Atalay, Uluslararası Çalışma Örgütünün (ILO), İsviçre'nin Cenevre kentinde devam eden 112. Uluslararası Çalışma Konferansı'nda, Türkiye'nin işçi delegesi olarak Genel Kurula hitap etti.
Tüm dünyada çalışanların haklarının gerilemeye devam ettiğini dile getiren Atalay, dünya genelinde çalışanların önemli bir bölümünün güvencesizlik, sendika karşıtlığı, yoksulluk, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin yetersizliği gibi birçok sorunla karşı karşıya olduğunu söyledi.
Geçen yıl iş kazaları ve meslek hastalıkları nedeniyle çok sayıda işçinin hayatını kaybettiğine dikkati çeken Atalay, şöyle konuştu:
"Yaşanan bu iş cinayetlerinin ve dünya emekçilerinin yaşadığı sorunların merkezinde insanı ve çalışanı yok sayan aşırı kar hırsı bulunmaktadır. Ülkemde de dar ve sabit gelirlilerin durumu son 25 yılın en kötü noktasındadır. Yüksek enflasyon nedeniyle geçim şartları ağırlaşmış, ücretliler satın alma gücünü kaybetmiş, çalışanların üzerindeki ağır vergi yükü sebebiyle gelir adaleti bozulmuştur. Yapılacak düzenlemeyle az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmalıdır. Genel Direktörün raporunda da belirtildiği gibi, Kovid-19 salgını, depremler ve savaşlar da en çok işçileri, işsizleri ve dünyanın dört bir yanındaki yoksulları etkilemektedir. Özellikle savaşlar nedeniyle iş yerleri yıkılmış, işçilerin gelirleri, birikimleri ve aileleri yok olmuştur."
"ILO sözleşmelerinin çalışma koşullarını düzenlemede önemli etkisi var"
Tüm dünyada çalışanların, emeklilerin, asgari ücretlilerin olumsuzlukların bedelini ödemeye devam ettiğini ve bu süreçlerde sendikal hakların geriye gittiğini vurgulayan Atalay, şu ifadeleri kullandı:
"ILO sözleşmelerinin sendikal hakları ve çalışma koşullarını düzenlemede önemli bir etkisi var. Ancak çok sayıda ülkede, bu sözleşmelerin birçoğu uygulanamaz hale gelmiştir. Bunun temel nedeni, özellikle çok uluslu şirketlerin sendikal haklar üzerinde uyguladığı baskılardır. Her alanda kuralsız çalıştırma yaygınlaşmış, çalışma koşulları bozulmuştur. Çalışma hayatının sorunlarının çözülebilmesi için ülkeler tarafından kabul edilen ve onaylanan ILO sözleşmeleri tam olarak uygulanmalıdır. Üye ülke hükümetleri ve işverenler, ILO sözleşme ve standartlarının uygulanmasında aktif rol almalıdır. Çalışan herkesin sendikalaşma ve toplu sözleşme haklarından özgürce yararlanması sağlanmalıdır. Çalışanlar, hiçbir ayrıma tabi tutulmadan kendi iradeleriyle sendika seçme hakkına sahip olmalıdır. Hükümetler ve işverenler temel ILO sözleşmelerine saygı göstermeli, sosyal diyalog mekanizmaları etkin bir şekilde işletilmelidir."
"Terör, uluslararası düzeyde çözüm gerektiren sorun haline gelmiştir"
Atalay, Türkiye'de kamu görevlilerinin örgütlenme ve toplu pazarlık haklarını düzenleyen 4688 sayılı Kanun'dan kaynaklı sorunların bulunduğuna da değinerek, "Kamu görevlilerinin örgütlenme özgürlüğüne ve sendika seçme hakkına tam olarak saygı gösterilmelidir. Farklı gerekçelere dayalı ayrımcı uygulamalara son verilmelidir." diye konuştu.
Türkiye'nin geçen yıl Cumhuriyetin 100. yılını kutladığını anımsatan Atalay, "Geçen 100 yılın 50 yılı, terör örgütleriyle mücadeleyle geçti. Maalesef belirtmeliyim ki, bazı gelişmiş ülkeler bu örgütlere silah da dahil olmak üzere her türlü desteği vermektedir. Günümüzde terör, uluslararası düzeyde çözüm gerektiren bir sorun haline gelmiştir." değerlendirmesinde bulundu.
"Uluslararası toplum katliamı izlemekle yetinmekte"
Dünyanın birçok yerinde çatışmaların sürdüğüne ve Orta Doğu'nun küresel savaşa dönüşebilecek bir yangın yerine dönüştüğüne işaret eden Atalay, şunları kaydetti:
"Bugün Gazze'ye karşı yürütülen işgal operasyonunun 243'üncü günündeyiz. Filistinli işçiler ve halk, İsrail'in her türlü temel insan hakkını hiçe sayan acımasız saldırıları ve katliamı ile karşı karşıyadır. Uluslararası toplum ise sadece bu katliamı izlemekle yetinmektedir. Biz burada konuşurken; bebekler, çocuklar, kadınların da aralarında olduğu siviller hayatını kaybetmeye devam etmektedir. Dünyanın her tarafında öğrenciler, Filistin'e destek gösterileri yaparken, biz sendikacılar da dahil olmak üzere bu salondakiler, öğrenciler kadar etkili bir tepki gösteremiyoruz. Filistin'de ve dünyanın diğer bölgelerindeki savaşların ve işçi hak ihlallerinin bir an evvel sona ermesi için uluslararası topluma, konuşmanın ötesinde artık harekete geçme çağrısında bulunuyoruz."