Türkiye bugün dev zamlarla uyandı. Katma Değer Vergisi'nden (KDV), cep telefon harcına, noterden, pasaport harçlarına kadar pek çok alan zam yağmuruna tutuldu. Mal ve hizmetlere uygulanacak KDV oranları yeniden belirlendi. Kapsamı belirtilen mal ve hizmetlere uygulanan yüzde 18'lik KDV oranı yüzde 20'ye, yüzde 8'lik KDV oranı ise yüzde 10'a yükseltildi. Daha önce 6 bin 19 TL olan yurt dışından getirilen telefon harçları ise 20 bin liraya çıkarıldı. Karar, 10 Temmuz 2023'te yürürlüğe girecek.

Resmi Gazete’de yayımlandı

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla Resmi Gazete'de yayımlanan kararlara göre; KDV, yüzde 18 olan ürünlerde yüzde 20’ye, yüzde 8 olan ürünlerde ise yüzde 10’a çıkarıldı. Devlet bütçesinde önemli yer tutan KDV, bütçe gelirlerinin yaklaşık üçte birini oluşuyor. Bütçedeki en büyük kalem KDV’den sonraki en önemli iki gelir kaynağı ise özel tüketim vergisi ve gelir vergisi. Bu hafta TBMM’ye sunulan bir torba yasada 2023 için kurumlar vergisinin yüzde 20’den 25’e çıkarılması, motorlu taşıtlar vergisinin ise iki katına çıkarılması yer alıyordu. Memur zammından sonra bir gecede KDV’den, cep telefon harcına, noterden, pasaport harçlarına kadar gelen zamlar hakkında Tüketici Hakları Derneği Başkanı Turhan Çakar ve Tüketici Örgütleri Konfederasyonu Başkanı Fuat Engin ile görüştük.

“Tüketicinin sırtında bir kambur olarak her geçen gün artıyor”

Vergi zamlarını takip etmenin mümkün olmadığını söyleyen Engin, “Gece yatıyoruz, kalkıyoruz, her şeye zam gelmiş. Hayatımız değişmiş, fakat tüketicinin alım gücü sıfır. Bu meselede bizim her zaman savunduğumuz bir şey var. Az kazanandan az, çok kazanandan, çok vergi almak. Dolayısıyla da o özellikle de dolaylı vergilerin emeklinin, çalışanın, genel olarak tüketicinin sırtında bir kambur olarak her geçen gün artarak devam ediyor” dedi.

Fuat engin

“Sosyal devlet anlayışıyla hareket etmeye çağırıyorum”

“Ülkeyi yönetenlerin sosyal devlet anlayışıyla hareket etmesi gibi bir görevlerinin olduğunu hatırlatmak istiyorum” diyen Engin sözlerini şöyle sürdürdü;

“Sosyal devlet, örneğin evrensel tüketici haklarından ya da tüketicinin korunması hakkındaki kanunun birinci maddesinde şunu der; Tüketicilerin temel ihtiyaçlarının karşılanması hakkı. Bu tamamen bir sosyal devlet olmanın temel kriteri. Nedir bu temel ihtiyaçlar? Barınma, örtünme, beslenme, aydınlanma, su bulma gibi çok temel ihtiyaçların sosyal devlet anlayışı içinde karşılanması hakkıdır. Ama görüyoruz ki bugün dünyada dolaylı vergilerde zaten birinci ülkeydik. Şu anda herhalde açık ara birinci ülke olduk. Bildiğim kadarıyla bu pasaport harçlarına falan da zam gelmiş. Hem de böyle iki katı, üç katı gibi gelmiş. Yani 3-4 bin liraya yaptığınız bir işi 7-8 bin liraya yapar hale gelmişiz. Dolayısıyla takip edemez durumdayız”

“Adaletli bir vergi sistemi toplumun refahı adına sonuç doğurur”

 “Her ekonomik krizde olduğu gibi bize acı reçete içirmeye başladılar” ifadelerini kullanan Engin, “Bunu dilerdik ki seçimden önce yapsınlar. Neden seçimden sonra yapılıyor? Dolayısıyla da şu anda mesela TÜİK tarafından memur emeklilerin ve SGK emeklilerinin bir tanesi 17 küsür, bir tanesi 19,77 hatırladığım kadarıyla enflasyon farkı çıktı. Gerçekçi olmayan bir rakam bu.  Yani daha bu zamlar emeklinin temmuz maaşına yansımadan bile hatta bu rakamlara ek olarak bir refah payı verileceği söylenmesine rağmen buna yönelik bugüne kadar herhangi bir adım atılmadığını tespit edebiliyoruz. İnsaflı olmaya çağırıyoruz. Yani bu konuda daha adaletli bir vergi sisteminin ülkedeki tüketicinin hak ve çıkarlarını koruma adına ya da toplumun refahı adına bir sonuç doğuracağı inancındayım açıkçası” değerlendirmesinde bulundu.

