Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince adliyenin konferans salonunda yapılan duruşmaya, organize suç örgütü elebaşı olduğu iddia edilen Fırat Sarı'nın da aralarında bulunduğu 22 tutuklu ve bazı tutuksuz sanıklar ile tarafların avukatları katıldı.
Çok sayıda basın mensubunun takip ettiği duruşmanın yapıldığı salon ve önünde, polis ekiplerince yoğun güvenlik önlemi alındı.
18 Kasım'da başlayan ve 22'si tutuklu 40 sanığın savunma yaptığı duruşmada, tutuksuz sanıkların beyanları alınıyor.
Duruşmada, tutuksuz yargılanan Hıdır Yüksel savunmasını yapıyor.
‘Yenidoğan çetesi’ sanıklarının mal varlıklarına tedbir konuldu
Büyükçekmece Başsavcılığınca, "suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama" suçundan yürütülen soruşturma kapsamında, "Yenidoğan çetesi" davasında yargılanan sanıkların da aralarında bulunduğu bazı şüphelilerin mal varlıklarına tedbir konuldu.
Başsavcılığınca, İstanbul'da, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları iddiasıyla yargılanan sanıkların da aralarında bulunduğu bazı şüpheliler hakkında "suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama" suçundan soruşturma başlatıldı.
Soruşturma kapsamında şüphelilerin mal varlıklarına tedbir kararı getirildi.
İstanbul'da, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları öne sürülen 47 sanığın yargılandığı davada tutuksuz sanıklar savunma yaptı.
Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince adliyenin konferans salonunda yapılan duruşmada savunması alınan tutuksuz sanık doktor Hıdır Yüksel, 55 senelik hekim olduğunu ve ocak ayına kadar Esenyurt Reyap Hastanesi'nin mesul müdürlüğünü yaptığını söyledi.
Yüksel, prensip olarak hiçbir yolsuzluğa, sorumsuzluğa sebebiyet vermediğini belirterek, "Çalıştığım yerde böyle bir şey olması imkansız. Reyap Hastanesi'nin mesul müdürü olduğum için yenidoğan sorumlu hekimini ve sorumluları tanırım. Biz kurumsal bir hastanesiyiz. Çalıştığım süre içerisinde bana anne-babadan gelmiş herhangi bir şikayet yok. Hastane kurumsal olduğu için 2-3 ayda bir sağlık müdürlüğü tarafından denetlenir." dedi.
Hastanede cüzi bir ortaklığının olduğunu ifade eden Yüksel, tutuklu sanıklardan suç örgütü elebaşı olduğu iddia edilen Fırat Sarı ile yapılan sözleşmede, Sarı'nın sabit maaş alıp almadığına ilişkin soru üzerine mali konuları bilmediğini söyledi.
Sanığın avukatı Ramazan Zeybek ise örgüt kavramına uyan hususların gerçekleşmediğini, Sosyal Güvenlik Kurumunun (SGK) her an hastaneyi denetleme hakkına sahip olduğunu belirterek, denetime açık olan bir durumda dolandırıcılık suçunun unsurunun oluşmayacağını ifade etti.
Sanık Ali Aksu'nun savunması
Birinci Hastanesi'nin mesul müdürü olan tutuksuz sanık Ali Aksu ise 32 yıllık meslek hayatında binlerce ameliyat yaptığını, böyle bir dosyada bulunduğu için çok üzgün olduğunu söyledi.
Epikrizin, hastaya yapılan tüm işlemlerin kaydedildiği, hekimlerin e-imzayla imzaladığı elektronik evrak olduğunu anlatan Aksu, SGK'nin, zaman zaman hastaneleri ziyaret ederek yerinde incelemeler yaptığını, hastanın basamağını yükseltmenin, ödeme yapılacağı anlamına gelmediğini, bazı hekimlerin üçüncü basamak olarak değerlendirdiği bir hastanın başka bir hekim tarafından ikinci basamak görülebileceğini aktardı.
Aksu, bu davada tartışmaların kaynağının SGK'nin basamağa göre ödeme yapması olduğunu belirterek, basamak düzeyleri arasındaki farklılık nedeniyle şu anda SGK ile hastaneler arasında çok sayıda dava bulunduğunu söyledi.
İhmali davranışla kasten adam öldürme iddiasının tamamen gerçeğe aykırı olduğunu savunan Aksu, iddianamede yer alan uzman görüşü raporunda tüm vakalarda subjektif yorumlar yapıldığını, raporun eksik ve hatalı olduğunu iddia etti.
