Özel Haber: Deniz Dalgıç
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre eylül ayında Tüketici fiyat endeksi (TÜFE) yıllık yüzde 61,53, aylık yüzde 4,75 oldu. TÜİK’e göre enflasyon ağustos ayında yıllık yüzde 58,94, aylık yüzde 9,09 olarak açıklanmıştı. Enflasyon Araştırma Grubu’nun (ENAG) enflasyon verilerine göre ise Tüketici Fiyat Endeksi (E-TÜFE) eylül ayında yüzde 6,24 artarken, 12 aylık enflasyon yüzde 130,13 olarak kaydedildi. İktisatçı Prof. Dr. Duran Bülbül, TÜİK ve ENAG enflasyonları arasındaki farkın yüzde 68,6olduğuna dikkat çekerek, “Aradaki farkın yüzde 68,6 olduğu bir durumu TÜİK açısından bilimsel olarak açıklamak mümkün değil. TÜİK’in aylık bazda açıkladığı enflasyon rakamlarını baz alsak bile 2023 yol sonu enflasyon oranı yüzde 110 olur” dedi. Gıda ve tüketim ürünleri, demir, inşaat malzemeleri, petrol ürünlerinin fiyatı sürekli artarken enflasyon oranının düşük açıklanmasının tek bir nedeni olduğunu belirten Bülbül, “Ücretlere gelecek zammı düşük tutmak ve krizin yükünü çalışanlara, yoksul ve dar gelirliye yıkmaktır. İktidar enflasyon rakamlarını düşük tutarak hem kamunun hem de sermaye sınıfının finansmanını yapıyor. Anayasanın ‘mali güç’ kavramı ihlal ediliyor” diye konuştu.
“TÜİK ve ENAG arasındaki fark yüzde 68,6”
İktisatçı Prof. Dr. Duran Bülbül, enflasyon rakamlarını ELİPS HABER’e değerlendirdi. Siyasi iktidarın Orta Vadeli Program’da (OVP) 2023 yılı enflasyonunu yüzde 65 olarak öngördüğünü anımsatan Bülbül, “TÜİK’e göre yıl sonu enflasyon 58,94, ENAG ise yıl sonu enflasyonunu yüzde 130,13 olarak açıkladı. Aradaki farkın yüzde 68,6 olduğu bir durumu TÜİK açısından bilimsel olarak açıklamak mümkün değil. TÜİK’in aylık bazda açıkladığı enflasyon rakamlarını baz alsak bile 2023 yıl sonu enflasyon oranı yüzde 110 olur” ifadelerini kullandı.
“Anayasa’nın ‘mali güç’ kavramı ihlal ediliyor”
Ürün fiyatları devamlı artarken enflasyon rakamlarının beklenenin altında açıklandığına dikkat çeken Bülbül, sözlerine şöyle devam etti:
“Ülkemizde TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranı ile piyasadaki gıda ve tüketim ürünleri, demir, inşaat malzemeleri, petrol ürünleri sürekli artarken enflasyon oranını düşük olarak açıklamanın tek bir amacı olabilir. Ücretlere gelecek zammı düşük tutmak ve krizin yükünü çalışanlara, yoksul ve dar gelirliye yıkmaktır. İktidar enflasyon rakamlarını düşük tutarak hem kamunun hem de sermaye sınıfının finansmanını yapıyor. Anayasanın ‘mali güç’ kavramı ihlal ediliyor. Ülkemizde vergilerin toplamı içinde; dolaylı vergilerin oranı yüzde 25, dolaysız vergilerin oranı yüzde 75 olmalı. Şu an bu durumun tam tersini yaşamaktayız.”