“Tamamen hak aramaktan caydıran bir sistemimiz var”

Bu tür zamlara ilişkin resmi gazetede yayınlandığı tarihten itibaren 60 gün içinde idare mahkemesinde ya da Danıştay'da dava açılabileceğini dile getiren Engin sözlerine şöyle devam etti;

“Bizim mesela geçmişte öyle pratiklerimiz var. Biz bugün kendi kurumlarımız açısından baktığımızda Türkiye'de en çok dava açan, topluluk davası açan kurumlarız. Her bir tüketici açsa ne olacak ki. Hem mahkemeler tıkanacak. Artık biliyorsunuz gider avansı vs. var, harcı var, idare mahkemelerinde. Kaybettiğiniz zaman var. Tamamen hak aramaktan caydıran bir sistemimiz var hukuk işleyişinde de. Biz mesela onlarca geçmişte dava açtık. Bir tanesini söyleyeyim. Doğal gaza yüzde 22,5 zam gelmişti. Ona dava açtık. Bir kere yargılama süreçleri çok uzun sürüyor. Aslında devletin teşvik etmesi lazım. Tüketiciyi ilgilendiren, topluluk davası kapsamına giren ama idarenin yaptığı iş ve işlemlerde kamu tüzel kişileri de tüketiciye karşı sorumludur. Dolayısıyla da bu şekliyle baktığımızda meseleye bu çok büyük yükler ortaya çıkarıyor. Davaların uzun sürmesi de ayrı bir caydırıcılık olarak karşımıza çıkıyor”

“Daha radikal önlemler almakla yükümlü olduklarını hatırlatmak isterim”

Kira-kiracı davalarında bir kurtuluş gibi zorunlu bir ara buluculuk sistemini getirdiklerini söyleyen Engin sözlerini şöyle tamamladı;

“1 Eylül'de yürürlüğe girecek ama biz biliyoruz ki bu bir kurtuluş değil, tüketiciye hem zaman kaybı hem de ek maliyet, ek mali yükler getirecek. Dolayısıyla da 1 Eylül'de yürürlüğe girecek kira uyuşmazlıklarındaki zorunlu ara buluculuğun da açıkçası bir çözüm üreten bir mekanizma değil hukukçular kusura bakmasın ama hukukçulara yeni iş alanları açan tüketiciye de ekonomik yük getiren, zamanını kaybettiren işlevler olarak geliyor. Bugün aslında idarenin ülkeyi yönetenlerin daha radikal önlemlerle bu kira-kiracı ilişkisi konusunda en temel ihtiyacımız olan barınma hakkımızı daha uygun ulaşabilmemiz için çok daha radikal önlemler almakla yükümlü olduklarını bir kez daha hatırlatmak isterim açıkçası”

Turhan Çakar

“Vergiler çok yüksek oranda artırıldı”

Vergilerin devlet gelirini artırmak amacıyla artırıldığını söyleyen Tüketici Hakları Derneği Başkanı Turhan Çakar, “Devlet gelirlerinin nasıl ve kimlere harcandığını, ne şekilde harcandığını az ya da çok herkesçe biliniyor. Dolayısıyla vergiler çok yüksek oranda artırıldı. Örneğin motorlu taşıtlar verdisi yüzde 100 artırıldı ve birçok alanda daha da artırılacak. Bundan sonrada göreceğiz” ifadelerini kullandı.

“Yurtdışından telefon alımı azalacaktır”

Tüketicilerin bu konuda dava açabileceğini dikkati çeken Çakar, “Önemli olan bu davaların hakimler tarafından nasıl karar verileceği. Yoksa herkes dava açabilir” dedi. Çakar, “Ekonomik durumu iyi olmayan insanların, emekli insanların telefon alımı azalacaktır ama ekonomik durumu iyi olan zengin insanlar almaya devam eder onlara pek etki etmez. Ekonomik durumu zayıf olan ücretli olanlar yurtdışından telefon alımını azaltacaktır” diye konuştu.

Editör: Sümeyye Aksu