Lazzarini, Almanya'nın başkenti Berlin'de düzenlediği basın toplantısında, Orta Doğu'daki mevcut durum ve insani yardımlar konusundaki zorluklara ilişkin bilgi verdi.
Bir yıldan bu yana hiçbir gazetecinin Gazze Şeridi'ne girmesine izin verilmediğini ifade eden Lazzarini, "Bu nedenle bilgi edinmek zor." dedi.
Yerel muhabirlerin ya da yardım kuruluşu çalışanlarının sahada faaliyet gösterdiklerini söyleyen Lazzarini, uluslararası gazetecilerin Gazze'ye girişinin sağlanmasının önemli olduğunu kaydetti.
Lazzarini, Gazze'de "en deneyimli insani yardım çalışanlarını bile şoke eden bir durum" yaşandığını vurgulayarak Gazze'nin artık yaşanması neredeyse mümkün olmayan bir yer olduğunu dile getirdi.
"İnsanlar hayatta kalmak için büyük zorluk yaşıyor"
UNRWA Genel Komiseri Lazzarini, "İnsanlar gerçekten hayatta kalmak için mümkün olan en büyük zorluğu yaşıyor. Hastalıklara, bölgedeki açlığa karşı mücadele etmek zorundalar. Gazze'deki insanlar tüm cephelerde ileri geri itildiler." diye konuştu.
Halkın çoğu kez zorla yerlerinden edildiklerine ve Gazze'de halihazırda güvenli yer olmadığına işaret eden Lazzarini, insanların, çocukların öldürüldüğünü, can kaybı sayılarının yüksek olduğunu ve yetim çocukların bulunduğunu anlattı.
Lazzarini, yardım kuruluşu çalışanlarının ve sağlık çalışanlarının da öldürüldüğünü belirterek "Gazze'deki yıkım daha önce görülmemiş boyutta. Gazze Şeridi'ndeki altyapının yüzde 60-70'inin yıkıldığı varsayılıyor." dedi.
Bunun BM kurumlarının da etkilendiğini ifade eden Lazzarini, korunmak için bu kurumlara sığınan insanların artık bu kurumları bulamadığını kaydetti.
"Çocuklar derin travma geçiriyorlar"
Savaştan en fazla çocukların etkilendiğini aktaran Lazzarini, 1 milyon kişinin 18 yaşında altında olduğunu, ilk ve ortaokul çağındaki 600-700 bin çocuğun yıkım içinde yaşadığını ifade etti.
"(Çocuklar) derin travma geçiriyorlar." diyen Lazzarini, çocukların eğitimlerinin bir-iki yılını kaybettiklerini, bu yüzden daha önce Gazze Şeridi'nde eğitim imkanlarının da sağlanması çağrısında bulunduğunu anımsattı.
Lazzarini, "400 bin kişi hala kuzeyde tutuluyor ve bu kişilere güneye gitmeleri çağrısında bulunuldu. Ancak bu kişiler hala kuzeyde ve bu kişilere insani yardım erişimi inanılmaz derecede zorlaştı. Nüfusun geri kalanı şu anda Gazze Şeridi'nin güneyinde, Gazze Şeridi'nin yüzde 10'nu oluşturan bir bölgede yoğunlaşmış durumda." diye konuştu.
Batı Şeria'daki durumu "sessiz savaş" olarak nitelendirdi
Batı Şeria'ya çok az yardım ulaşması ve gıda sıkıntısından dolayı büyük endişe içinde olduklarını aktaran Lazzarini, buradaki durumdan çok fazla konuşulmadığını söyledi.
Lazzarini, Batı Şeria'da 7 Ekim 2023'ten bu yana 700'den fazla kişinin öldürüldüğünü belirterek "Gazze Şeridi'ndeki durum böyle olmasaydı, Batı Şeria'daki̇ bu sessiz savaş daha çok dikkate alınırdı." değerlendirmesinde bulundu.
Lübanan'da da savaşın devam ettiğini ve hafta sonu Beyrut'ta bulunduğunu aktaran Lazzarini, "İnsanların adeta nefeslerini tuttuğunu, Beyrut ya da Lübnan'ın yeni Gazze Şeridi olup olmayacağını görmek için beklediklerini görebilirsiniz." dedi.
Lazzarini, halkın Lübnan'da güvenli yerler olmadığı için korku içinde olduğunu ifade etti.
"Bu gidişatın savaş suçu anlamına gelebileceğini birkaç kez ifade ettik"
UNRWA Genel Komiseri Lazzarini, AA muhabirinin, "Almanya'da tartışmalar var. Alman hükümeti İsrail'in Gazze'de soykırım ve savaş suçu işlediğine ilişkin emare olmadığını söylüyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusunu yanıtladı.
Lazzarini, soykırım meselesinin Uluslararası Adalet Divanına sunulduğunu ve bunun, Gazze'de neler yaşandığını söyleyecek yetkili bir organ olduğunu belirterek "BM'nin Gazze Şeridi'ndeki tanıklığına gelince, orantısız yıkım, orantısız ölümlerle ilgili endişelerimizi dile getirdik." ifadesini kullandı.
Lazzarini, Gazze'de çok sayıda çocuğun öldürüldüğünü, sakat ve yetim kaldığını kaydeden Lazzarini, hastanelerin ve sağlık merkezlerinin yeterince korunmadığına işaret etti.
Zorla yerlerinden edilen insanlarla ilgili endişeleri de dile getirdiklerini ifade eden Lazzarini, "Ayrıca Gazze'de gelişmekte olan açlık krizinin üstesinden gelinmesine yönelik siyasi irade eksikliğinden duyulan endişeyi de dile getirdik. Bu gidişatın savaş suçu anlamına gelebileceğini birkaç kez ifade ettik. Ancak nihai değerlendirmenin ya Uluslararası Ceza Mahkemesi ya da Uluslararası Adalet Divanı tarafından yapılması gerekir. Biz endişelerimizi çok kez ifade ettik, ben de kişisel olarak birden fazla kez yaptım." dedi.
