Özel Haber: Sümeyye Aksu

İddia: Erdoğan, ‘istifa’ eden MHP’li milletvekilleriyle ilgili Bahçeli’ye bazı görüntüler izletti İddia: Erdoğan, ‘istifa’ eden MHP’li milletvekilleriyle ilgili Bahçeli’ye bazı görüntüler izletti

Türkiye’de son dönemde art arda intihar vakaları yaşanıyor. İntihar nedenleri arasında hastalık, ekonomik sıkıntı ve gelecek kaygısı başı çekerken, son dönemde yaşanan asansör kazaları, yemeklerin kötü olması ve öğrenci intiharlarıyla gündemden düşmeyen Kredi Yurt Kurumu (KYK) yurtlarından kötü haberler gelmeye devam ediyor.

Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Kurupelit Kampüsü Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) Münevver Ayaşlı Kız Öğrenci Yurdu D Blok 5. katta 18 yaşındaki üniversite öğrencisi Elif Coşkun öğrenci yurdundaki banyoda ölü bulundu. Ankara’da da Hacettepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi öğrencisi Ayşegül Tayyar isimli 4. sınıf öğrencisinin intihar ettiği açıklandı. Konuyla ilgili Uzman Psikolog Dilara Ocak, Elips Haber’e değerlendirmelerde bulundu.

“Risk altındaki kişilerin yardım alması şart”

İntiharın giderek artan bir halk sağlığı sorunu olduğunu söyleyen Psk. Dilara Ocak, “Kendilerini yetersiz, eksik, çaresiz, değersiz, umutsuz veya karamsar hisseden bireylerin uykularının, yaşam biçiminin, beslenme alışkanlıklarının ve sosyal çevreleriyle ilişkilerinin bozulduğunu ve risk altındaki kişilerin bir psikiyatr ya da psikologdan yardım almasının şart olduğunu söyledi.

“Norm ve değerlerin kaybolması sonucu ortaya çıkıyor”

Basına yansıyan intihar vakalarıyla alakalı bilimsel bir verinin olmadığını dile getiren Ocak, “Fakat intiharı anlarsak öğrenci intiharlarına da bir neden bulabiliriz. Örneğin, anomik intiharlar, egoist intiharlar var. Bunları anlarsak öğrencilerin yaşadığı intihar olayını da bir neden bulmuş olabiliriz. İntiharlar genel olarak 30 yaşın üzerinde ve 30 yaşın altında farklı farklı nedenler ortaya çıkartıyor. Örneğin 30 yaşının üzerindeki kişiler genel olarak deprasyon ya da fiziksel olaylardan ötürü intihar ettiğini görüyoruz. Fakat 30 yaşının altındaki kişiler genel olarak kendi onurunu, kendi gururunu korumak adına ya da aile bağlarının kuvvetli olmamasıyla alakalı intihara meylediyor olabilir. Anomik intiharlarda zaten böyle tanımlanıyor. Toplum düzeninin ve birliğinin bozulduğu yerlerde norm ve değerlerin kaybolması sonucu ortaya çıkıyor” dedi.

Sosyal medyada bunun artışını görüyoruz”

Gençlerde, Batı toplumuna özenmeyle alakalı; değerlerin kaybolması, normların azalması, aile bağlarının kuvvetsizliğinden ve dini inançların azalmasından ötürü intihar riski artıyor” diyen Ocak sözlerini şöyle sürdürdü;

“Hatta Japonlarda da bununla alakalı işte harikiri dediğimiz bir şey var. İşte kendi gururunu korumak adına yapılan intihar. Sosyal medyada da bunun artışının görüyoruz. Yani insanlar birbirine çok fazla yorum yapabiliyorlar. Onur kırmaktan hiç korkmuyorlar, geri durmuyorlar. Nezakete kavramı da kaybolduğu için bununla alakalı bir artış görünüyor. İnsanlar kendi onurunu ya da duygusal kırgınlığını korumak adına böyle bir yol seçmiş olabilirler”

“İşsizlik sorunu psikiyatrik sorunlara yol açıyor”

Ekonomik durumlarında intihar girişimini tetiklediğini dikkat çeken Ocak, “Örneğin çalışma hayatı intihar oranını düşürüyor. Çünkü insanlar ilgilenecek, uğraşacak bir şey buluyorlar. Maddi açıdan da biraz güçlendikleri zaman istediklerini yapabilecek duruma geliyorlar. Dolayısıyla işsizlik sorunu, kişilerin sosyoekonomik durumu bozulduğunda psikiyatrik sorunlara yol açıyor. Anksiyete, depresyon gibi. Ve stres durumlarıyla karşılaşmayı iyi bilmiyorsa biraz öncede bahsettiğimiz gibi aile bağlarımızın kuvvetli olmadığı ya da işte kendimizi bir işe yarıyor gibi hissetmediğimiz durumlarda intihar biraz daha tetikleniyor diyebiliriz. Gençler de özellikle bağlı kalacakları bir şey bulamadıkları için bu yolu tercih ediyor olabilirler” diye konuştu.

“’Sosyal medya ahlakı’ diye yeni bir kavram ortaya çıkarılmalı”

Sosyal medya ahlakı diye yeni bir kavramın ortaya çıkması gerektiğini savunan Ocak, “Çünkü burada ahlak ve etik hiç önemsenmeden kullanımlar görüyoruz. Sosyal medyada biraz daha maskeli balo etkisiyle birlikte kişi kendi kimliğinin ortaya çıkartmadan herkes hakkında yorum yapabiliyor. Ve gençlere de ortaya atılan yorumlar sana değil, kişi kendi yetersizliğinden ötürü sana bunu yapıyor gibi bir algıda veremediğimiz için fazlaca tetikleniyor. Birde sosyal medyada herkes kusursuz herkes mükemmel. Kişi kendisiyle ilgili bu mantalitede biraz daha geliştiremediyse şunu söylüyor; ‘Ben yetersizim herkesin hayatı bu kadar iyiyken, herkes bu kadar kusursuz görünüyorken benim bu kadar kusurumun olması benim aslında yaşamaya da bir nedenimin olmadığını gösteriyor’ gibi algıya kapılıyor” değerlendirmesinde bulundu.

“Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı devreye girmeli”

Sosyal medya kullanımın eğitimle yapılması gerektiğini dile getiren Ocak sözlerini şöyle tamamladı;

“Bu noktada Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının devreye girmesi gerekiyor. Bu konularla alakalı işte doğru eğitimler, doğru kısıtlamalar kullanılmalı. Yapılan yorumların ciddiye alınmamasıyla alakalı verilmesi gereken bilgiler biraz daha artarsa çok daha iyi olur. Aileler çocuklarına kısıtlama yaparlarsa bu noktada da intiharı tetikleyecek şeyler vermiş olabilirler. Dolayısıyla sosyal medya kullanımını sınırlandırması gereken kişi aile değil. Aile bu noktada çocuğa, her zaman her şeyde yanındayım desteği ve onu anlayabileceğine dair bir inanç verirse ve aile bağı kuvvetli olduğunda intihar girişimine çok daha az meyleder. Bunu noktaya da dikkat etmekte fayda var”

Editör: Sümeyye Aksu