Türkiye’de geçtiğimiz aylarda sokak köpeği saldırılarının artması ve bazılarının ölümle sonuçlanması kuduz riski, sokakta yaşayan köpeklerin toplanması gibi konuları gündeme getirdi. Sokakta yaşayan köpeklerin "insanlar için hayati tehlike oluşturduğu" gerekçesiyle hazırlanan Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Tarım, Orman ve Köy işleri Komisyonu’nda Salı akşamı kabul edildi. AK Parti tarafından hazırlanan 17 maddelik yasa teklifi, 42 saatten fazla süren görüşmelerin ardından AK Parti ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) milletvekillerinin oylarıyla komisyondan geçti. Muhalefet, teklifin kabul edilmesine tepki gösterdi.
Belediye başkanlarına 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası verilebilecek
Böylece, yasa teklifindeki en çok tartışma yaratan 5. Maddesinde yapılan değişiklikle, “ötanazi” kelimesi metninden çıkarıldı ve kediler kapsam dışında bırakıldı. Yeni düzenlemeyle, yükümlülüklerini yerine getirmeyen belediye başkanlarına 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası verilmesinin de yolunu açıldı. Her ne kadar kanun teklifinden “ötanazi” kelimesinin çıkarılması hayvan hakları açısından olumlu bir gelişme olarak görüldüyse de, muhalefet partilerinin temsilcileri bu değişikliğin yeterli olmadığına dair itirazlarını dile getirdi.
Hayvan hakları savunucuları ve muhalefet kanun teklifine tepki gösterdi
Veterinerler, muhalefet temsilcileri ve hayvan hakları savunucuları Veterinerlik Hizmetleri Kanunu’nun 9’uncu maddesinin 3’üncü fıkrasında yer alan ifadelerin ötanaziyi tamamen kapsam dışında bırakmaması sebebiyle, kanun teklifinin tüm maddelerinin yeniden düzenlenmesini ve hayvanların toplu şekilde öldürülmesini engelleyecek şekilde, açık ifadelerle güncellenmesi gerektiğini ifade ederek, tepki gösterdi.
Sokak hayvanları kanun teklifine ilişkin Türk Veteriner Hekimleri Birliği (TVHB) Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Murat Arslan, Elips Haber’e açıklamalarda bulundu.
“Veteriner hekimin takdir yetkisini elinden alıyor”
Mevcut 5996 sayılı kanununda da ötanazi konusunun olduğunu söyleyen TVHB Başkanı Arslan, “Fakat şimdi bu yeni tasarıda bazı açık noktalar getirdiler. Bir tanesi şu; kanuni ve tıbbi gerekçeler hariç ötanazi uygulanır diyor. Mesela kanuni ne demek? Kanuni olup olmadığına kim karar verecek? Burada veteriner hekimin ötanazi verirken takdir yetkisini kullanmasının önüne geçiyor. Veteriner hekimin takdir yetkisini elinden alıyor” dedi.