Opara bebeğin ölümü
Aksu, 6 aylık Michelle Nwandı Opara bebeğin ölümüyle ilgili de Beylikdüzü Medilife Hastanesine öksürük şikayetiyle getirilen bebeğin, muayene edilip reçetesi verildikten sonra taburcu edildiğini anlattı.
Durumu kötüleşen bebeğin tekrar aynı hastaneye getirildiğini ve servise yatışının altıncı saatinde kalbinin durduğunu, bebeğe iki kez canlandırma işlemi uygulandığını aktaran Aksu, şöyle devam etti:
"Bebek yoğun bakıma alındı. Opara 6 aylık olmasına rağmen 5 kiloydu. 6 aylık bir bebeğin kilosunun 7,5-8 olması beklenir. Yani ciddi bir gelişim geriliği vardı. Keşke otopsi yapılmış olsaydı. Tarafınızca uygun görülürse Opara bebek için otopsi talep ediyoruz. Bu dosyanın en büyük eksikliği otopsilerin yapılmamış ya da yapılamamış olmasıdır."
Aksu, sanıkların çoğunu tanımadığını ve ortada suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgüt olduğunu da düşünmediğini söyledi.
Tarafına isnat edilen hiçbir suçlamayı kabul etmediğini ifade eden Aksu, "Bu dava Türkiye Cumhuriyeti tarihinde doktor, hemşire ve sağlık çalışanlarının işbirliği yapılarak hayata gözlerini yeni açmış bebeklerin öldürüldüğü algısı oluşturulduğu ilk davadır. Toplum vicdanında mahkum edilmeye çalışıldık. Yazılı ve görsel medyada tarafıma itibar suikasti yapılmıştır." diye konuştu.
Duruşma verilen aranın ardından tutuksuz sanık Bahar Kanık'ın savunmasıyla devam ediyor.
İddianameden
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 1399 sayfalık iddianamede, sanık doktor Fırat Sarı'nın elebaşı olduğu suç örgütünün sevk ve idaresini sanık doktor İlker Gönen ile 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir'in yaptığı belirtiliyor.
İddianamede, suç örgütünün esas amacının, işletmesini devraldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf edip doluluğunu sağlamak, hastaların basamaklarıyla oynama yapıp, Sosyal Güvenlik Kurumundan (SGK) üst sınırda ödeme almak olduğu kaydediliyor.
Sanıklar tarafından hasta bebeklerin durumunun olduğundan daha ağır gösterildiği, olması gerekenden daha uzun süre yatışlarının sağlandığı belirtilen iddianamede, bu şekilde SGK'den yüksek ücret tahsil edildiği ve bazı hasta yakınlarından fazla para alındığı anlatılıyor.
Bebek hastaların uygun sağlık hizmeti almasını sağlayacak hastanelere sevki yerine sanıkların seçtiği, örgüt adına karlı görünen hastanelere yatırıldığı bildirilen iddianamede, karın çoğunun sağlık çalışanı olan örgüt üyesi sanıklarla paylaşıldığı ifade ediliyor.
Esas amacın, bebeklerin sağlık durumunun iyileştirilmesi değil, maddi açıdan en fazla kazanç elde edilmesi olduğu iddianamede belirtiliyor.
Ceza istemleri
İddianamede, sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen için 10 bebeğin ölümü nedeniyle "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık" ve "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" suçlarından 10 kez, "resmi belgede sahtecilik" suçundan da 11 kez uygulanmak üzere toplam 177 yıl 6'şar aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapis cezası talep ediliyor.
Sanık Gıyasettin Mert Özdemir'in ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapisle cezalandırılması isteniyor. 8'i kadın 44 sanık hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülüyor.
İddianamede, "dolandırıcılık" suçu işlenerek maddi menfaat temin edilen sorumlu hastaneler ve şirketler için de tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, bunların kapatılıp mal varlıklarına el konulması talep ediliyor.
Soruşturma kapsamında İstanbul'da 9, Tekirdağ Çorlu'da 1 hastanenin ruhsatı iptal edilmiş, bu hastanelerde tedavi gören bebekler ve hastalar ambulanslarla kamu hastanelerine sevk edilmişti.
Öte yandan yenidoğan çetesine ilişkin soruşturmayı yürüten Büyükçekmece Cumhuriyet Savcısı Y.E'yi makamında ölümle tehdit edenler de tutuklanmıştı.
Duruşma 2 Aralık'a ertelendi
İstanbul'da, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları iddia edilen 47 sanığın yargılandığı davanın duruşması, tutuksuz sanıkların savunmalarının alınmasına devam edilmek üzere 2 Aralık Pazartesi gününe ertelendi.