Haber: Ateş Çatıkkaş

Artan vergileri, harçları ve zamları hapishane üzerinden yorumlayan Adil Yaşam Derneği Başkanı Haluk Çavuşoğlu, zamların tutukluları olumsuz etkilediğini söyledi. Mahkumların ve ailelerinin kantinlerden alışveriş yaptığını hatırlatan Çavuşoğlu, alınan zam kararlarının kantin alışverişlerine ve görüntülü görüşmelere zam olarak yansıyabileceğini söyledi.

Kanunlar önünde herkesin eşit olmasını gerektiğine dikkat çeken Çavuşoğlu, Elips Haber’in sorularını cevapladı:

CHP Torba yasayı AYM'ye taşımalı mı? Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

‘Yeni dönemde bu plan bütçe komisyonundan, covid-19’dan izinli olan mahkûmların normal şartlarda uzatılmalı mı yoksa geriye mi dönmeli ile alakalı bir konudur. Adalet Komisyonu'nu ilgilendiren bir komisyondu ama plan bütçe komisyonundan yine birlerini kapsam dışı bırakılacak şekilde bir kanun hazırlandı. AK Parti ve MHP'nin mevcut milletvekili için bu kanun kendi içerisinde ayrımcı bir kanundur. Üç senedir covid-19 izninde olan mahkûmların cezalarına her suçtan bakın. Cinayet, uyuşturucu, cinsel aklınıza gelebilecek her adli mahkûmun tamamı için konuşuyorum. Bunların cezalarından üç yıllık süre infaz edilirken pandeminin en ağır şartlarında kapalı cezaevinde aynı suçlardan olan mahkûmlara cezalarından düşürülmedi. Bu aykırıdır.

‘’Kanunlar önünde herkes eşittir’’

Bir diğer konu ise denetimli serbestlik. Covid izninde olan mahkûmlara beş yıllık denetimli serbestlik uygulanırken bir yıllık denetimli serbestliği altı yıla çıkaracaklar. Fakat kapalı cezaevinde olan bir yıllık denetimi dört yıl yapacaklar. Yani burada da bir adaletsizlik var. Biz bunun da işlenmesini istiyoruz. Yani kanunun anayasanın eşitlik ilkesi açıktır. Bir kişiye verilen hak diğerlerini devirmek durumunda. Ayrım yapamazsınız. Çünkü kanunlar önünde herkes eşittir. Eşitlik ilkesi bunu barındırır.

Ayrıca bazı suçlar kapsam dışı bırakıldı mesela çek yasasından dolayı denetimli serbestlikler yok.  Esnaf da bu durumda mağdur oldu. Neticesinde cezaevine giderse bu çeklerin karşılığını nasıl ödeyecek? Kaldı ki bunlar bu ekonominin geldiği dönemde onlar da ödemelerini alamadığı için ve ihalelerini tamamlayamadıkları için bu borçlanmayla karşı karşıya geldiler. Bunlar da kapsam dışı kaldı. Mesela TCK 220 örgüt susma adli suçu kapsam dışı bıraktılar. Yani örneğin iki üç kişi bir olaya karıştı. Bu olaydan dolayı örgüt davası açıldı ve adli mahkûmlar için de bu konuda kapsam dışı bırakıldı. Adli mahkûmların dörtte dört dediğimiz infaz yakma TCK 1008. Madde mükerrer suçlar kapsam dışı bırakıldı. Bunların da Anayasa Mahkemesi'nde önü açılmalı. O üç yıllık süre bunların cezasından da infaz edilmelidir. Denetimli serbestlik her suça eşit bir şekilde verilmesiyle alakalıdır. Cumhuriyet Halk Partisi’nin Anayasa Mahkemesi'ne götürülmesiyle alakalıdır.

“Görüntülü görüşmelere zam gelecek”

  Artan zamlar adil yaşamı nasıl etkiliyor?

Artan zamları cezaevi üzerinden yorumlamak istiyorum.  Cezaevlerinde mahkûmlar kantinlerden alışveriş yapıyorlar. Örneğin on liraya cezaevi görüşlerine giden aileler yirmi liraya gidecek hatta belki de gidemeyecekler. Yani çok ciddi anlamda mağdur olan bir kitle daha fazla mağdur hale geldi.

Ayrıca cezaevlerinde görüntülü görüşme var. Buna da zam gelecek. E dolayısıyla mahkûmlarda aileleri de daha kötü bir duruma düşecek.

‘’Türkiye'de en öncelikli konu, ekonomiden daha önemlisi adaletin tecelli etmesidir’’

Adil bir yaşam için önce insanlara, daha sonra siyasete düşen görevler nelerdir?

Türkiye'de en öncelikli konu ekonomiden daha önemlisi adaletin tecelli etmesidir. Ülkemizde şu an adil yargılanma konusundaki hak ihlalleri %77’ye geldi. Kaldı ki bunlar sadece dosyalarını anayasa mahkemesine taşıyanlar. Çünkü biz Türkiye'de haklarımızı çok az bilen ya da haklarımızı çok az savunan bir millet haline getirildik. Bunda siyasetin çok ciddi baskısı var. İnsanları korkutarak bir şeyler yapmaya çalışılmasından dolayı bu durumdayız.

‘’Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bu kadar hukukçu milletvekili olduğu halde kanunda hak ihlali yaşanabiliyor’’

 Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan çok ciddi bir konuşma yaptı ve konuşmasında, ‘Bireysel başvurularda kanundan dolayı yirmi tane hak ihlali bulduk’ dedi. Yani yirmi tane kanunda hak ihlali tespit edilmiş. Düşünebiliyor musunuz? Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bu kadar hukukçu milletvekili olduğu halde kanunda hak ihlali yaşanabiliyor.

Bugün yanlış ameliyat yapan bir doktor görevinden uzaklaştırılıyor ya da tazminatla karşı karşıya geliyor. Ama görevini kötüye yapan bir hâkim, savcı hiçbir şekilde sorgulanmıyor ve görevine devam ediyor. Hatta Anayasa Mahkemesi'nden dönen tazminatı devletimiz ödüyor. Kendi cebinden çıkmadığı için ve sorgulanmadığı için bu adaletsiz sistem devam ediyor.

 ‘’Adaletli bir yaşam için, adil bir yaşam için önce hukukun, adaletin tecelli etmesi gerekli’’

Dolayısıyla adaletli bir yaşam için, adil bir yaşam için önce hukukun, adaletin tecelli etmesi lazım. Güçlünün, zenginin değil gerçekten mahkeme karşısına bir garibanın da çıktığında haklarını teslim alabileceği bir hukuk sistemi gerekli. Yani bunu siyasetçilerin bu kurlarla, derivasyonla oynamasıyla ya da farklı atılımlarla olacağını değil önce adaletin tecelli etmesi, hukukun, evrensel ve siyasetin baskısının üzerinden hissetmediği ve adaletin tezini edebileceği bir hukuk sistemi getirirseler bu ülkede her şeyin düzeleceğine inanıyorum. Bütün sebeplerde bunların içerisindedir. ‘’

Editör: Kadir Gürhan