“Ötanazi kelimesinin çıkarılıp çıkarılmamasıyla çok değişin bir şey olmadı”
Belediyelere 2028 yılına kadar bakımevi yapma keyfiyetini getirdiklerini vurgulayan Arslan, “Şu ana kadar zaten bakımevi yapmak zorundaydılar. Fakat yapılamadı 2028’e kadar yeniden bir şans tanıdılar. O süreç içerisinde toplanan hayvanlar ne olacak? Bir tarafta bu ötanazinin olduğu 9. madde var. Bir taraftan da hayvanlar sokağa bırakılmayacak. Bu kadar hayvan ne olacak? Bunların barınaklarda birbirlerine hastalık bulaştırması mümkün. Bulaştırırsa bunlar hasta diye ötanazi mi edilecek? Ötanazi kelimesinin çıkarılıp çıkarılmamasıyla çok değişin bir şey olmadı”
“Türkiye’de maalesef yeterli barınak yok”
“Bu kadar hayvan bir arada bulunduğu zaman bulaşıcı hastalık olur, davranışı bozulur. Sağlıklı kalmaları mümkün değil. Çünkü sağlıklı yeterli barınağımız yok. O yüzden her anlamda sorunlu bir madde” diyen Arslan sözlerini şöyle sürdürdü;
“Türkiye’de maalesef yeterli barınak yok. Belediyelerin yüzde 75’inde barınak yok. Ona da şöyle bir maddeyle çözüm bulmuşlar kendilerince. Barınak yoksa en yakın bakım evine bırakılır. En yakın bakım evinin ne kadar yakın olduğu şüpheli. Bir de ne kadar kapasitesi var? Onun da kapasitesi muhtemelen dolacak. O yüzden tam bir çıkmaz var. Belediye yöneticilerini de hayvanları toplayarak bir şekilde azaltmaya ya da hapis cezasıyla karşı karşıya bırakıyor. Ciddi bir sıkıntı var”
“Etkili bir kısırlaştırma yapılması gerekiyor”
“Bilimsel veriler, son yıllarda yapılan bütün çalışmalar diyor ki; hayvan popülasyonunun azaltılmasında ötanazi etkili değil” diyen Arslan “Öldürüldükçe sokaklara yeni hayvanlar gelecek. Yani daha saldırgan, daha dirençli, daha üreme kapasitesi yüksek hayvanlar gelecek. Bu saldırı olayları devam ederek, artacak. Diğer taraftan bağışıklığı olan, aşılan hayvanları alacağız onların yerine başka hayvanlar gelmiş olacak. Dünyada bütün bilimsel otoriteler, Dünya Sağlık Örgütü, Dünya Hayvan Sağlık Sağlığı Örgütü etkili bir kısırlaştırma yapılması gerektiğini söylüyor. Hayvan sayısının azaltılması lazım kademeli olarak” ifadelerini kullandı.
“Veteriner işleri müdürlükleri kurulmalı”
Etkili bir kısırlaştırma yapılması için güçlü birimlerin kurulması gerektiğini savunan Arslan sözlerine şöyle devam etti;
Veteriner işleri müdürlükleri kurulmalı. Belediyelerin şu anda veteriner işleri müdürlüğü yok. Kurumsal bir yapının olmadığı bir yerde yetkili bir iş beklenemez. Sonra bu kurulan veteriner işleri müdürlüklerinde yeterli veteriner hekim, tekniker ve tıbbi altyapı olması gerekiyor. Onun dışında bütün dinamikleri harekete geçirmek lazım. Türkiye’de 29 tane fakülte var. 10 bin tane de özel muayenehane ve poliklinik var. Bunları da kattığımızda aslında bizim bu sorunu çözmekle ilgili ciddi bir avantajımız var. Diğer ülkelerde mesela bu kadar özel muayenehane yok, bu kadar fakülte yok. Bir de yerel yöneticiler yıllardır bu işi yapıyorlar. O bakımdan tecrübemiz de var, çözülebilir. Veteriner faküllerine şu anda zaten kısırlaştırmayla ilgili bir görev verilmedi. Seferberlik olarak yapılırsa, içine eklenirse ciddi faydası olur. Buradaki imkanlar kullanılabilir.”
“1,5 milyon hayvan kısırlaştırması tercih edilecek”
4 milyon sokak hayvanından bahsedildiğini dile getiren Arslan sözlerini şöyle tamamladı;
“Aslında kısırlaştırılacak olan 2 milyon dişi var. Büyük şehirlerde, diğer orta büyüklükteki şehirlerde 2 milyonunda en az 1 milyonu zaten kısırlaştırılmış durumda. 1,5 milyon hayvan kısırlaştırması tercih edilecek. Ya da kademeli olarak 4 milyon hayvanın öldürülmesini karar verecekler. Her hâlükârda birinci seçenek herkes için daha iyi.”