Van Büyükşehir Belediyesi’ne kayyım atanmasının ardından kentte başlayan protestolar devam ediyor. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan ile Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar’ın da katılımıyla kitle, DBP il binası önünden Cumhuriyet Caddesi’ne doğru yürüyüşe geçti.

Ancak polis, kitlenin eş genel başkanlarla bir araya gelmesine izin vermedi. Polisin tutumuna tepki gösteren kitleye yönelik saldırıda çok sayıda kişi gözaltına alındı.

“Van sandıkta cevabı verdi”

Burada ilk olarak konuşan Tuncer Bakırhan, polisin halka dönük saldırısına tepki gösterdi. Türkiye’nin tüm kentlerinden polislerin Van’a getirildiğini söyleyen Bakırhan, şöyle devam etti:

“Fazla söze gerek yok. Allah aşkına şu an alınan önlemlere, TOMA’lara Türkiye’nin dört bir yanından buraya yığılan kolluğa bakılırsa bu ülkede demokrasi olduğunu söyler misiniz? Van bu ülkenin bir kentidir der misiniz? Bu bir işgal değil de nedir. Böyle bir görüntü Türkiye’nin başka bir yerinde var mı? Bu sömürge hukuku değil de nedir? Gençlerin işkenceyle gözümüzün önünde gözaltına alındığı, insanların bizimle buluşmasının engellendiği, Van halkıyla bizim aramıza bariyer kalkan koymaya çalışan bu aklı kınıyorum. Bu akıl yüzyıldır bu topraklarda hüküm sürüyor. Bu tekçi politikalarınızdan artık vazgeçin. Van halkı 14-14 yaparak size en büyük cevabı verdi. Van halkı, ‘Bekir Kaya’yı alırsınız, belediyeyi gasp edersiniz ama ben de sandıkta hesabı 14-0 ile sorarım’ dedi. Sizler buradan ders çıkarma yerine 3 dönemdir Kürt halkının iradesine kayyım atayarak, bu halkı durduracağınızı, kıracağınızı davasından, kimliğinden vazgeçireceğinizi mi düşünüyorsunuz. Yanılırsınız. Büyük yanılırsınız” diye belirtti.

 “Halkın iradesine sahip çıkacağız”

Van halkının asla pes etmeyeceğini vurgulayan Bakırhan, şöyle devam etti:

“Kürtler ‘siyaset yapamaz Kürtler seçemez’ mi diyorsunuz. ‘Kürtler belediye alamaz’ mı diyorsunuz. Dünyanın neresinde bir halkın iradesine 3 dönemdir kayyım atanıyor, gasp ediliyor. Hem de nasıl bir gasp. Gecenin ikisinde yabancı bir devletin bir kentini işgal ediyormuş gibi plastik mermilerle, coplarla, gazlarla onuruna sahip çıkan halkı yerlerde sürükleyerek döverek gözaltına alarak vazgeçiremezsiniz. Eşbaşkanımızın gözünü morartabilirsiniz ama direncini, onurunu, bağlılığını asla geri çeviremezsiniz. Bu morarmış göz sizin için büyük bir kötülük, bizim için onurdur.

Halkımız için dövülürüz de sürükleniriz de, cezaevleri de yatarız, işkence de görürüz ama asla pes etmeyiz, asla eğilmeyiz, asla yorulmayız. Bu halkın davası onurlu bir davadır. Bu onurlu davanın demokratik bir barış ve eşit haklarla sonuçlanması için de mücadele etmeye kazanmaya, halkın iradesine onuruna sahip çıkmaya devam edeceğiz. Yargı kumpasıyla bizi vazgeçireceğimizi mi sanıyorsunuz.

“Çözüm demokraside”

Sayın Öcalan ısrarla inatla 26 yıldır çatışma ve şiddet zemininden siyasal zemine geçmek için didiniyor uğraşıyor yakın yakın zamanda da bir yol haritası açıklayacak. Siz ne yapıyorsunuz? Siz çözüm istiyor musunuz? Siz Kürt sorunun demokratik yollarla çözülmesinden yana mısınız? Siz bu irade gaspıyla nasıl çözeceksiniz? Siz bu Kürt düşmanlığıyla nasıl barışa ulaşacaksınız?

Abdullah Öcalan çözüm için uğraşırken beyefendiler kayyım atıyor. Yolsuzluk için hırsızlık için Kürt halkının iradesini gasp etmek için. Van sizi kabul etmez. Aklınızı başınıza toplayın, insan olun. Mert olun. Barış mı istiyorsunuz, çözüm mü istiyorsunuz yoksa Kürt düşmanlığımı istiyorsunuz? Kürt düşmanlığı mı yapacaksınız bunu açık söyleyin. Bu el barış istiyor, bu el çözüm istiyor. Bu el istiyor ki Kürt halkı kendi iradesini seçsin, kendi iradesi ile yönetilsin. Bu el diyor ki şiddet ve çatışma yerine demokratik zeminde sorunları müzakereyle, diyalogla çözelim. Kayyım atayarak, tutuklayarak, yargı sopasıyla muhalifleri, Kürtleri terbiye ederek mi çözeceksiniz?

Ünal Karaman, AK Parti'ye katılacak Ünal Karaman, AK Parti'ye katılacak

“Karar verin; demokratik çözüm mü Kürt düşmanlığı mı?

Anti demokratik ülkeler, otoriter rejimler, diktatörler teker teker çöküyor, Ortadoğu’dan dersler alın. Türkiye’nin kurtuluşu kayyımda, gaspta, irade hırsızlığında değil; Türkiye’nin geleceği demokratik bir zeminde birlikte bütün renklerin başta Kürtler olmak üzere kardeşçe eşit bir şekilde yaşamasındadır. O belediye hep bizim olacak. O kayyım gidecek. O hırsızlık yapanlar gidecek. Yargıya talimat verenler gidecek. Van’ın hangi sokağında, hangi kahvesinde hangi berberinde ‘kayyım nedir’ diye sorarsanız ‘hırsızlık, yolsuzluk, usulsüzlüktür’ der. Utanın biraz. Bu halkın iradesine saygı duyun. Kürt halkına düşmanlık etmeyin. En önemlisi son sözüm; karar verin. Demokratik çözüm mü, müzakere mi, diyalog mu, Kürt düşmanlığı mı? Buyurun bunun cevabını siz verin. Onurlu Van halkının mücadelesi ve davası önünde saygıyla eğiliyorum. Burada bugün bariyerler olmasa yüzbinlerle bizi karşılayacağınızı da biliyorum. Ama bu günler de gelecek.”

Kaynak: MA