beraberinde getiriyor” diye konuştu.
“Denetim eksikliği bu tür olaylara yol açıyor”
Avukat Yıldırım, olayın sadece çocuklarla sınırlı kalmadığını belirterek, “Önceden protez skandalı yaşanmıştı, şimdi ise bu skandal yenidoğan bebekler üzerinden yürütülüyor. Denetim eksikliği bu suistimalleri artırıyor. Maalesef denetimler yetersiz kaldığında bu tarz olayların önüne geçilemiyor. Devletin sunduğu kamu hizmetleri, özel kişiler eliyle yürütülüyor, fakat bu hizmetlerin denetimi yeterince sağlanmıyor. Bu yüzden insanlar büyük kazançlar için suça yöneliyorlar. Sekiz bin, on bin lira gibi miktarlar bu kişilerin gözünü boyuyor ve maalesef denetimsizlikten faydalanarak bu tarz sistematik suçlar işleniyor” dedi.
“Kapatılan hastanelerde suçsuz çalışanların hakları var”
Yıldırım, kapatılan hastanelerde çalışan suçsuz personelin yargı yoluna başvurabileceğini dile getiren Yıldırım, “Bu çalışanlar, işe iade davası açabilir ya da kıdem ve ihbar tazminatlarını talep edebilirler. Mevcut süreç onların isteği dışında gelişen bir durum olduğu için yasal hakları bulunuyor. Kapatılan hastanelerdeki suçsuz çalışanların hakları yargı yoluyla korunacaktır” dedi.
“Bu olay yalnızca İstanbul ile sınırlı değil”
Son olarak, bu tür olayların yalnızca İstanbul ile sınırlı kalmadığını ve başka illerde de benzer suiistimallerin yaşanabileceğini söyleyen Yıldırım, “Bu tür olaylar sadece bebekler üzerinden değil, yaşlılar ve rehabilitasyon merkezlerinde de gerçekleşebilir. Denetim yetersizliğinden dolayı Türkiye’nin dört bir yanında benzer vakalar yaşanıyor olabilir” diye konuştu.
Fotoğraf: Avukat Umur Yıldırım