Röportaj: Dursun ERKILIÇ
Ünlü yazar ve felsefeci Ümit Yaşar Gözüm, felsefe eğitimi, sanat ve edebiyat dünyasındaki etkileyici kariyeri ile sadece kalemiyle değil, düşünceleriyle de iz bırakıyor. Gözüm ile hayatın derinliklerinden aşkın estetik hallerine kadar uzanan bir sohbet gerçekleştirdik. İşte sorularımız ve cevapları.
- Geçmişten bugüne içsel bir yolculuğa çıkmanızı istesek nasıl bir yaşamdı Ümit Yaşar Gözüm’e giden süreç?
- Öğrencilik yıllarım kütüphaneler ve kitaplarla doluydu. Yazmak, çocukluğumdan beri bir tutku oldu. Şiirle başladım; dergilere yazılarımı göndermem gerekmedi çünkü kendileri benimle iletişime geçtiler. Zamanla yurt içi ve yurt dışında edindiğim kültürel deneyimler yaşamımın ayrılmaz bir parçası oldu. Felsefe eğitimim, düşünce dünyamı şekillendirdi. Yönetici olarak kültür-sanat projeleri geliştirme şansı buldum ve birçok projeyi hayata geçirdim. Dille kurduğum derin ilişki, beni farklı kılan yönlerden biri oldu ve bu alanda üstatlık unvanı kazandım.
- Üniversite yıllarında başlayan “üstat” unvanı, bürokrasideki yolculuğunuzu nasıl etkiledi?
- Türkiye’de, entelektüel bir kariyer sürdürmek zorludur. Her alanda önce düşünsel sorgulamalarım yer bulurdu. Yönetirken tarafsızlık ilkesine sadık kalmak önemliydi. Bunun dışında yazma tutkusu içimdeki yaratma yetisini hep canlı tuttu. Bürokrasi içinde "tek bir otoriteye" tabi olmadan daima yenilikçi projeler geliştirdim.
- Cehaletin bir toplumun en büyük düşmanı olduğunu her zaman söylüyorsunuz. Eğitimin önemini nasıl açıklarsınız?
- Cehalet, toplumun en karanlık yanıdır ve tek çare eğitimdir. Toplumu ileri taşıyan, her zaman öğretmenler ve akademisyenlerdir. Felsefeyi gençlerin korkulu rüyası olmaktan çıkaracak bir eğitim anlayışını destekliyorum. Eğitim, toplumu dönüştürme ve bilinçlendirme yolunda temel unsurdur.
- Yazarken kendinizi ne kadar özgün hissediyorsunuz, örnek aldığınız yazarlar var mı?
- Yazarken kendim oluyorum, ancak okurken seçici davranırım. Her yazarın kendine özgü bir üslubu olmalı. Sanat tarafımdan gelen şiirsel dil ve düşünmeye yönelten yanım felsefi eğitimimden geliyor. Yazı, estetik bir ifade biçimidir ve insanları düşünmeye sevk etmelidir.
- Aşk Estetiği’ni toplum için neden bu kadar önemli görüyorsunuz?
- Aşk, insana ve sanata duyulan bir saygıdır. Aşk estetiği, toplumun ruhunu yükseltecek bir bilinçtir. “Aşkın Estetik Halleri” kitabımda aşka ve sevgiye dair düşünceleri sanatsal bir dille sundum. Bu kitabı yazarken amacım, aşkın yüceliğini felsefi bir dille anlatmak ve aşkın sadece fiziksel bir olgu değil, ruhani bir kavram olduğunu vurgulamaktı.
- Aşk, sizin için nedir?
- Aşk, insan ruhunun en zarif ifade şeklidir. Aşk, insanı var eden, onu güzelleştiren bir olgudur. Aşk, insanın kendini bulduğu bir yolculuktur. Aşkın, hayatın en anlamlı hallerinden biri olduğuna inanıyorum.
***
Ümit Yaşar Gözüm Kimdir?
1962 yılında Erzurum / İspir’de doğdu. Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümünden mezun oldu. Başbakanlık Kültür ve Turizm Bakanlıklarında üst düzey yönetici olarak çalıştı. Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdür Yardımcısı, Güzel Sanatlar Genel Müdür Yardımcısı ve Genel Müdür Vekili olarak görev yaptı. 2007-2013 yılları arasında Türkiye Yayıncılık Ulusal Komitesi Başkanlığı yaptı. Uluslararası ISSN Yönetim Kurulu üyeliği, 5. Yayın Kongresi Eş Başkanlığı, Dünya Roman Kahramanları Günü Ulusal Koordinatörlüğü görevlerinde bulundu.
1989’dan günümüze Türk Kültür, Sanat ve Edebiyatına yönelik 1000’e yakın yayının planlanmasını ve yayımlanmasını sağladı. Ayrıca sanat üzerine 80’i aşkın kitap ve sanat kataloğuna sanat eleştiri yazıları yazdı. Anadolu Görsel Sanatlar Derneği’nin kurucularındandır. Zorbey Medya- Yayıncılık ile Sanat Düş ve Gerçek Dergisi’nin patent ve telif haklarına sahiptir.
Kitapları
- Türkiye Müzeleri (2002),
- Yitik Mirasın Dönüş Öyküsü (M. Aykut Özet ile 2003),
- Naif Ressam Hüseyin Sartaş (2015),
- Rehber Çanakkale (2015),
- Masal Tadında Bir Kadın – Nezafet Özlütürk’ün Düşlerine Yolculuk (2016).