Haber: Betül Vural
Uzman Psikolog Servet Aşan, okul, bölüm ve meslek seçimi yapacak öğrencilerin en büyük sorunu olan gelecek kaygısından ve sebeplerinden bahsetti. Gelecek kaygısını tetikleyen ana unsurun ‘belirsizlik’ olduğunu söyleyen Aşan, ‘’Gençler eğer belirli yaşamsal faaliyetlerini sürdürebilecekleri bir statü belirlerse bu gelecek kaygısını düşürebilir’’ diye konuştu.
’Gelecek kaygısı dediğimiz olay, geleceğin belirsizliğidir’ diyen Aşan, gelecek kaygısını tetikleyen unsurlardan bahsetti. Aşan, bu kaygıya yol açan sebeplerin toplumsal sorunlar olduğuna dikkat çekerken, ‘’Toplumsal sorunlar, ülkede yaşanılan problemler gibi faktörler gençlerin geleceğine dair olumsuz yöndeki düşüncelerini etkiliyor. Bunun yanında, gençler eğer belirli yaşamsal faaliyetlerini sürdürebilecekleri bir statü belirlerse gelecek kaygısını düşürebilir. Fakat maalesef ki ülkemizde bu dönemde bu mümkün değil’’ ifadelerini kullandı.
‘’Gelecek kaygısı öğrencileri beyin göçüne zorluyor’’
Gençler arasında gün geçtikçe çoğalan beyin göçü oranını da değerlendiren Aşan, gençlerin yurtdışı hayallerini gelecek kaygısı üzerinden ele aldı. Aşan, ‘’Şöyle düşünün. Bundan yıllar önce bir ev araba almayı hayal ederken şu dönemde hayal ötesi dediğimiz bir kavram ortaya çıktı. Eskiden sahip olabileceğimiz şeyler şimdi sahip olamayacağımız koşullarda. Bunun sebebi de ülkedeki ekonomik koşullar, meslek mensuplarının yaşadığı problemler. Bu bir sistemsizliğin getirisi. Böyle olunca gençler daha iyi koşullarda yaşamak için farklı ülkede yaşama planı yapıyorlar. Gelecek kaygısı öğrencileri beyin göçüne zorluyor’’ dedi.
‘’Gelecek kaygısı gençlerin potansiyellerini göstermelerini engelliyor’’
Psikoloji alanındaki istihdam sorunu ve yeni mezun öğrencilerin yaşadıkları zorluklara dikkat çeken Aşan, gelecek kaygısı duyan gençlerin potansiyellerini gösteremediklerini belirterek, konuşmasına şu şekilde devam etti: ‘’Her yıl 12 bin psikoloji mezunu veriliyor. Ancak bu psikologlar, lisans diplomalarını aldıktan sonra büyük bir maddi problemle karşı karşıya kalıyorlar. Çünkü mezun olduklarında hemen çalışabilecekleri bir iş alanı yok. İnsanların psikologlara karşı bakış açısı, psikologların meslek yasasının olmayışı, yasal düzenleme olmayışı gibi faktörler yüzünden bir sistemsizliğin kurbanı oluyorlar. Bu birçok meslek dalında böyle. Sistemsizlik olduğu için insanlar mecburen farklı yönlere yöneliyor. Bu da hem gelecek hem meslek kaygısı yaratıyor.’’
‘’İnsanların yüzde 70’i kendi işinden memnun değil’’
Üniversite tercihleri yaklaşırken, tercih yapacak öğrencilerin gelecek kaygısını ön planda tuttuğunu vurgulayan Aşan, gençlerin ilgi alanlarını değil, yaşam koşullarını en rahat sürdürebilecekleri bölümleri seçtiğini belirtti. Bu durumun eğitim alanında yarattığı sorunlardan ve bazı meslek gruplarının değersizleşmesinden bahseden Aşan, istihdam problemine de dikkat çekti.
Aşan, ‘’Bir birey sevdiği mesleği yapmaktansa yaşam koşullarını sürdürebilmeyi seçiyor. Bu da kişiyi belli başlı bölümlere yönlendirerek, başka bölümleri değersizleştirip istihdam problemi yaratıyor. Birey tercih yaparken tek bir isteği var: daha iyi bir yaşam. Fakat şu an insanların yüzde 70’i kendi işinden memnun değil’’ ifadelerini kullandı.
‘’Gelecek kaygısı sonucu etkilenen tercihler eğitim sistemini de kötü etkiliyor’’
Aşan, ‘’Gelecek kaygısı sonucu etkilenen tercihler eğitim sistemini de kötü etkiliyor. Bazı meslek gruplarına gerçekten ihtiyacımız var fakat koşullar uygun olmadığı için o alanlar da nesli tükenmekte olan varlıklar gibi yok oluyor. Bazı bölümler tükeniyor çünkü artık iş alanları yok. Bu defa diğer bölümlere bir yığılma oluyor. Temel problem bu’’ dedi.
‘’Eğer kendi zihninizi yönetebilirseniz, geleceğinizi de yönetebilirsiniz’’
Gençlere, gelecek kaygısını önlemek için tavsiyelerde bulunan Aşan, beklentilerin önemli olduğunun altını çizdi. Aşan, şu ifadeleri kullandı: ‘’Kendi yaşamınızda nasıl bir gelecek istediğinizi ve bunun sizin için doğru olup olmadığını sorgulamalısınız. Dünyadaki her şey maddi koşullara bağlı değildir. Bazı şeyler düşünceleriniz, sosyal çevreniz ve beklentilerinizle ilgilidir. Eğer beklentilerinizi yüksek tutarsanız istemediğiniz bir işte belki iyi bir ofiste çalışır, iyi bir araba kullanır ve iyi bir evde yaşayabilirsiniz. Ancak eğer istemediğiniz koşulları tercih ederseniz bir süre sonra şartlar ne kadar iyi olursa olsun huzursuzluk, mutsuzluk, depresyon belirtileri göstermeye başlarsınız. Bu da hayattan tat almanızı engeller. Beklentilerinizi daha düşük tutarsanız, hedef odaklı ilerlerseniz, bazı durumlarda koşullarınızın çok iyi olmasının önemi yoktur. Bazı şeyler düşüncelerinizle ilgilidir. Eğer kendi zihninizi yönetebilirseniz, geleceğinizi de yönetebilirsiniz.’’