Basın açıklamasını yapan ve soruları yanıtlayan Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'nun açıklamasından öne çıkanlar şu şekilde: 

Hukuk düzenimize yapılan bir darbe var. Bireysel başvuru hakkı insan hakkının bir parçasıdır. Devletin düzeninin teammülleri var. Demokrasi tarihimizin boyunca anayasanın aldığı kararının tartışıldığını görüyor muyuz. Bunun yapılma nedeni yargı bağımsızlığını tümüyle ortadan kaldırmak, bireysel başvuru hakkını anlamsız hale getirmek. 

AYM üyelerinin yanındayız. Demokratik değerlerin korunması için bütün partiler ve STK'larla hareket etmekte kararlıyız. Yargıtay Başkanı'na soruyorum, Yargıtay 3. Dairesinin aldığı karar bütün kurumu temsil ediyor mu?

Gösteri yapmak anayasal haktır, gerekirse ona da başvururuz. Ümit ederiz ki buna gerek kalmaz. AK Parti kitleleri üzerinden birileri devlete sızarak otoriter yönetimi kalıcı kılmaya çalışıyor.

Yargıtay Başkanımıza çağrımız şudur, AYM Başkanı ile birlikte oturup birlikte değerlendirsinler. Yürütmenin bir müdahalesi olduğu açık. Vahim açıklamalar Külliye'den geliyor. Milli ve gayri milli kurumlar olduğuna dair vahim açıklamalar var.  Gösteri yapmak anayasal haktır. Buna da başvururuz. Ama ümit ederiz ki buna gerek kalmaz. AK Parti'nin sağduyulu hukukçuları "Yarın bizim de hukuka ihtiyacımız olur" diye gidip bu işi çözerler. 

Türkiye'yi anayasasızlaştırmak isteyen bir grup var

Eğer bu iş Meclis'te çözülmezse demokrasiyi savunmak için anayasal çerçevede, yasal çerçevede ne gerekirse o eylemi yaparız. 

2017 yılından bu yana yapılan açıklamaları takip ederseniz eğer Türkiye'nin otoriter rejim içinde olduğunu görürsünüz. 

Türkiye Devleti, demopkrasi sahipsiz değildir. AK Parti Genel Merkezi devrede olmayacak, oradan bir açıklama yapılmayacak. Hayati Yazıcı, Faruk Çelik, Abdulhamit Gül gibi siyasi yetkinliği olanlar açıklama yapabilirler. 

70'li yıllardan gelen lakayt düşünce sistemi Türkiye'de otoriter rejimi kurmak istiyorlar. Fiilen anayasasızlaştırma yapılmak isteniyor. Yürütme üzerindeki denetim mekanizmaların tümü birer birer işlevsizleştiriliyor.  Türkiye'yi anayasasızlaştırmak isteyen bir grup var. AK Parti'ye sesleniyorum; baş kaldırın! 

İmamoğlu'ndan Kılıçdaroğlu açıklaması: Başka bir celsede yanında olurum İmamoğlu'ndan Kılıçdaroğlu açıklaması: Başka bir celsede yanında olurum

Ne olmuştu?

Can Atalay, Gezi Parkı davasında 18 yıl hapse mahkum edildikten sonra 14 Mayıs'ta yapılan 28. Dönem Milletvekili Genel Seçiminde TİP'ten milletvekili seçilmişti. Atalay'ın, "milletvekili seçilmesi nedeniyle hakkındaki yargılamanın durması ve tahliye edilmesi" talebiyle yaptığı başvuru, Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nce reddedilmişti. Milletvekili seçilerek yasama dokunulmazlığı kazandığı gerekçesiyle yargılamada durma kararı verilmesi talebinin reddedilerek yargılamaya devam edilmesi nedeniyle "seçilme ve siyasi faaliyette bulunma" hakkının, tahliye talebinin reddedilmesi nedeniyle de "kişi hürriyeti ve güvenliği" hakkının ihlal edildiği ileri sürülerek Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yapılmıştı.

Sürecin devam ettiği sırada Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Can Atalay'a verilen 18 yıl hapis cezasını onamıştı. AYM de başvuruyu kabul ederek oy çokluğuyla 25 Ekim'de Can Atalay'ın "seçilme hakkı" ile "kişi hürriyeti ve güvenliği" haklarının ihlal edildiğine hükmetmişti. AYM'nin kısa kararı Gezi davasına bakan ve hükmü veren İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmişti.

Editör: Halide Tonga