Gazeteci Fatih Altaylı, Silivri Cezaevi'nde tutuklu olan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ı ziyaret etti. Altaylı, konuya ilişkin kaleme aldığı yazısında özetle şunları aktardı:
“Anayasa değişikliğini kotarmadan ve Öcalan’a verilen sözleri yerine getirmeden beni bırakacaklarını zannetmiyorum. Duyumlarımıza göre hakkımda yeni yeni dosyalar oluşturuluyormuş.” diye karamsar bir yaklaşım sergiledi.
Hâlâ kendisine bir suikast yapılmasından çekip çekinmediğini sordum.
“Olayı deşifre ettiğim için bundan sonra bir şey yapmaya cesaret edeceklerini zannetmiyorum. Ben zehirleme girişimine dikkat çektim. Artık olmaz diye düşünüyorum” dedi.
İnfaz Koruma memurları kendisine oldukça pozitif bir yaklaşımda bulunuyorlarmış, “Hiçbir şikayetim yok kendilerinden” dedi.
Bu konularda avukatı ile görüşüp bir program yapabileceğimizi söyledim.
Sonra güncel konulara geçtik.
Güncel deyince en günceli, bir gün önce Öcalan’ın yayınlanan mektubu ve DEM’in basın toplantısı idi.
“Öcalan’ın açıklaması hakkında ne düşündünüz, ne demek istedi. Satır aralarında bizim göremediğimiz bir şey gördünüz mü?” dedim.
“Çok açık biçimde Öcalan’a ‘Sen bir şey isteme biz sana istediğinden fazlasını vereceğiz’ demişler. Ben bunu gördüm” dedi.
Ya örtülü ya açık af
Sonra anlattı:
“Öcalan’da kendine dönük bir özeleştiri görmedim. Soğuk Savaş’a hatta iki dünya savaşına kadar götürdü işi. Haklıydık dedi. Peki o zaman 1990 sonrasını nasıl açıklıyor. O zaman niye hâlâ kan akıtmaya devam etmiş. Ki PKK’nın en fazla kan döktüğü, en fazla insan öldürdüğü dönem 90’ların ilk yarısıdır. O zaman soğuk savaş mı vardı! 2000-2025 arasını nasıl açıklayacak. O zaman niye hâlâ terör estiriyordu örgütü. Daha geçen hafta şehitlerimiz var. Bence geçerli hiçbir anı yok söylediklerinin. Benim anladığım kendisine bir söz verilmiş.”
“Nasıl bir söz verilmiş olabilir?”
“Bakın cümlelere. Bağımsızlık talebimiz yok, otonomi talebimiz yok diyor. Suriye üzerine bir yoğunlaşma var. Belli ki Suriye’de otonom bir yönetime göz yumma sözü verilmiş. Bunlar anlaşılıyor. Irak’ta bu zaten var ve şimdi PKK’yı Irak’tan Suriye’ye çekip orada da onlara bir otonomi verecekler.”
“Kandil buna evet der mi, Kandil’deki ihtiyarlar gelip Mazlum Kobani’nin altına mı girecekler?”
“Onlara da güzel bir emeklilik planı yapılmıştır muhtemelen. Kuzey Irak’ta bir yerde hayıtınızı sürdürün denecektir.”
“PKK ortadan kalkarsa Türkiye’de PKK’ya yardım yataklıktan yatanlar, görevden alınan belediye başkanları. Onlar ne olacak”
“Bunun şifresi Cumhurbaşkanı’nın konuşmasında. Ne dedi. ‘Devlete topluma katılın’ diyor. Bunu size, bana demiyor. Bu aslında açık veya örtülü bir affın açıklaması gibi. Terör suçundan mahkum olan binlerce kişi salıverilecek. Tabii tüm bunlar Anayasa değişikliğine DEM ve PKK’nın desteğine bağlı. Şimdi AKP bu olayı maşa ile tutuyor. MHP’ye ihale ettiler. DEM Parti Anayasa değişikliğinde AKP ve MHP ile birlikte hareket ederse o zaman Suriye’de otonomi, kayyımların geri çekilip DEM’li belediye başkanlarının göreve iadesi gündeme gelecektir. Her şey Anayasa değişikliği için.”
Yazının tamamı için tıklayınız.